Evrenin en karanlık uçurumlarında, yıldızların soluk ışıkları bile karanlığa boyun eğmişken, zamandan bile eski bir sır uyanıyordu. Kainatın dokusuna işleyen bu kadim sır, yıldızların fısıldadığı bir kehanet gibiydi; sessiz, ama tüm varoluşu tehdit eden bir güçle dolu.. Efsanelerin anlattığına göre, bu kadim güç, dünyaların kaderini değiştirecek kudretteydi. Ancak, onu arayanların önünde zorlu ve karanlık bir yol uzanıyordu. Kainatın gizemleri, eski zamanlardan beri var olan kadim varlıklara ilham veriyor, onları bilinmeyenlerin peşinde cesur yolculuklara çıkarıyor ve evrenin derin sırlarını keşfetmeye teşvik ediyordu.
Tüm bu gizemlerin ve sonsuzluğun derinliklerinde, inci gibi parlayan Asteria adında kadim bir dünya vardı. Kaderin ağlarını ördüğü ve kadim kehanetlerin gölgesinde yaşayan bu muazzam gezegen, tanrısal güçlere sahip kudretli bir ırk olan Asterianlıların anavatanıydı. Asterialılar, savaş sanatlarında ve teknolojide zirveye ulaşmış, enerjiyi iradeleriyle şekillendiren Jeager isimli seçkin savaşçılarıyla tanınıyordu. Bu savaşçılar, sadece uzun ömürleri ve çelik kadar sert bedenleriyle değil, yıldızların gücünü bile ellerinde tutma yetenekleriyle kutsanmıştı. Ancak bu ilahi kudret, içlerinde daima kıvılcımlanan bir kibir ateşini de körüklüyordu. Güçlerinin her zaferde büyüdüğüne inandıkça, kendi ölümsüzlüklerine olan inançları da derinleşti; öyle ki... artık kendilerini kainatın tanrıları gibi görüyorlardı
Tüm bu gücün ve kibirin gölgesinde, ihtişamlı yüzlerinin ardında karanlık ve derin sırları da vardı. Efsane Jeagerlardan, Zoan ailesinin acımasız ve kudretli lideri Ozen'in ihanetle ele geçirdiği kadim krallık, tarihin en görkemli ve refah dönemlerini yaşamıştı. Ozen, gücün verdiği sarhoşlukla dolup taşarken, krallığın kaderini kendi elleriyle yazıyordu. Güçlü bir jeager olması onu zaferden zafere sürüklemiş, yenilmez bir savaşçı olarak adını efsanelere kazımıştı. Ancak tüm bu zafer ve refahın arkasında, Asteria halkının zamanla unuttuğu kadim bir gerçek yatıyordu.İhtişamlı günlerin ardında, krallığın temellerine gömülmüş karanlık bir sır bulunuyordu. Asterialıların zafer şarkıları, aslında geçmişin sessiz çığlıklarını örtbas ediyordu.
Evrenin düzeninden ve dengesinden sorumlu Jeagerlar ise artık Kral Ozen'in çıkarları doğrultusunda hareket ediyordu. Eskiden kutsal bir görev olan düzen ve barış, onlar için anlamını yitirmişti. Evren, lanetli varlıkların istilası altında kalırken, Jeager'ların adaleti Ozen'in ihanetiyle gölgelenmişti. Kainatın parlayan yıldızları, solmuş bir umutsuzluk içinde çaresizce kaybolmuştu. Kainat, bir zamanlar jeagerların koruduğu denge ve düzeni ararken, şimdi kötülüğün gölgesinde umutsuzca çırpınıyordu.
Fakat geçmişini unutmayan ve adalete olan inançlarını yitirmeyen jeagerlar her zaman bir köşede sessizce bekliyorlardı. O gün seçilmiş olan, umut ışığı gibi belirdiğinde, Zalim Kral Ozen'in binlerce yıl süren hükümdarlığı büyük kanlı bir savaşla sona ermiş, Asterialıların "Altın Çağ" dedikleri dönem sona ermişti. Binlerce yıl aradan sonra gelen seçilmiş olanın liderliğinde Jeagerlar, özgürlüklerine kavuşmanın hafifliğiyle, yıldızlar arasında kaybolmuş umutlarını yeniden bulmuşlardı. Ancak kainata ve onurlarına verilen bin yıllık bir tahribatın onarımı için yapılacak çok iş vardı. Ve bunun için kaybedecek vakitleri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeager: Adaletin İki Yüzü
Science FictionGerçek bir Jeager, savaş meydanında doğar, burada şekillenir ve burada ölür.