Mare Jivari, "güneşin hiçbir zaman doğmadığı gezegen" olarak bilinen Inazuma'nın devasa kırmızı ışık bölgesindeki en prestijli pavyondu. Dışarıdan bakıldığında üzerinde isminin yazılı olduğu ışıklı tabela dışında hiçbir ibarenin bulunmadığı devasa, gri bir bina olarak görünse de, içi rengarenk şeytanlıkların durmaksızın sahne aldığı özerk bir bölgeydi. Sahibi Yae Miko hanım, buraya gelenlerin buradan çıkmayı asla düşünemeyecekleri (!) güzellikte bir hayal inşa ettiğini iddia ediyordu. Ve bu konuda başarılıydı. Gelen misafirler adım başı harcadıkları paraların borç üstüne borç olarak sırtlarına bindiğini fark edince, ertesi gün kendilerini havuzlardan birinde bir heykel şeklinde yabancılarla poz verirken buluveriyorlardı.
Mare Jivari sadece eğlencenin değil, modanın da başkentiydi. Burada giyilen hiçbir kılık görmezden gelinmez, aksine dedikodu malzemesi haline getirilirdi. Pavyondan içeriye adım atan herkesin kritiği yapılır, görünüşü "vurdu" mu yoksa "kaçtı" mı diye karar verilirdi. Kılık "vurdu" kabul edilirse herkes ayıla bayıla bir hafta boyunca bu kişinin kılığını öve öve bitiremez, "kaçtı" kabul edilirse kişi hemen alay konusu haline getirilirdi.
Ama sonuç olarak ikisi de eninde sonunda unutulurdu. Çünkü Mare Jivari'de her gün konuşulacak daha unutulmaz olaylar yaşanırdı.
Bunlardan en büyüğü, patron Miko'nun bizzat düzenlediği "Solmayan Menekşe" gösterisiydi. Bu büyük gösteri sayısız yeteneği bünyesinde barındıran, muhteşemliğini anlatmaya kelimelerin yetmediği bir görsel şölendi. Gösteride yer alan tüm sanatçılar Yae Miko tarafından eğitildiğinden (ve sanatçılar en ufak bir hatanın kendileri için cehennemle sonuçlanacağının bilincinde olduğundan) sahneye her çıkışlarında kusursuz bir performans sergiliyorlardı.
Patron Miko'nun neden bu kadar korkulduğu konusu ise sayısız dedikodunun kapısını aralıyordu. Kimisi onun insanlık dışı teknikleri bulunan bir sanatçı ustası olduğunu söylüyordu, kimisi ise kanla beslenen bir canavar olduğunu. Kimisi de dokunduğu kişiyi etkisi altına alan bir cadı olduğunu ve tez vakitte kazığa bağlanıp yakılması gerektiğini savunuyordu. Bu görüşler okuyucularımızın da zihinlerinde bir erkek profili çizmiştir hiç şüphesiz.
Mekana gelen hanımların ise Miko hakkındaki düşünceleri biraz önce duyduklarınızı tamamen yalanlayacak şekildedir. Durum böyle olunca Mare Jivari'nin patronunun aslında kim olduğuyla ilgili dedikoduların ardı arkası kesilmiyordu.
Neyse ki Bay Alberich ve tayfası bu konuya ellerinde olmadan ışık tutacaklardı çünkü şanslılardı ki Solmayan Menekşe'nin bu gece bir gösterisi vardı.
*****
Mare Jivari'nin otel bölmesinden yer ayırtıp anahtarlarını alan ekibimiz yeniden kalabalık denizine ayak uydurarak girişi devasa bir yelpazeyi andıran pavyon salonuna doğru adım adım ilerlediler. Kalabalık, giriş kapısına doğru yaklaşıldıkça seyreldi ve nihayetinde Bay Alberich ve tayfası, kontrolden geçerken fotoğraflarını çeken iki güvenlik görevlisinin önünde buldular kendilerini. Bu iki hanımın yakalarında "Kokomi" ve "Sara" isimleri yazılıydı. Kısa boylu, gri üniformasına tezat düşen renkli tokalarla süslü saçlarıyla Kokomi denen güvenlik görevlisi bu hanım, elinde son derece kalitesiz, fakat en az saçları kadar süslü bir kapaklı telefonla gelenlerin fotoğrafını çekiyordu. Yanındaki nispeten daha uzun boylu, suratında zerre duygu emaresi barındırmayan Sara isimli iş arkadaşı ise yanındaki metal kutudan plastik bileklikler çıkarıp güvenlik taramasından geçenlerin bileklerine takıyordu.
Kaeya, önündeki kişinin fotoğrafı çekilirken korkup arkasında duran Dainsleif'le yer değiştirdi.
"Yakalanacağız. Kesin yakalanacağız. Taklaya geldik Dain."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balık İstifi
Fanfiction[dainkae/ luckae] [sci-fi] [absürt] [+18/gore] [smut] Genshin Impact hayran kurgusu. Kaeya Alberich, sadık hizmetkarı Dainsleif ile can sıkıntısından gezegenden gezegene seyahat eden ve gözüne çarpan nadide parçaları biriktiren şımarık bir koleksiyo...