İlk Yayınlanma Tarihi: 12.09.23
Yeniden Yayınlanma Tarihi: 04.02.24Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.
Kendime elbise arıyordum ama asla bulamıyordum. Umut ile birkaç dakika daha orada durduktan sonra oradan ayrılmıştım. Gerçi ayrılmam pek masum sayılmazdı. Eğer ona söz vermemiş olsam arkamı dönüp baktığımda onu orada hâlâ ayakta dururken göreceğimden emindim. Ama söz vermiştim, onun isteğine bu sefer saygı duyacaktım.
Bir saat önce
Lale: Çok iddialısın, Umut Soyadı Bilmem Ne.
Dikizci: İddialı değilim sadece sevgimden eminim.
Lale: Ben gidiyorum, gerçekten.
Lale: Hazırlanmam gereken bir doğum günü var.
Lale: Ve öncesinde mental olarak toparlanmam lazım.
Lale: Ki seni o doğum gününde bulabileyim.
Dikizci: Lale, gelmek zorunda değilsin.
Dikizci: Yani sırf beni bulmak için konfor alanından çıkmanı istemiyorum.
Dikizci: Sen kendini iyi hissettiğin ilk anda karşına geçeceğim zaten.
Dikizci: Kendini benim yüzümden zorlama.
Dikizci: İnsanlara, dış dünyaya bakış açını biliyorum.
Mesaj yazmak yerine gözlerimi bir elimle kapatıp yerimden kalktım ve el yordamıyla Umut'u bulmaya çalıştım. Birkaç kez elim boşlukta dolaştığında gözlerimizin sahip olduğumuz en değerli şey olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Neyse ki Umut, çok fazla çabalamama izin vermeden beni belimden tutup yönlendirdi. Ne yapmak istediğimi anlamış mıydı?
Elimi yüzümden çekip gözlerimi sımsıkı kapattım ve parmaklarımla Umut'un yüzünü bulmaya çalışıyordum. Parmaklarım önce bir girintiye değdiğinde bunun boynu olduğunu anladım. Parmaklarımın altında atan nabzını hissedebiliyordum. Biraz daha yukarı çıktığımda sakalları parmaklarıma batmaya başladı. Sanırım kirli sakala sahipti. Çok uzun değildi ama keskindi. Huylandığım için gülümsemişti, bunu parmaklarımın altında gerilen yüzünden anlayabiliyordum.
Nihayet elim aradığım yeri bulduğunda ayak parmaklarımın üzerinde yükseldim. Niye bu kadar uzundu? Daha doğrusu benim bu kadar kısa olmam sinir bozucuydu. Kahretsin boyu 2 metre falan mıydı? Bir gün onu kabul edersem, uzun mesafe ilişkisi yaşayacağımız kesindi.
Onu kabul edersem mi? Saçmalıyordum.
Diz kapaklarıma bacağı değdiğinde onun da edildiğini anlamıştım. Belli belirsiz gülümsediğimde dudaklarımı parmaklarımın birkaç santimetre aşağısına kısa süreli değdirdikten sonra ondan hızla ayrılıp eve doğru koşmaya başladım.
Yanağını öpmüştüm ve kalbinin sesini ondan uzaklaşana kadar duyuyordum. Belki de kendi kalbimin sesiydi, bilmiyordum...
Sadece teşekkür etmek istemiştim, küçük bir teşekkür...
Ettiğim teşekkürün ardından eve koşarak dönmüş ve giyecek bir şeyler arıyordum. Oraya gitmek isteme nedenim tamamen düşünmemekti. İnsanlarla iletişim kurmaya çalışmak çok zordu ve bu benim başka şeyleri düşünmemi engelliyordu. Eğer evde kalsaydım ya bir kitap okurken ya da resim yaparken ister istemez düşünecektim ama bundan kaçmam lazımdı.
Telefonum titrediğinde hızla elime aldım ve heyecanımı fark ettiğimde tekrardan yatağımın üzerine bıraktım. Başka şeyler düşüneyim derken bundan bahsetmiyordum. Bana iyi geliyor diye heyecanlanmam normal değildi. Ayrıca Çağan'ı unutabilmiş değildim. Şu anda Umut'a umut vermem çok acımasızca olurdu.
Tabii eğer Umut, Çağan değilse...
Ya öyleyse? O zaman ne olacaktı, kabul edecek miydim? O olmasa ve Çağan'ı unutsam bile kabul edebilir miydim? Nereden karşıma çıkmıştı, bu adam?
Düşünme, Lale. Düşünme.
Elime telefonu aldığımda Umut'un bir fotoğraf attığını görmüştüm. Ne fotoğrafı atmıştı? Kendisini atmayacağına göre, ne atmıştı? Düşünmek yerine neden fotoğrafı açmıyordum?
Keşke zihnimi bir süre kapatabilseydim.
Telefonum üst üste birkaç kez daha titrediğinde bu sefer daha sakin bir şekilde mesajları okumaya başladım.
Dikizci: Bunu yapmamam lazım
Dikizci: Ama yanağımdan öpmen yüzünden aklım başımda değil
Dikizci: Bunu yapamamam gerektiğini biliyorum
Dikizci: Ama yapacağım
Dikizci:
Dikizci: Ellerimde çiçekler
Dikizci: Kapında sırılsıklam
Dikizci: Görürsen bir gün şaşırma.
Dikizci: Beni böyle çaresiz
Dikizci: Beni böyle derbeder
Dikizci: Beni böyle ortalarda bırakma
Dikizci: Son zamanlar yaptıklarıma bakma ne olursun
Dikizci: Benim aklım başımda değil
Dikizci: Sana söylediklerimi kafana takma ne olursun.
Dikizci: Onlar ipe sapa gelir şeyler değil.
Dikizci: Çiçekleri kapının önüne bıraktım
Lale: Seni bu fotoğraftan tanıyabileceğimi düşünmedin mi?
Lale: Güzel saatmiş, Umut:)
-----Bölüm Sonu-----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söylenmeyen Notalar / Yarı Texting #Tamamlandı
Teen FictionKitapta sizi bekleyenler: -Arkadaştan Aşka -Konuşma Engelli Kadın -Bilinmeyen Numara -Her Gün Bir Şifre Olarak Gelen Çiçekler -Balkon Arkadaşlığı Kitabın Kısaca Konusu: Lale doğuştan konuşma engeli olan, sanata düşkün bir kadındır. Bir gün kapısı...