Bölüm 23

44 8 3
                                    

Mare Jivari tüm evrene taş çıkaran ününe ulaşmadan önce karanlık zamanlardan geçmişti. Seneler önce bu topraklarda borçlarını ödemek için fıskiye taklidi yapan beş parasız turistler değil, bu toprakları kendi kanlarıyla ıslatan cesur ruhlar dolaşırdı. Raiden ailesi yönetimini korumaya ant içmiş askerler, kılıçlar midelerinin içinde dönerken ağızlarından fışkıran kanla şimdiki turistlerden farklı bir tablo çizmezdi.

O zamanlar Inazuma'nın kaderi, Teyvat'ın kaderinden çok farklı değildi. Değişen tek bir gerçek vardı, o da bu gezegenin artık üç aileye yetmediğiydi.

Büyük savaş öncesi Kamisatolar denizlerin sahibiydi. İçinden çıkmış ve çıkabilecek her şeyin hakkı onlara aitti. Başlarında şimdiki lider olan Kamisato Ayato'nun babası bulunuyordu.

Raidenler ise toprakların çoğuna hakimdi. Inazuma'da hayatın nabzını tutan en büyük aile onlardı. 

Ve bir de Sangonomiya ailesi vardı. Değerli madenler ve deniz bitkileriyle zengin devasa bir kıtaya sahiplerdi. Gelgitlerin en sık hissedildiği bu kıta, dalgaları bayrağına simge edinmişti. Eski kayıp kaynaklardan dillere yerleşen dedikodulara göre Sangonomiya ailesi bu toprakların asıl yerlileriydi ve yarı insan yarı balık efsanevi bir yaradılışa sahiplerdi. Teknolojide epey gelişmişler ve hatta sıradan bir insanı kendilerinden birine dönüştürmenin yollarını bile bulmuşlardı. Her şey kusursuz bir saat gibi işliyordu, ta ki ansızın vuran bir doğal afet sonrası kıtanın büyük çoğunluğu suyun altında yitip geride verimsiz, ölü bir ada parçası bırakana dek.

Inazuma bu talihsiz günü "Orobashi'nin Laneti" diye anıyordu çünkü batıl inançlı halk, kıtaları batıracak güçte vuran bu yer sallantısını ancak doğaüstü bir yaratığın işi olabileceği sonucuna varmıştı ve bu yaratığı uyandırdıkları için yatıp kalkıp Sangonomiyaları lanetlediler.

Bu afetin Raiden ailesi tarafından yürütülen gizli bir imha projesinin son adımı olduğundan kimse şüphelenmedi. Yatıp kalkıp topraklarını koruduğu için onlara şükrettiler.

Yok oluşun eşiğine gelen Sangonomiya ailesi bir başka ailenin kanatları altında yaşamayı kendine yediremedi. Yitip giden topraklarını geri getiremeyince yenilerini ele geçirmeye karar verdi. Fakat güçleri, Raiden ailesiyle aşık atmaya yetmedi. Güçleri altında ezilen Kamisatolar bile Sangonomiyalarla aynı kaderi paylaşma korkusuyla Raiden ailesiyle anlaşma yoluna gitti. Sangonomiya'nın bitmek bilmeyen gururları ise yıkıma sebep oldu. Seneler süren bir toprak savaşı sonrası Sangonomiya ailesi Raidenlere yenik düştü ve tarih sayfalarından tamamen silindi. 

Hiçbir işe yaramayan bu verimsiz topraklar, Raiden ailesine katıldı. Denizleri ise yapılan anlaşma sonrası vergisini verme şartıyla Kamisatolara bırakıldı.

Böylece bayrağında dalga deseni bulunan bu aile tamamen kayıplara karıştı.

En azından uzun bir süredir Raiden ailesi ve Kamisato ailesinin düşündüğü buydu.

*****

Dainsleif'in parçaları birleştirmesinin önündeki eksik bilgi, işte tam olarak bu olaylardan sonra Inazuma'da yaşananlardı. Dalga bayraklı birlikler yok olduğu düşünüldükten seneler sonra Teyvat'da boy göstermiş, tüm gezegeni yerle bir etmiş, iki soylu krallığın yok olmasına sebep olmuştu. Fakat bunun ardında yatan sebep hiçbir zaman açığa çıkmamıştı. İşgal sonrası Teyvat'da neler olduğuyla ilgili son durumu bilen yoktu.

Bu sırada Inazuma gelişmiş ve iki para getiren piyasanın devi haline gelmişlerdi. Ve bir şekilde Sangonomiyaların engin sularının altında kalan gen değiştirme araştırmalarının meyvesi, dönüp dolaşıp Kamisatoların balık pazarında boy göstermişti. Bu kayıp teknolojiyi kim su yüzüne çıkarmıştı ve bu başarısız meyvelerle ne yapmayı amaçlamaktaydı?

Sangonomiya ailesine olanları herkes unutmuştu. Fakat o topraklardan kaçıp sağ kalanlar yaşananları bir gün bile olsa unutmamıştı. İntikam tutkusuyla uyanıyor, gururla beslenip, özlemle susuzluklarını gideriyorlardı. Ve bu kişiler kimliklerini son derece gizli tutuyorlardı.

Belki her gün önünden geçtiğiniz büfenin iki moraya çalışan elemanıydı onlar. Yahut ıssız sokak kenarlarında ölüp giden cesetleri toplayıp parçalarını satan insanlar. Hatta belki temizlikçiler.

Ya da güvenlik görevlileri.

Herkes olabilirdi ve kimsenin ruhu duymayabilirdi. Her şey oldukça belirsizdi fakat kesin olan tek bir şey vardı.

O da Mare Jivari'nin ummadığı bir anda büyük bir bozguna uğrayacağıydı.

Balık İstifiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin