Işıkları süslü bir noel kızağı gibi yanıp sönen okul servisi gemisi, son öğrencisini bırakmak üzere Bubu Asteroidi'ne doğru süzülerek ilerliyordu. Mor renkli peluş okul çantası ve kabzasına hindistan cevizi etiketleri yapıştırılmış süslü kılıcıyla servisin en arka koltuğunda oturan küçük Qiqi, huzur kaçıran misafirlerin işgalci varlığından habersiz, bir taraftan ayaklarını öne arkaya sallıyor bir taraftan da okulda öğrendiği bir tekerlemeyi tekrar ediyordu.
"Bir, -kii, üüç... tıırman bi' daağa
Dört, beş, aaltı... aat biiir taakla
Yedi, sekiz, dookuz... kılıcını saalla
Göster iki elini, saaymaya baaşla."Qiqi, biricik babasıyla eş zamanlı saydığından habersiz, ellerini kaldırıp tek tek parmaklarını saymaya başladı. O sırada Doktor Baizhu, Bay Alberich'le yaptığı anlaşmanın detaylarını daha derinlemesine konuşmak üzere hastanenin kendilerine ayrılmış katındaki yemek salonunda nezih bir akşam yemeği hazırlatmıştı. Ahşaptan oymalı uzun masanın en başında bacak bacak üstüne atmış otururken sırf keyif kaçırmak için başlarına çıkaracağı masrafı sesli biçimde parmaklarını sayarak hesaplıyordu.
Masanın bir kenarında kurbanlık koyunlar gibi oturmakta olan üçlümüze dönecek olursak; Dainsleif, takımın 'dizginleyici' rolünü üstlenmek durumunda kaldığından diğer iki delinin ortasına oturuyordu. Diluc ise nasıl bir tedavi göreceğini bilememenin korkusuyla servis edilen içki bardağında kalan iki damla bilincini arıyordu. Bunu yaparken de yemek salonunun bir duvarını tamamen kaplayan devasa akvaryumun içinde kendisini acınası bakışlara süzen turuncu saçlı balık adamı seyrediyordu. Son olarak Bay Alberich, doktorun bir yılan misali sinsice kıvrılan parmaklarını alt dudağını ısırarak seyrediyor, ev sahibini kızdırma gayesiye masanın üzerinde bulunan çatal bıçak takımına bakıp yer yer alay ediyordu.
Zhongli ve Gui, Fontaine porseleni tabakları özenle masaya yerleştirirken doktor bey Kaeya'ya dönüp gülümsedi.
"Pekala. İki taraf da memnun olsun istiyorum. Gemi tamiri masrafı da içinde sekiz milyon mora, ne dersin? İki milyon indirimli."
"Sen kafayı yemişsin." dedi Kaeya elindeki bıçağı sallarken. Bıçağın üzerindeki çatık kaşlı yansıması bükülüp şişti ve eciş bücüş bir surete büründü. "O kadar parayı ömrühayatımda bir kez olsun bir arada görmedim."
Kaeya önüne konan tabağa baktı ve Gui'ye dönüp başını salladı.
"Teşekkürler Yui."
Gui tarihi geçmiş bu ezik espriye homurdanarak karşılık verdi. Baizhu aldırmadan konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Eh, görmek için fırsat ayağına geliyor desene. İlk ve son olacak belki. Ama en azından görmüş olacaksın."
"Baibai cidden... Sekiz milyon morayı sana hayatta ödeyemem."
"Bu benim sorunum değil Kaeya. Müzayededen yüz milyon moraya egzotik balık satın alan ben değilim. Yüz milyonun yanında sekiz milyon elinin kiri sayılır."
"Almadım ki. Çaldım! Kocana sor. Son teklifi o vermişti."
Baizhu bakışlarını yukarı çevirip tabağına yemek koymakta olan Zhongli'ye ters ters baktı.
"Yüz milyon mora, öyle mi? Boktan bir balığa hem de?"
Baizhu'nun ağzından fırlayan bu zehirli hakaret Zhongli'den sekip içkisini yudumlayan Diluc'un boğazına saplandı ve ciğerlerini masaya dökmesine sebep oldu. Dainsleif soluklanması için sırtına anne şefkatiyle hafif hafif vurdu. Zhongli, suçunu örtbas etmek için kocasının dudaklarına kaçamak bir öpücük bıraktı ve elindekilerle birlikte ortadan kayboldu. O sırada Kaeya umarsızca şikayet etmeye devam ediyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/283220851-288-k469155.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balık İstifi
Fiksi Penggemar[dainkae/ luckae] [sci-fi] [absürt] [+18/gore] [smut] Genshin Impact hayran kurgusu. Kaeya Alberich, sadık hizmetkarı Dainsleif ile can sıkıntısından gezegenden gezegene seyahat eden ve gözüne çarpan nadide parçaları biriktiren şımarık bir koleksiyo...