İlk Yayınlanma Tarihi: 31.08.23
Yeniden Yayınlanma Tarihi: 01.02.24Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.
Hayatımda ilk kez birini engellemiştim ve neden engellediğimi dahi bilmiyordum. Mesajı okurken aynada gördüğüm yansımam beni korkutmuştu. Bir insanla mesajlaşırken keyif almak beni korkutuyordu.Ondan etkilenmiyordum ama yanlışlıkla etkilenmekten korkuyordum. Bu tür şeylerde hep insan, zaten etkilenmiyorum derken kendini bir anda aşkın içinde bulabiliyordu. Kendimi bir kez korumayı başarmıştım yani en azından öyle umuyordum ama şimdi kendimi koruyacağımın bir garantisi yoktu.
Kendimi korusam da hâlâ bir şeyleri içimde halledememişken bir de üzerine başka bir dertle uğraşmak asla istemiyordum. Şu anda bile tamamen aşamadığım duygular varken burada oturmuş beni seven birine istemeden de olsa umut veriyordum.
Engellemem çok saçmaydı. Kesinlikle çok saçmaydı. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Aynada yüz ifademi görmesem asla engellemezdim. Kendime bir gün vermeliydim. O bir gün içinde bu yaptıklarımı düşünmeliydim.
Ayrıca mesajı da çok saçmaydı. 'Ne yapıyorsun?" denildiğinde 'Seni seviyorum.' demek dünyanın en saçma cevabıydı.
Umut... Dün gerçek anlamda onunla konuşmaya başlamıştım. Bana önceden farklı birinin yazdığını söylüyordu. Buna emin olabilir miydim? Asla olamazdım. Karşımdaki kişinin sadece adını biliyordum. Nasıl güvenebilirdim? Güvenmek istediğime dahi emin değildim.
Düşüncelere dalmışken gelen kapı çalma sesi ile yerimden sıçradım. Sessizliğe alışınca en ufak ses bile fazla gelebiliyordu. Yerimden kalkıp kapıya yürüyecekken çalan kapının dış kapı değil, balkon kapısı olduğunu anladım. Bu kapıya erişimi olan tek kişi Çağan'dı. O neden gelmişti?
Kapıyı açtığımda elindeki tek laleyi uzatmış, sıcak bir gülümseme ile bana bakıyordu.
"Saçların gibi mavi aradım ama kırmızı kalmış."
Bana çiçek mi almıştı? Daha önce birkaç hediyesi olmuştu ama çiçek gibi bir şey asla almamıştı. Bana tatlı hediye ederken çiçeğe nasıl geçiş yapmıştık?
"Kusura bakma, bu kapıdan rahatsız ettim seni. Normalde diğer taraftan gelecektim ama üşendim biraz." Gözlerine yerleşen mahcubiyet söylediklerinin doğru olduğunu kanıtlıyordu.
"Sen sormadan ben söyleyeyim, seni hiç yormayayım. Burada ne işim var, diye merak ediyorsun büyük ihtimalle." derin bir nefes alıp devam etti. "Bu akşam benimle çıkar mısın? Böyle de çok ani oldu sanırım. Önce hâl hatır sorayım. Beni içeri davet etmeyecek misin?"
Kalbim hızla çarpmaya başlamışken söylediklerini anlamaya çalışıyordum. "Öyle bakma bana, sadece sinemaya gidelim istemiştim. Arkadaşımsın ve bu balkonda oturmak dışında hiçbir şey yapmadık bugüne dek. Seninle vakit geçirmek istiyorum, Lale. Dışarıda, normal arkadaşlar gibi."
Normal arkadaşlar gibi... Evet, ben arkadaş derken sorun yoktu. Kendimi kandırırken buna alışmıştım ama onun ağzından çıkan arkadaş kelimesi kalbimi acıtmaya yetmişti. Ben daha az önce aştığımı söylerken şimdi kalbimi bu şekilde hızlandırmaya, kalbime acı çektirmeye ne hakkı vardı?
Ondan kendimi uzak tutmaya çalışıyordum. Birkaç kez balkonda konuşmak sorun değildi ama şimdi onunla daha yakınlaşmamı istiyordu.
Bana arkadaş demişti. Tamam ben de diyordum ama dememeliydi işte. Benim dememle onun demesi aynı şey değildi. Ellerim benden bağımsız hareket etmeye başladığında söylediklerimden anında pişman olmuştum.
"Arkadaş? Sen ve ben? Ben sadece komşuyuz sanıyordum, Çağan." Sinirlenmiştim. Kendimi uzak tuttuğumu sandığım duygular onun ağzından duyduğum arkadaş kelimesi ile yeniden canlanmıştı. Birkaç senedir sadece yan yana oturup onu dinlerken şimdi benimle özel olarak vakit geçirmek istemesi yetmişti.
Aptal bir aşık gibi bana arkadaş demesine takılmıştım.
