28.Bölüm

185 40 37
                                    

İlk Yayınlanma Tarihi: 30.09.23
Yeniden Yayınlanma Tarihi: 10.02.24

Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

Birkaç sene önce

Normalde pek alkol tüketen birisi değildim. Böyle bir ortamım da olmamıştı. Sadece bir gün abimle birlikte tadını merak ettiğimiz için denemiştik. O günden itibaren de abim ile nadir de olsa dertleşirken alkol kullanırdık. Sarhoş olacak kadar değildi ama her şeyi daha iyi yapabileceğimize inanabileceğimiz kadar...

Abim, bir ay önce bana gelirken dertleşmek istediğini söylemişti ve o gün yanıma geldiğinde içmeden hemen önce kalp krizi geçirip gözlerimin önünde ölmüştü. Getirdiği şişe bir aydır masanın üzerinde duruyordu.

O günden sonra annemle babam evime gelmemişti.

Ben evden çıkmamıştım.

Abimin öldüğü o sandalyeye bakıp durmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Daha bir ay önce abim orada oturmuş benimle konuşuyordu. Benim tek arkadaşım olarak yaşamaya devam ediyordu. Bir ay önceye kadar...

Gözlerim yeniden benden habersiz dolmaya başladıklarında iç çekerek yerimden kalktım. Belki de işe yarardı, belki de abimin acısının ilacı kendi getirdiği şişede saklıydı...

Şişeyi, bir kalem ve bir kağıdı elime alıp balkona çıktım ve merdivenlere oturdum. Kulaklıklarımı takıp elimdeki kalemi, kağıdın üzerinde rastgele hareket ettirmeye ve yanımdaki şişe ile susuzluğumu gidermeye başladım.

Canım yanıyordu.

Bu dünyada beni sevdiğine inandığım tek insan ölmüştü. Ölürken de bana nefretle bakmıştı. Bağırmak ve rahatlamak istiyordum ama ağzımdan bir fısıltı dahi çıkmıyordu. Elimdeki şişe çoktan yarıya gelmişti ve ben hâlâ düşüncelerimdem kurtulamamıştım.

Alkol ile çözüm bulamazdım ama anıları daha iyi yaşatırdım. Öyle olacağını umuyordum. O şişe orada durdukça daha çok acı çekecektim.

İçtiğim her yudumdan sonra elimdeki kalemle, kağıda işkence çektiriyordum. Her hareketimde kendi ruhuma attığım çizikler derinleşiyordu.

Omuzuma bir el değdiğinde göz yaşım kağıda düşmüştü. Sıçramasam da beklenmedik temas beni ürkütmüştü. Başımı havaya kaldırdığımda Çağan ile göz göze gelmeyi hiç beklemiyordum. Oysa şu anda yanıma gelebilecek tek kişi oydu. Bana iyi gelebileceğini hissetmiş gibi en kötü anımda yanıma gelmişti. Bir şey söylemeden yanıma oturdu ve parmakları uzun sarı saçlarımın arasında dolaşıp kulaklıklarımı çıkarttı.

Karşısında bu hâlde olmak beni çok rahatsız ediyordu. Ona karşı duygularım vardı ve beni kabul etmeyeceğini biliyordum. Kim isterdi ki hayatında, seni seviyorum bile diyemeyecek bir kişiyi? Gözlerim yine dolduğunda içimden küfrederek başımı yaptığım resme çevirdim.

"Ağlaman kötü bir şey değil. Yaşadığın şeylerden sonra ağlamazsan sorun olurdu." dediğinde ağlamam daha da şiddetlenmişti. Çığlık atmak istiyordum. Ben çığlık atmanın nasıl hissettireceğini dahi bilmeden bunu yapmanın beni rahatlatacağını düşünüyordum. Bu, insanların hepsinde olan bir şey miydi? Çığlık atarsın ve canını sıkan tüm kötülükler senin ağzından dünyaya yayılırdı. Sonucunda sen de hafiflerdin. Peki ya ben? Bu hissi bilmeden, beni rahatlatacağını nasıl düşünüyordum?

Ben içimdeki dertleri nasıl kendimden uzaklaştıracaktım? Gözyaşları yetiyor olsaydı, insanların haykırması anlamsız olurdu. Görünen o ki kendime bile iyi gelemiyordum.

Söylenmeyen Notalar / Yarı Texting #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin