18-Haddinizi Bilin, Çömezler

47 37 4
                                    

Hanna, tünelin karanlık derinliklerinde Enel'i seçmeye çalışırken, gözleri karşısında beliren manzara ile dehşete düştü. Enel, kendisine doğru yürüyordu fakat gelen kişi tanıdığı arkadaşı değildi. Yüzü bir karabasanın canlanmış hali gibiydi. Vücudu, gölgelerden dokunmuş bir zırh gibi karanlık bir aura ile kaplanmıştı. Gözlerinde, derin bir öfke ve kontrol edilemeyen bir güç parıltısı vardı. Ağzı, sanki içindeki gücün dışavurumuymuş gibi grotesk bir biçimde açılmış, dişleri tehlikeli birer bıçak gibi

" Enel.." diye mırıldandı, Hanna. Arkadaşının bu korkutucu değişimi karşısında kalbi korku ve endişeyle dolmuştu. "Kuro..ne yapacağız?"

Kuro'nun vücudu bir yay gibi gergindi. Bakışları keskin. Dişlerini sıkarak konuştu. " Bilmiyorum" diye yanıtladı. " Ondan aldığım bu his de ne böyle.. ruhu ele geçirilmiş gibi.. İnanılmaz..Yoksa bu juigoranın gücü mü..? " diye geçirdi içinden.

Enel, gittikçe yaklaşırken, Hanna sesini yükseltti, " Kuro! Bişeyler yap!"

Kuro, sert bir tısslamayla, " Siktir!" Dedi ve bir kaç adım öne çıktı. " Geri çekil, Hanna. Beşinci kapıyı açtığımda yakınımda durmak istemezsin!"

Hanna, istemsizce geri çekilirken, "Kuro! Ona zarar verme! O sadece gücü kontrol edemiyor! Kendinde değil! " diye sesleniyordu.

Kuro, soğuk soğuk terlerken içinden geçirdi. " Ona zarar verme mi..? o canavardan gelen enerjiyi hissetmiyor mu yoksa..? Bu ikisinin sırrı ne böyle..? Lanet olsun!" Dedikten sonra iki ayağını yana açtı ve konsantre oldu. Enerjiyi bedeninde toplayacağı esnada bir çığlık sesi ile gözlerini açtı.

Enel, içindeki gücün yıkıcı dalgalarıyla mücadele ediyordu. Güç, damarlarında ateş gibi akıyor, zihnini ve bedenini bir cehennem fırtınasına sürüklüyordu. Gözleri, karanlık ve ışık arasında gidip gelen bir savaş alanı gibiydi; bir an için kontrolü ele geçiriyor, bir sonraki anda ise bu güç tarafından esir alınıyordu.

Dizlerinin üstüne çöktüğünde, sarsılan bedeni ve titreyen elleri, içinde verdiği bu içsel savaşın şiddetini yansıtıyordu. Kasları kasılıp gevşedikçe, içindeki gücün kontrolsüzce yayılmasını engellemeye çalışıyordu. Çığlık atacak gibi oldu ama sesini bastırdı; çünkü bu, onun mücadelesiydi ve yalnızca kendisi üstesinden gelebilirdi.

Zihin ve beden arasında kopan fırtınada, Enel'in düşünceleri de karmaşık bir hal aldı. Geçmişin hayaletleri, geleceğin belirsizlikleri arasında gidip gelen düşünceler, onun içsel savaşına yeni boyutlar katıyordu. Kendi karanlığını kabullenmekle, ona teslim olmak arasındaki ince çizgide dans ediyordu. Ancak, bu esnada Hanna'nın yüzü gözlerinin önünde belirdi. Aniden içindeki güç dalgası yavaş yavaş azaldı ve kızıl parıltılar yerini sükûnete bıraktı. kontrolünü yeniden kazandığında, derin bir nefes aldı ve yavaşça doğruldu. Bedeni yeniden kendisine ait olmuş, ruhu bu mücadeleden güçlü ama yorgun çıkmıştı.

Hanna, Enel'in yanında belirirken, gözlerinde hem endişe hem de gurur vardı. İki eliyle kafasını tuttu ve kaldırdı. Enel'in bakışlarında korkuyu gördüğünde gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Arkadaşını kaybedeceği korkusu, yüreğini sızlatmıştı. " Enel.." diye sarıldı. "Beni çok korkuttun.."

"Özür dilerim.." sesi bir fısıltı gibiydi. İçinde pişmanlık dolu bir tını vardı.

Kuro, Enel'in eski haline döndüğünü görünce içten içe rahatladı. Gözlerini hafifçe kapatarak derin bir nefes aldı, ama yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Bir an duraksadı, ardından hafifçe gülümseyerek, "O ruh emicilerini nasıl atlattığını sormayacağım..." dedi. Sonra ani bir dönüşle arkasını döndü ve eliyle önlerindeki yolu işaret etti. "Nihayet. İşte Akademiye Giriş Kapısı tam önümüzde. Fakat bunu sizin görememiş olmanız çok normal. Çünkü..."

Jeager: Adaletin İki YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin