Usta Gosa, gün batımının kızıl ve altın renklerine bürünmüş ufkunu izlerken, elindeki sıcak çaydan bir yudum aldı. Hafifçe gülümsedi, düşünceleri Kael'e kaymıştı. Gözlerini kısarak, "Bu onu bir süre oyalar." diye fısıldadı kendi kendine.
Tam o anda, arkasından beklenmedik bir ses yükselmesiyle ağzındaki çayı püskürttü. "Bu ses.." diye mırıldanmasıyla şaşkın bir şekilde hızla arkasını döndü.
Kael, iki elinde tuttuğu bir düzine ay balığı ile masum bir gülümsemeyle ona bakıyordu. "Ustaaa ! bu kadar yeterli mi?"
Gosa, Kael'in ellerinde dizili bir düzine ay balığını görmesiyle olduğu yerde donakaldı. Gözlerinde şaşkınlık ve inançsızlık karışımı bir bakış belirdi, kalbinin derinliklerinden yükselen bu beklenmedik başarı karşısında donakalmıştı. Ay balıkları, nadir ve zor avlanan yaratıklardı; bir tane bile yakalamak büyük bir başarıyken, Kael'in kollarındaki bu yığın, adeta bir mucizeydi.
Gözleri istemsizce Kael'in yüküne yeniden kaydı. Dudaklarından neredeyse fısıltı halinde çıkan kelimeler döküldü.
"Bu... gerçek olamaz..."
Gece, ormanın üzerine ağır bir örtü gibi çökmüş, ağaçların gölgeleri birbirine karışmıştı. Kael, derin bir nefes alarak etrafını saran karanlığı içine çekti. Gözleri alışkındı bu loşluğa, vücudu ise saatlerdir süren antrenmanın yorgunluğunu taşıyordu. Kolları ağırlaşmış, zihni ise düşüncelerle doluydu. Nehrin kenarında geçirdiği saatler boyunca enerjiyi kontrol etmeyi öğrenmeye çalışmıştı, ama içindeki karmaşa hâlâ dinmemişti.
Yorgun bir şekilde eve döndüğünde gözleri gördüğü manzarayla genişçe açılmıştı. Gosa, uçurumun kenarında çevresini sarmalayan bir alevle adeta dans edercesine hareket ediyordu. hareketleri sanki rüzgarın dansı gibiydi. hafif ve zarif, ama aynı zamanda kararlı ve güçlü. Parmaklarından çıkan alevler, onun hareketleriyle uyum içinde kıvrılıyor, etrafında bir çember oluşturuyordu.
Kael, Usta'sının bu inanılmaz gösterisini izlerken nefesini tutmuştu. Gosa'nın yüzünde derin bir odaklanma vardı, ama bu odaklanma, yüzeyde görülen sakinlikle birleşmişti. Gözleri alevlerin arasında adeta kayarcasına süzülürken, sesi geceye yumuşak ama derin bir yankı bıraktı:
"Ateş... tıpkı içinde ki kaos gibi, iki ucu keskin bir kılıç.. yok ederken aynı zamanda yeni bir doğuştur. İçindeki karmaşayı besler, ama aynı zamanda seni yeniden şekillendirir. Kendi yolunu bulman için seni zorlar, sınırlarını test eder. " sesi daha da alçalmıştı. "Ama unutma, Kael.. ateşin içinde sadece yıkım yoktur; aynı zamanda yeni başlangıçların tohumları da vardır. İçindeki kaosla barıştığında, kaosu yönlendirebilir, ondan bir şeyler yaratabilirsin. Çünkü gerçek güç, kaosu kontrol etmekten değil, onunla bir olmayı öğrenmekten gelir." Dedi ve usta ve zarif bir hareketle çevresinde dönen ateşi avucunun içinde bir top haline getirmişti. "İçindeki kaos, seni ya küle çevirecek ya da bir çelik yapacak. Seçim senin.." Dedi ve elini kapatarak ateşi kaybetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeager: Adaletin İki Yüzü
Ciencia FicciónGerçek bir Jeager, savaş meydanında doğar, burada şekillenir ve burada ölür.