-twenty four🐈-

375 58 91
                                    

İyi okumalar oy yorum 🎀

Minho, karanlığın ortasında eve doğru koşuyordu. Aklından binbir türlü senaryo geçerken nasıl güvendiğini anlayamadığı çocuğu düşündü. Jisung'un başına bir şey gelmemesini umarak soluyordu.

Saçları terden alnına yapıştığında anca evinin önüne varmıştı. Ayakları üstünde zorlanarak duruyorken bahçesinin kapısını hızla itti. Kapalı kapıya anahtarını zar zor sıkıştırarak açmıştı.

İçerisinin sessiz olduğunu fark ettiğinde adımlarını yavaşlattı. Ayakkabılarını çıkarmadan salona doğru ilerledi. Hiç kimse yoktu.

Gözlerini evinin içinde dolaştırmış, kimseyi göremeyince Jeongin'in kaldığı odanın önüne gelip kapısını ittirmişti.

Jeongin, yatağın başlığına sırtını yaslamış, bacaklarının üstüne de Jisung'u yatırmıştı. Uyuyor gibi gözüken çocuğun sadece başı Jeongin'in üstündeydi. Tilki gözlü onun saç tutamlarıyla oynuyordu. Minho'nun geldiğini gördüğünde bakışlarını ona çevirdi.

Genişçe gülümsediğinde bir yandan Jisung'un saçlarıyla oynamaya devam etti. Minho şişen akciğerini rahatlatmaya çalışırken bir yandan durumu kavramaya çalışıyordu. Kulakları gerginliğinden dolayı iki kere hızlıca sallanmıştı. Jeongin bakışlarını onun kulaklarına çevirdi.

"Sonunda beni görüyorsun, Minho."

"Jeongin..." Gözlerini Jeongin'in yanındaki gözleri kapalı çocuğa çevirdi. İçindeki endişe gözlerinden belli oluyordu. Korkusu da yavaş yavaş bedenini kaplarken onlara doğru yaklaştı.

Jeongin, parmaklarını doladığı ipek saçları bıraktığında adamlarından birine emir verdi. Minho odaya girdiği gibi Jisung'a baktığından dolayı göremediği adamlardan birinin önüne geçip koluyla onu engellemesiyle durmuştu. Bakışları Jeongin'e döndüğünde gözleri içindeki kırgınlık fazlaca belli oluyordu. Siniri daha da ön planda gözüküyordu tabii.

Jeongin, yavaşça cebinden çıkardığı bir şırınganın ucunu açtı. Minho hareketlenip onun üstüne yürüdüğünde kaslı adam onu belinden kavrayıp geri çekmişti. Minho kendini kurtarıp Jisung'a ulaşmaya çalışırken Jeongin çoktan iğneyi Jisung'un boynuna yaslamıştı.

"Hoşuma gitmeyen bir şey yaparsan bu maddeyi ona veririm Hyung." Minho çırpınmayı bıraksa da adam onu bırakmamıştı. Geride tutuyordu.

Jeongin önündeki bedeni seyrederken yanağında parmaklarını gezdirdi. Çenesinden tutup yüzünü kendine çevirdiğinde fazlaca inceledi onu.

"Ve eğer bunu da verirsem bağımlı olacak. Bunu da biliyorsundur herhalde. Bu güzel yüzün göz altlarını kapkara düşünemiyorum, tamamen pişmanlık olacak sizin için." Jisung'un çenesini geri bıraktığında çocuğun başı yeniden bacağına düşmüştü. Jeongin onu yavaşça bacaklarının üstünden kaldırdı ve yatağa yatırdı. Ayağa kalktığında Minho'nun yanına birkaç adım yaklaştı.

Minho'nun göğsü hızla inip kalkarken Jeongin'in pişkin suratı onun sinirlerini tepeye çıkarmıştı. Neredeyse alnındaki damarlar şişecekti.

"Piç evladı-"

Minho, Jeongin'e saldırmak için yeniden kendini adamın kollarından kurtarmaya çalıştığında adam onu sertçe sıkmıştı. Minho, kuyruğunu kurtulmak için savururken nefesi sıkışıyor gibi hissettiğinde konuşamadı. Adam onu sertçe tutsa da bir yerine zarar vermemeye dikkat etmişti. Eğer bir şey yaparsa Jeongin onu mahvederdi sonuçta.

"Sakin ol Minho. Biz bizeyiz. Kardeşler kavga etmez." Tatlı bir çocuk gibi gülümsemişti. Eskiden de sürekli Minho'yu gülümseten bu gülümsemesi şuan çok korkunç gözüküyordu. En azından Minho'nun yutkunmasına sebep olmuştu. Kuyruğu elektriklenmiş gibi kabarmıştı.

Thin Thin, Meow! ~minsung~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin