1.2 - trip matematigi🥰

87 17 36
                                    

Chan'in aramasının üstünden çok geçmemişti ki, ben çoktan hazırlığımı bitirmiştim, geçen bölümde açık unuttuğum masa lambasını kapatmak gibi büyük işlerimin ardında bıraktığım evimin kapısını ne kadar kilitleyebilirsem o kadar kilitleyip arkamda bıraktım ve yine de bu duygu/olay selinin arasında temiz havayla ferahlaylayabildiğime minnet duymuştum bir an için.

Saat henüz ikindi vakitleriydi ve işimiz beklediğimden kısa sürmüştü, bu çok iyi sayılmazdı çünkü saat ne kadar erken olursa Chan'le o kadar uğraşmak zorunda kalırdım; pekâlâ onu seviyordum ama onun gibi bir arkadaşım varsa neyle karşılaşacağımı bilemezdim.

Belki Jisung'u o gelmeden hemen yarım saat önce aramamdan ve kahvaltı hazırlamamdan vakit bulsaydım ya da aklıma geldiği gibi tekrar unutmasaydım mesajına bakabilirdim, ama şu an arabaydım ve bunu yapabilecek durumda değildim; bir kaza çıksaydı fic 12. bölümde veya biraz sonra bitmek zorunda kalırdı.

Düşüncelerle dolu bu yolculukta Han Jisung'u ve son yaşananları düşünme işini ertelemiştim, belki öylesi kafamı daha az karıştırırdı.

Neredeyse her zaman yaptığım gibi Chan'in sevdiği tatlıdan aldım, belki bunu görünce trip gibi bir şey, artık her ne denirse çünkü onun trip yöntemleri bile çok değişikti ve akıl işi değildi, atmayı unutur ve tatlıya hücum ederdi.

Apartman kapısında bir an için şifreyi unutmuştum ve saçma bir telaşa kapılıp ,belki de aramalıyım, diye düşündüm ama bunu yaparsam diline kesinkez düşerdim.

Kendi kendime mırıldanıyordum; 148 miydi yoksa 144 mü? Hey, belki de 145'tir!

Notlar uygulamasına da yazmamıştım.

Belki biri gelir, umuduyla çaprazdaki bankta biraz bekledim ve yıllardır arkadaş olmamıza rağmen hiç betimleyecek kadar etrafı incelemediğimi fark ettim, sadece buranın onun evi olduğunu anımsatacak şeyler zihnimdeydi; mesela karşıdaki limonlu cake tabelasının yer aldığı dükkan, iki dil arasınd-

Sonunda biri kapıyı açıyordu.

Koşar ama bir o kadar da yürür adımlarla ben de kapıya tekrar ulaştım ve biraz sevecen bir ifade takınarak karşımdaki bu genç görünen kadına gülümsedim, ve söylemeden geçemeyeceğim, o şapka da ne öyle!

Çiçek desenliydi ama çam ve gül deseni ne kadar uyumlu olabil-

Kapı açıldığında içeri girebilecek olmanın verdiği rahatlık fazlaydı ama göremediğim bir şey tarafından durdurulana kadar!

"Parolayı biliyorsunuz umarım?"

"Gül kadar güzel ablacığım," pekâlâ gül cidden kafama oturmuştu, "giriyoruz ya içeri, normalde biliyo -"

"Ya parolayı söyle ya da 'komşular hırsız var' diye bağırırım."

"Abla ben de katil var diye bağıracağım şimdi!"

"Aa üstüme iyilik sağlık, terbiye falan kalmamış!"

"Duygularımın katili olma be abla," dedim müthiş bir bağlamayla ve belli ki bağırmaya, tüm apartmanı ayağa kaldırmaya hazırken devam ettirecektim ki benden önce davrandı.

"Komşular, yetişin, adam kaçırıyorlar!"

O nasıl bağırma? Abla apartmanı söktü götürdü resmen.

Ben müdahale edemiyordum çünkü duymaya devam etmek istiyorsam kulaklarımı kapatmak zorundaydım.

Tüm apartman aşağıdaydı bence, dur bir dakika, güvenlik miydi o?

defol git - minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin