Rosaria şişmiş gözlerini aralayıp ayılmaya başlar başlamaz etrafında çınlayan siren seslerini ve bağırışları duydu, kısa sürede olanları öğrenip Dainsleif'le iletişime geçti.
"Tanrım, gerçekten özür dilerim. Bana neler oldu bilmiyorum. Siz yokken konuğumla hoş vakit geçiriyordum oysa ki... Bana verdiği şeker biraz bünyemi altüst etti galiba. Kendimi kaybetmişim."
"Önemli değil. Bizi bir an önce buradan çıkarman lazım." dedi Dainsleif. O sırada Ayato hemen yanında onu merakla izliyor, kiminle konuştuğunu öğrenmek için Kaeya'ya el hareketleri ve mimikleriyle arayanın kim olduğunu sessizce sormaya çalışıyordu. "Mare Jivari'nin en üst katında, patronun ofisinde sığınıyoruz. Onların kurtarma gemileri gelir gelmez çatı katına çıkacağız bu yüzden bir an önce gelip gemilerin arasına karışman lazım."
"Tamam. Siz ortamı şimdiden hazırlayın ve kalabalığın izdihamına uğramadan çatıya ulaşın. Birazdan oradayım. Detayları siz gelince konuşalım."
Bu kısa süren konuşma sonrası Dainsleif cesaretini topladı, Kaeya'yı da arkasına alıp Yae'nin bulunduğu köşeye yöneldi. Son kez anlaşma yapma vaktiydi. Ayato ikisi tarafından geride bırakıldığını sezer sezmez koşarak peşlerinden gitti. O sırada Yae; masasının kenarına ilişmiş, stres ve yorgunluktan kan çanağına dönmüş gözlerini boşluğa dikmiş, sigara tüttürüyordu. Fakat bu haliyle bile son derece göz alıcı görünüyordu. Dainsleif'in ona yaklaştığını hissedip başını çevirdi ve yorgun gözlerle onlardan tarafa baktı.
"Ne istiyorsunuz? Silahınızı değiştirmemi istiyorsanız geri dönün. Elinizdekiyle yetinin." Bakışlarını çevirip Kaeya'nın elindeki tabancaya baktı. "Gerçi siz şanslı olanlardanmışsınız. Ne için geldiniz?"
"Silahta sorun yok. Bizi korumak adına böyle bir hamlede bulunduğunuz için teşekkür ederiz. Biz sadece tavan merdivenini bizim için biraz erken indirmenizi istiyoruz."
Yae, Dainsleif'in bu talebine alayla güldü.
"Oldu paşalarım. Başka bir isteğiniz?"
Kaeya elini kaldırıp ekledi.
"Bi' de bir sonraki gelişimizde terörist manyakları gösterinizin parçası haline getirmezseniz seviniriz. Sayenizde bok gibi bir gece geçirdik."
Yae gözlerini kısıp Kaeya'ya öldürücü bir bakış attı. Her ne kadar alayla söylenmiş bir şey de olsa durum tam anlamıyla buydu ve Yae bunun yüzüne vurulmasından nefret ediyordu.
"Yardım gemilerimiz iniş yapmadan merdiveni indiremem." dedi ağzının kenarıyla. Dainsleif üsteledi.
"Biz kendi gemimizi çağırdık. Sizinkiyle gitmeyeceğiz."
"Merdiveni şimdi indirirsem millet birbirini ezer. Geminiz bizimkiler gelene kadar çatıda beklesin. Sonra hep birlikte buradan güvenli bir şekilde ayrılacağız."
Dainsleif bunun açıkça bir yalan olduğunun son derece farkındaydı. Mekanına dolaylı yoldan bela getiren bu yabancıların güvenliği aslında Yae'nin umrunda değildi. Kendi gemisi gelir gelmez kendini ve ekibini güvene alacak, geri kalanlar umrunda bile olmayacaktı.
"Biz şimdi gitmek istiyoruz. Kalabalığa bu durumu açıklayın ve bizi buradan dışarı çıkarın."
"Sen kim oluyorsun da bana emir veriyorsun be? Senin bencil sikinin zevkine göre mi hareket edeceğim lan ben! Siktirin gidin başımdan!"
Genç kadının sesini yükseltmesi üzerine Ei yaklaşıp sevgilisini savunmaya geçti.
"Patronu duydunuz. Taşkınlık yapmayın."
Dainsleif bakışlarını hızlıca etrafında gezdirip en sonunda Kaeya'yla göz göze geldi. Kaeya gözlerini kırpıştırıp elindeki tabancayı sıkıca kavradı. Zihninde Dainsleif'in silahı doğru zamanda doğru yerde kullanmakla ilgili sözü yankılandı. Ve bununla birlikte elindeki tabancayı kaldırıp Yae ve Ei'ye doğrulttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balık İstifi
Fanfic[dainkae/ luckae] [sci-fi] [absürt] [+18/gore] [smut] Genshin Impact hayran kurgusu. Kaeya Alberich, sadık hizmetkarı Dainsleif ile can sıkıntısından gezegenden gezegene seyahat eden ve gözüne çarpan nadide parçaları biriktiren şımarık bir koleksiyo...