Doktorun ofisine giden yola erinçsiz bir sessizlik hakimdi. Doktorun asistanları sebepsiz bir ciddiyetle önden giderek yolu gösteriyordu. Kaeya bu defa sevgilisini kendi kollarında taşıyordu. Olur da bu operasyondan sağ çıkamazsa, düşük bir ihtimaldi ama yine de şüphe hep vardı, kendini suçlu hissetmemek için böyle bir karar almıştı.
Kaeya'nın kendisini zorlukla taşıdığından adı gibi emin olmasına rağmen gıkı çıkmayan kızıl saçlı genç adam, kollarını adamın boynuna sarmış kucağında otururken Dainsleif'in sessizce kendisine işaret ettiğini gördü. Başını çevirip parmağıyla gösterdiği yöne baktı ve Zhongli'nin suratındaki morlukları ima etmeye çalıştığını anlayınca dedikoduya ortaklık ediyor oluşunun şaşkınlığıyla gülümseyip sebebini meraklı bakışlarla anlamaya çalıştı. Dain bunun Diluc'un dikkatini operasyon korkusundan uzağa çekeceğini çok iyi bildiğinden iyice yanlarına sokuldu ve iki gündür kaynayan dedikodu kazanının altına ilk odunu attı.
"Dün gece Gui'nin onu öldüresiye patakladığını gördüm." dedi fısıltıyla. "Kafasının iyi oluşunu fırsat bilip suratını plastik bebek gibi yamulttu. Böyle, böyle."
Bunları söylerken gülünç hareketlerle Gui'nin dün geceki halini taklit etti. Diluc ve Kaeya bunu duymalarının üzerine aynı anda şaykırdı*.
(*şaykırmak: şaşırmak+haykırmak. Henüz dilimizde olmayan 'gasp' eyleminin kendimce yorumudur. Sevgili TDK, ister kabul ediniz ister etmeyiniz. Neticede üstad Recaizade Mahmut Ekrem de romanında 'uykumak' ifadesini kullanmak için bir hafta boyunca onay mektubu beklememişti.)
Binanın girişine geldiklerinde, merdivenlere çökmüş bezginlikle beklemekte olan yabancı bir grup gençle karşılaştılar. Siyah tüller ve deri kıyafetlerle sarmalanmış bu enteresan grup Gui'yi görünce iç geçirip ayaklandı. İçlerinden kısa boylu, dudakları ve kulakları dikenli piercinglerle dolu, üzerinde grubun görünüşüne tezat krem-beyaz bir takım elbise ve belinde dekor olsun diye asılmış abartılı bir oni maskesi bulunan bir genç adam çıkıp hepsinin yerine konuştu.
"Ne zaman çık'ıcak?" dedi genç adam buz gibi bir ses tonuyla. Su yeşili perçemlerini üfleyip kollarını birbirine bağladı. Boynundaki altın renkli kolye şıkırdayıp tatsız bir ışıltıyla parladı. "Rica etseniz de hekim bey elini biraz çabuk tutsa yani? Aciliyetimiz var."
Gui kısa boylu genç adama gözlerini kısıp dik dik baktı.
"Xiao Bey, affınıza sığınarak söylüyorum. Şikayet etmeden önce burasının bir market kasası yahut fatura gişesi olmadığını hatırlamanızı isterim. Ayrıca arkadaşınız şu an içerideki tek hasta. Kendisi mızmızlık ederek iki tarafın da vaktini çalıyor."
"Sen benim erkek arkadaşıma mızmız mı demeye çalışıyo'sun şimdi? Ha? Yaklaş da kim kimin vaktini çalıyo'muş göster'iyim sana şin'di."
Xiao isimli genç adam Gui'nin üzerine yürürken diğerleri onu kollarından tutup durdurdu. Kollarından sürüklenerek geriye çekilirken beyaz takımlı hala "Gel gel. Öyle elalemin içinde ahkam kesmek kolaydı. Yaklaş da yüzüme söyle lan!" diye çığırtkanlık yapıyordu.
İçlerinden bir diğeri; sarı saçları beline kadar inen, bir gözünde pullu bir göz bandı, üzerinde etekleri paramparça olmuş siyahlı morlu, gotik bir elbise olan güzeller güzeli bir genç hanım, aralarından sıyrılıp elindeki broşürleri tek tek Bay Alberich ve tayfasına dağıttı. Broşürü Diluc'a uzatırken Kaeya'nın gözündeki göz bandını gösterip gülümsedi.
"Havan batsın moruk. Pişti olduk! Bi daha 'gözüme' görünmeyesin."
Kaeya nasıl tepki vereceğini bilemediğinden, daha doğrusu ne demek istediğini anlayamadığından -iltifat mı ediyordu yoksa aynı aksesuara sahip olduklarından duyduğu rahatsızlığı iğneleyici bir şekilde dile mi getiriyordu anlayamadığından- pişmiş kelle gibi sırıtıp bakışlarını broşüre yönlendirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/283220851-288-k469155.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balık İstifi
Fanfiction[dainkae/ luckae] [sci-fi] [absürt] [+18/gore] [smut] Genshin Impact hayran kurgusu. Kaeya Alberich, sadık hizmetkarı Dainsleif ile can sıkıntısından gezegenden gezegene seyahat eden ve gözüne çarpan nadide parçaları biriktiren şımarık bir koleksiyo...