2

4.2K 72 6
                                    

Sonun başlangıcı olduğunu bilmiyordum. Bana kabuslar gördurecek şeylerin kıyısında olduğumu bilmiyordum.

Han dur nolur. Yapma. Bırak beni nereye götürüyorsun?. Ellerimi bırak.

Ellerimi yüzüne götürüp koklamaya başladı.

Bu kokudan beni mahrum edecektin öylemi dedi yüzündeki tehditkar bakışıyla. Kulağıma eğilip;
Seni en iyi ben tanıyorum beni görmediğin zamanlarda üzüldüğünde iştahinin kesilip sadece limonlu su içtiğini, sevindiginde tarçınlı kurabiye yaptığını, hasta olmadan önce gözlerinin kizardigini, en çok papatyayi sevdigini, kışın hep parmak uçlarının soğuk olduğunu, en sevdiğin kitabın şeker portakalı olduğunu en sevdiğin rengin acı kahve olduğunu, sevmediğin yemeğin bakla oldugunu ıhlamuru sevmediğini kısa saçtan nefret ettiğini.. Daha saymanı ister misin.. sen beni görmesem de ilk ben seni gördüm dedi.

Bin şu arabaya.!

*******
Yurt odasına girdim kimse yoktu funda dün gitmişti. Tatlı oda arkadaşım. Bavulumu aldım ve eşyalarımı toplamaya başladım. Kıyafetlerim,ders kitaplarım, kişisel bakım ürünlerim derken kitaplarına sıra gelmişti. En sevdiğim şeker portakalı Han almıştı. Kapağını açtım;

"Mevsimlerin en güzel tonu acı kahve
Kokuların en güzeli papatyaların,
Ve sevgili papatyam
Bu kitap benden sana

Küçük Prens'in.."

Elime aldım sayfaların arasından ikimizin okul başlarken cekindigimiz fotograf düştü. Elini belime sarmış, uzun kumral saçlarım rüzgardan savrulurken bende ona sarılmış ikimzde kocaman kahkaha atarken çekilmiş anısı olan bir fotoğraf.. Hiç düşünmemiştim böyle olmasını. Uzun bir iç çektim ve kitabın arasına tekrar koydum resmi. Onuda diğer kitaplarımın arasına yerleştirdim.
Odadan çıkıp kapıyı kilitledim. Yurtta kim varsa hepsiyle vedalaştım. Ah canım Feride teyzem onu da unutmamistim. Kanticimiz. Biraz gözleri doldu. Aaa ağlama ama mezuniyete burdayım dedim sesim titreyerek. Güldü kocaman sarıldık.

Yurttan çıkıp yürümeye başladım. Yurdun okula çıkan tarafinda biraz uzun ıssız bir yol vardı gündüzleri çok güzel fakat geceleri biraz ürkütücü oluyordu. Diğer yolu değil bu rmtarafi tercih etmiştim. Biraz yürüdüm bavulum fazla ağırdı bir banka oturdum kulaklığımı çıkardım en sevdiğim şarkıyı açıp yürümeye devam ettim.

Yağmur, yağmur, yağmur..
Geri verecek buharlaşan sevgimizi..

Arkamdan bir el omzuma dokundu. Han..

Ne işin var burda dedim. Şaşkınlıkla

Sana da merhaba güzellik.

Of han hiç birşey olmamış gibi davranma lütfen.

Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan

Seni götürmeye geldim

Saçmalama otobusum var

Tamam ben götürürüm seni

Neyle?

Arabayla.

Ne arabası araban mi var

Evet aldım dün

Gözlerim iyiden iyiye açılmıştı

Hadi gidiyoruz diyip koluma sarıldı.

Han ne oluyor bı dakika. Canımı acıtıyorsun.
Han dur nolur. Yapma. Bırak beni nereye götürüyorsun?. Ellerimi bırak.

Ellerimi yüzüne götürüp koklamaya başladı.

Bu kokudan beni mahrum edecektin öylemi dedi yüzündeki tehditkar bakışıyla. Kulağıma eğilip;
Seni en iyi ben tanıyorum beni görmediğin zamanlarda üzüldüğünde iştahinin kesilip sadece limonlu su içtiğini, sevindiginde tarçınlı kurabiye yaptığını, hasta olmadan önce gözlerinin kizardigini, en çok papatyayi sevdigini, kışın hep parmak uçlarının soğuk olduğunu, en sevdiğin kitabın şeker portakalı olduğunu en sevdiğin rengin acı kahve olduğunu, sevmediğin yemeğin bakla oldugunu ıhlamuru sevmediğini kısa saçtan nefret ettiğini.. Daha saymanı ister misin.. sen beni görmesem de ilk ben seni gördüm dedi.

Bin şu arabaya.!

Saplantı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin