C: "Seninle tanıştığım günün şafağında gün batımını izleseydim!"
-♧
H: "Surprise, welcome to my party!"
M: "Dayanabilirsen dayan Minho Cabbar..."
-☆
M: Senin burada ne işin var?
J: Ya içeri girmeme izin verirsin ya da bana 'defol git' diyebilirsin.
Minho inleyerek uyandı, gözlerini saniyeler içinde sabaha açtı ve aklındaki neredeyse yaşanmış olabilecek kadar gerçekçi görüntülerle bilinçaltına müthiş bir kızgınlık duydu: rüyasında gördüğü şeyleri onun yüzüne her baktığında hatırlar ve o fark etmeyecek olsa bile utanırdı.
Eliyle yüzünü sertçe ovaladı, iki yanağına da eliyle vururken hâlâ rüyasının etkisindeydi. Rüyasında Han Jisung'un onu yatağa attığını görmüştü ve bunu hemen unutmak istiyordu.
Bedenindeki dokunuşları hissettiğinde üstünde yattığı çift kişilik yatağı gördü. Artık ne olduğunu biliyordu; üzerine örtülmüş ince çarşafı elleriyle sıkıca sardı, gözlerini sıkıca yumdu, ne olursa olsun deli gibi mutlu hissediyordu ve gülüşünü gizleyemiyordu.
Boynunda hissettiği sıcak nefesle gülüşünü söndüremese de utancı alev alev bedenini yakmaya başladı.
"Artık benimsin, Han Lee Minho."
Han onu gülüşünden öptü, utandığını biliyordu ve bu ona çok sevimli geliyordu. Büyüğünün her şeyine bayılıyordu, gerçek olamayacak bir hayal gibiydi, ama şimdi kollarının arasında ona tatlı tatlı gülümsüyordu işte.
İkisi birlikte kalktılar, Minho bayağı bir sızlanarak kalktığında seke seke yürüyerek banyoya girdi ve kapıyı neredeyse çarparak kapattı. Jisung'un bakım malzemelerini kurcaladı ve birkaç ürünü denemek için yüzüne, onun dudak kremini de dudağına sürdü.
Jisung telefonundaki bildirimleri kontrol ederken aşağı indi; bu sırada Minho, lavabodan çıkmış, üstündeki ona bol gelen kıyafetlerle bakışıyordu, üstündekiler onun değildi: Dizinin biraz üstünde biten, üzerinde "Yeah, myboyfriend'svery cool." yazan, siyah bir tişört; düz siyah bir şort vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aynadaki görüntüsüne baktığında yine de ona yakıştığını düşündü, dün geceye dair izleri silinmiş odadan çıktı.
Salondan içeri girip Jisung'un yanına ilerlemeye başladı, Jisung onu görünce gülüşünü saklayamadı, Minho ona kızgın bir bakış atarken hâlâ penguen yürüyüşünü devam ettirmeye çalışıyordu.
"Of, bu hiç adil değil! Sana dava açacağım." Sızlanarak kendini bar sandalyesine tabiri caizse attı.
Han elindeki son tabağı da tezgaha koyup ocaktaki kızartmanın altını kısarken tekrar ona baktı, "Nikah davası mı?"
Karşısındaki "maydanoz"a yan yan baktı Minho, her şeyden kendine pay çıkarıyordu!
