Günün ilk ışıkları ufukta henüz soluk bir çizgi hâlinde belirmişken, Kael adımlarını yavaşça hızlandırdı. Solaria'nın savaş eğitimi verilen merkezine gitmek için yola çıkmadan önce, Elara ile vedalaşmak üzereydi. Elara, uzun yılların ardından ilk kez yüzüne tam anlamıyla bir huzur yerleşmiş, çalışmaktan yorgun düşen gözleri parıltılı bir umutla dolmuştu. Kael'e doğru yaklaştı, sesinde şefkatin kadifemsi yumuşaklığıyla konuşmaya başladı.
"Gideceğin yolculuk, senin için bir dönüm noktası olacak. Eğer bir Jeager olabilirsen, aradığın tüm cevapları bulacaksın. Sadece kendine inan ve her daim kalbinin sesine kulak ver. Adımlarını atarken geleceğin seni beklediğini unutma. Ve hatırla, burası artık senin de evin."
Kael'in bakışlarında, kelimelerinin ötesinde yankılanan derin bir kararsızlık vardı. Elara'nın cümleleri ona güven aşılamaya çalışsa da, zihnini saran belirsizliğin gölgesinden kurtulamıyordu. Korkular, sanki kalbine bir düğüm atmış, çözülmeyi reddeden bir karmaşa hâline gelmişti. Derin bir nefes aldı, fakat bu nefesin bile taşıdığı ağırlığı hafifletmeye yetmedi. Gözleri, Elara'nın umutla bakan gözlerine sabitlenmişken, sesi titrek bir fısıltıya dönüştü.
"Jeager olmak... bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum."
"Öğreneceksin, Kael.."
"Ya başaramazsam? Ya sonra yolumu kaybedersem?"
Elara, Kael'in gözlerindeki endişeyi ve korkuyu görmüştü. İçindeki şefkati ve sevgiyi hissettirerek elini Kael'in kalbinin üzerine koydu. "Kael.. Tanrı yıldızında o yazıta dokunduğumda, hissettiğim şey hepimizin büyük bir bilinmezin içinde sürüklendiğimizdi..O an, kendi varlığımın gerçekliğini bile sorguladım. Ve şunu anladım ki büyük yolculuklar, belirsizliklerle dolu. Yolunu kaybetmek ise bazen kaçınılmazdır.. Ancak unutma her kayboluş, içindeki gerçek gücü ve cesareti keşfetmen için bir fırsat olacaktır."dedi. Gözleri Kael'in gözlerine kilitlenmişti, yüzünde sevgi dolu bir ifade vardı. "Eğer jeager olabilirsen.. tüm kainatı istediğin gibi özgürce dolaşabileceksin. İşte o zaman belki kim olduğunu ve varlığının amacını öğrenebilirsin.."
Kael, Elara'nın sözlerinin derinliğine inmekte zorlanıyordu. Onun içindeki karmaşa, sessiz ama şiddetliydi. Gelecek, kendisini bir sis perdesinin arkasında saklıyor, her şey bir muammaya dönüşüyordu. Ama Elara'nın sıcak bakışları, içindeki korkuları bir anlığına da olsa dağıtmıştı. Bir an için o sisin içinde küçük bir ışık belirdi. Güven... Evet, Elara'ya olan güveni ona bu karanlıkta bir yol gösteriyordu.
"Umarım..." diye fısıldadı Kael, sesi ince bir ipliğe tutunurcasına kırılgandı.
Günün erken saatlerinde, ufukta beliren soluk ışıklarla birlikte Kael, Solaria Eğitim Kampı'nın devasa kapısından içeri adım attığında, gördüğü manzara karşısında hayretler içinde kalmıştı. Karargah, yüksek teknolojik ekipmanlarla donatılmış devasa bir eğitim alanını gözler önüne seriyordu. Yüksek teknolojik ekipmanlarla donatılmış eğitim alanları, gökyüzüne meydan okurcasına yükselen kuleler ve duvarlar arasında, bir karınca ordusu gibi hareket eden genç Asterianlılar vardı. Buradaki düzen ve yoğunluk, her köşeye sinmiş bir disiplin ve ciddiyetin izlerini taşıyordu. Kael'in gözleri, bir an durmadan çalışan öğrencilere takıldı; kimileri simüle edilmiş düşmanlarla dövüşürken, kimileri keskin manevralarla çevikliklerini test ediyordu. Her adım, her hamle neredeyse mekanik bir doğrulukla icra ediliyordu.
Kael, bu yoğun eğitim atmosferin içinde kaybolmuş gibi büyük bir heyecan ve merakla etrafını izliyordu. Gözleri sürekli bir yerlere kayıyor, zihni gördüklerini anlamlandırmaya çalışıyordu. Kalbi hızla atarken, içinde bir kıpırtı büyümeye başlamıştı: hem heyecan hem de hafif bir korku. Her şey ona aynı anda hem inanılmaz derecede çekici hem de göz korkutucu geliyordu. Bilinmezin eşiğindeydi; kaderinin ne olduğunu bilmeden, bu dünyaya atılmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeager: Adaletin İki Yüzü
Science FictionGerçek bir Jeager, savaş meydanında doğar, burada şekillenir ve burada ölür.