İçeri geçtiğimizde Jisung anneme neden olduğunu bilmediğim samimiyetiyle yaklaşmıştı ama bu benim overthink tarafımın sorunuydu, bir insan başka birine karşı, özellikle de bu bir ebeveyn falansa, elbette samimiyet kurabilirdi, bunun anormal bir tarafı asla yoktu ve en yakın zamanda duygularıma-düşüncelerime çeki-düzen vermeliydim.
Hoşgeldin kısmını nihayet geçtikten sonra şu an Jisung'la odama çıkıyorduk çünkü buradaki birkaç kıyafetimden, belki en iyi ihtimalle bir havludan, kesinlikle yararlanmamız gerekiyordu.
Hâlâ ıslak olan ellerimle kapıyı açıp geçmesi için çekildim, usulca geçtiğinde kapıyı kapatmakta tereddüt etsem de bunu başardım ve muhtemelen ona kurulanması için bir şeyler vermemi beklerken göz temasına başvurmadan dolabımdan kalan son birkaç şeyi gözden geçirdim.
Bir havlu, iki tişört ve iki de eşofman aldım, ev zaten dışarıya göre yeterince sıcaktı, üstüne olabileceğini umdum.
Tek havluyu ona verdiğimde ilk önce üstüne geçirecek sanmıştım ama elimdeki iki parça kıyafetle banyonun yolunu tutacakken adımı seslenince dönüp istemeye istemeye ona baktım.
Kolumdan tutup yakınlaştırdı ve bütün beyin hücrelerim bir haftalığına ülke olan Çin'e seyahat ederken göz teması kurmak zorunda hissettim.
Havluyu ilk önce açtı, sonra ikimizin de etrafına doladı. Bu hareketiyle birlikte göğsüne denk gelen başımı kaldırıp gözlerine baktım, belki ne yaptığını göstermek yerine açıklamak isterdi.
Ne saçma bir durumdu öyle, kurulanmak istediğimi kim söyledi?
Bir anlık nefesinin sıcaklığı, biraz azalmış ama etkisini göstermeye devam eden ıslaklığımı ezer geçer sanmıştım.
Birinin sıcaklığı, diğerinin soğukluğu... Ben ılık seviyorum diyip kaçıp gidebiliyor muyuz, Çin'e falan? Hem beynime de kavuşurdum.
"İzin verirseniz giyineceğim, beyefendi."
"Önce kurulanın, beyefendi." son kelimeyi vurgulamıştı ama, kimin umrunda ki? Hemen şu an kurutulmak değil, kurtulmak istiyorum!
"Tamam yeter, kurulandım." dedim gülümsemesine karşılık, başım anca çenesine gelince dudaklarının kıvrılışını fark etmek zor olmuyordu.
Annem kapıyı çalmadan içeri girince önce havluya sonra bize baktı, bir an yanlış bir şey gördüğünü sandığı için gözünü kapadı ama sonra ağzı şaşkınlıkla açıldı.
"Bir havluda sarılın çocuklar." dedi annem bilmiş bir gülümsemeyle. Jisung'a hayranca bakıyordu nedeni ne miydi? Çünkü Chan muhtemelen anneme bütün stalk sürecinden bahsetmişti!
"Özür dilerim," annem duymasın diye fısıldayarak ve annemi kastederek konuştum, "ben en iyisi üstümü değiştireyim artık."
Elimdekilerle hızlıca odadan çıkıp hemen yan kapı olan banyoya adımladım, ikisini yalnız bırakmak ne kadar doğruydu bilmiyordum ama annem biraz abartılı(?) konuşmuştu.
Banyodaki havluyla yeteri kadar olduğunu düşündüğüm miktarda saçlarımı kurulayıp sonra da kolayca taradım.
Odama göz attığımda sese ya da herhangi birine rastlamayınca aşağı indim, annem mutfaktaydı.
"Anne, rahatsız olabilir, neden öyle söyledin?"
"Şaka olduğunu söyledim sen gidince," dedi birkaç tabağı elime tutuşturunca, "hadi anneye hizmet." diye de şu kutup ayısı teorimi onaylar soğuklukta konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
defol git - minsung
FanfictionC: "Seninle tanıştığım günün şafağında gün batımını izleseydim!" -♧ H: "Surprise, welcome to my party!" M: "Dayanabilirsen dayan Minho Cabbar..." -☆ M: Senin burada ne işin var? J: Ya içeri girmeme izin verirsin ya da bana 'defol git' diyebilirsin.