"Komşular da arkadaş olabilir. Olamaz mı?" Dili ile dudaklarını ıslatıp devam etti. "Bak anlıyorum, dışarı çıkmakla ilgili sorunların var. Ben seni buraya taşındığından beri, hatta abine olanlardan sonra dışarıda 3 kez anca görmüşümdür. Lale, kendini dört duvar arasına hapsetmeni istemiyorum. Kendini suçlamanı istemiyorum."
"Çağan, özür dilerim. Aradığın gibi bir arkadaş olamam ben. Seninle konuşamam, dertleşemem. Ne zamana kadar el hareketlerimi izleyeceksin? Sinemaya gitsek sana film hakkında küçük şakalar bile yapamam. Ben kimseyle arkadaş olmak istemiyorum. Sen benim için keman çalan bana tatlı hediye eden komşusun. Özür dilerim. Arkadaş olmak bile bir yük benim için, bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum."
Keşke sadece keman çalan komşum olsaydın Çağan...
"Neden böyle davrandığını anlayamıyorum. Lale, yanlış bir şey mi yaptım?" Anlayışla yaklaşması bile vicdanıma yük olarak biniyordu ama aştığımı sandığım duygular bir 'arkadaş' kelimesi ile günyüzüne çıktığında fark ettiğim tek bir şey vardı. O da Çağan'ı aşmak için ondan uzak kalmam gerektiğiydi.
"Dışarı çıkacak olsam bunu tek başıma da yapabilirim. Ben sadece bu dört duvar ve balkonumdan gökyüzü kadarım. Daha fazlasını istemiyorum. Dışarıya çıkmak, insanlarla karşılaşmak istemiyorum. Her hareketimde gözlerin üzerime çevrilmesinden nefret ediyorum. Birisi bana yaklaştığında çığlık atamayacak olmak beni korkutuyor. Dışarıya çıkmıyorum evet ama bu şımarıklıktan değil. Şimdi bunu senin için esnetmemi bekleme benden." Ellerim yorgunlukla yer çekimine yenildiğinde gözlerimi kaldırıp gözlerine baktığımda gördüğüm kırgınlık ile daha kötü hissetmeye başladım.
"Haklısın, saçma bir teklifti. İyi günler, Lale. Kusura bakma." arkasını döndüğünde gözlerim dolmaya başlamıştı. Birkaç adım attığında duraksayıp geri döndüğünde ellerim hızla gözlerimi buldu. Akan birkaç damlayı gizlemeye çalışırken gözlerinde anlayış kırıntıları görüyordum.
"Son bir şey söylemem lazım. En üst katta oturan Berk-Berke kardeşlerden bahsetmiştim. Yarın Berk'in doğum günü ve seni özellikle davet etmemi istedi. Konuştuğumuzu bildiği için. Sadece keman çalıp tatlı hediye ediyor olsam da seninle konuşan tek kişi olduğum için benden rica etti."
Kelimelerim ağzımdan çıkmasa da onu acıtmıştı. Aptal duygularım yüzünden değer verdiğim insanı incitmiştim. Anonimin yazdıkları, birkaç gündür yaşadığım değişimler sinirlerimi yıpratmıştı ve ben bunu Çağan'dan çıkartmıştım.
"Çağan, özür dilerim. Sadece başka bir şeye moralim bozulmuştu. Arkadaşımsın" ağır geliyordu ama bana kırgın kalmasını istemiyordum. "Tabii ki de arkadaşımsın. İyi ki varsın. Sinemaya gitmek benim için çok zor, biliyorsun ama seninle seve seve doğum gününe gelirim." Gülümseyip devam ettim. "Arkadaşın olarak orada olmak çok güzel olacak."
"İyiyiz değil mi?" kafamı salladığımda beni kendine çekip sarılmasını asla beklemiyordum. Kalbim bu heyecana dayanacak gibi değildi. Kendimi doğru yerde hissediyordum. "Yarın akşam saat 7'de benim evime gel oradan geçelim. Dışarı çıkıp bizim apartmana geçmeye uğraşma." Az önce ben onu kırmışken şimdi beni düşünüyor olması kalbimi daha da hızlandırmıştı ben de vakit kaybetmeden kollarımı ona dolamıştım. Uzak durmaya çalışsam da çoktan onun yörüngesine takılmıştım. Bu hareketi beni, ona daha çok çekmişti. Nasıl kurtulacağım hakkında bir bilgim yoktu.
----Bölüm Sonu----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söylenmeyen Notalar / Yarı Texting #Tamamlandı
Teen FictionKitapta sizi bekleyenler: -Arkadaştan Aşka -Konuşma Engelli Kadın -Bilinmeyen Numara -Her Gün Bir Şifre Olarak Gelen Çiçekler -Balkon Arkadaşlığı Kitabın Kısaca Konusu: Lale doğuştan konuşma engeli olan, sanata düşkün bir kadındır. Bir gün kapısı...