İlk Yayınlanma Tarihi: 28.09.23
Yeniden Yayınlanma Tarihi: 10.02.24Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.
İki dakika içerisinde balkon kapısı çaldığında ister istemez heyecanlanmıştım. Çağan ile hiç bu kadar sık görüşmemiştik. Genelde haftada bir kez merdivenlerde konuşur daha sonra da arayıp sormazdık. İlişkimiz sadece birkaç merdiven ile sınırlıydı ve bu da ona olan hislerimi saklamamı oldukça kolaylaştırıyordu. Kendimi istediğim zaman geri çekebiliyordum. Son zamanlarda ise bana karşı olan yakın halleri beni ona doğru çekiyor ve beraberimde bütün duygularımı besliyordu.
Daha fazla bekletmeden hızla kapıyı açtığımda Çağan elinde bir tabak ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana bakıyordu.
"Günaydın." Güneşin tepeyi çoktan aştığı bu saatte günaydın demesi ile ona gülerek bakmıştım. "Biraz geç uyandım. Gece uyuyamadım aslında, o yüzden. Yoksa geç uyanmam işim gücüm var sonuçta değil mi?" Açıklama yapması ile daha da gülesim gelmişti. "İşim gücüm var ama en önemli işim sensin." Bir anda gelen iltifatı ile kızarmaya başlamıştım. Bu fırsatçılığı bu kadar kolay yapması beni korkutuyordu. Ben iltifata alışkın birisi değildim. Hayatım boyunca abim dışında beni takdir eden kimse olmamıştı.
"Çağan, daha az önce mesajlaşırken fırsatçı olmaman ile ilgili ne söylemiştim. Böyle yapman hiçbir şeyi kolaylaştırmıyor." dedikten sonra kapının önünden çekilip onu içeri davet ettim.
"Fırsatçılık yapmadım yemin ederim ki. Sen benim mutlu etmeyi en sevdiğim kişi değil misin? İşte benim işim de tatlı yapmak değil mi?" Elindeki tabağın üzerindeki kapağı çıkardıktan sonra tabağı bana doğru uzatıp devam etti. "Sana tatlı yaptım, eğer beğenirsen -ki başka bir seçeneğin yok, kesinlikle harika olduğuna eminim- bunu pastanede satmaya başlayacağım. Yani aslında iş getirdim, fırsatçılık falan yok."
"Ne yani beni sadece iş için mi kullanıyorsun? Buraya bana bir şeyleri açıklamak için geldiğini sanıyordum." Gülmemi saklamaya çalışarak ellerimi hızla hareket ettirdiğimde Çağan'ın yüz ifadesi git gide daha komik bir hâl alıyordu.
"Ben bu soruya ne cevap verirsem vereyim doğru cevabı bulamayacağım gibi hissediyorum. Ben en iyisi şuraya oturayım." dedikten sonra kanepeye geçip oturduktan sonra elindeki tabağı sehpaya bıraktı. Ben o anda tabağı almayı unutmuştum.
"Aslında oturman iyi oldu. Ayaktayken bayılsan seni koltuğa taşıyabileceğime emin değildim. Sonuçta bu kısacık boyum ve çelimsiz vücudumda seni taşımak oldukça zor olur. Hatta neredeyse imkansız."
"Aslında kollarına bayılma fikri fena değilmiş. Bunu bir ara değerlendireyim. Bu şekilde sana bir kez daha sarılmış sayılırdım." Çağan şu anda karşımda tam olarak Umut kimliğindeymiş gibi hissediyordum. Daha birkaç dakika önce bana, benim yanımda rahat olamadığını yazmıştı. Benim yanımda rahat olmasını isterdim ama şu anda bunun ayarını kaçırmış gibiydi. Bu yüzden konuyu daha fazla uzatmadan konuşmamız gerekenleri ona hatırlattım.
"Buraya bazı şeyleri açıklamak için gelmiştin. Ben tatlının yanına içecek hazırlayayım. Ne istersin?"
"Hiç fark etmez. Sen ne içiyorsan aynısından alayım ben de."
"Kivili oralet içer misin?" Söylediğimle büyük bir kahkaha attığında ben de onunla beraber gülmeye başlamıştım. Abimin bana kattığı en güzel şeylerden birisiydi. Kendi evime taşındığımdan beri asla eksik etmezdim. En çok hoşuma giden özelliği ise yeşil olmasıydı.
"Kesinlikle içerim. Sana yardımcı olmamı ister misin peki?" Kafamı iki yana salladığımda sıcak mı soğuk mu, diye sordum ve cevabı kesinlikle sıcak oldu. Suyu kaynatıp içecekleri hazırladıktan sonra tatlıyı ikiye bölüp tabaklara yerleştirdim ve odaya geçtim.
"Kokusu buraya kadar geldi." Tabakları ve bardakları sehpaya koyduktan sonra "Afiyet olsun." dedim.
"Teşekkür ederim. Her şeyi anlatmaya başlasam iyi olacak." Derin bir nefes aldıktan sonra az önceki anlatacakları için özür dilercesine bana baktı.
"Beyza seni senelerdir tanıyor aslında ama benim aracılığımla değil. Sana yazma nedeni de tamamen bununla alakalı. Beyza, seneler önce bir trafik kazası geçirdi ve o gün öğrendim ki Beyza ile abin çok önceden tanışıyorlarmış. O gün senin yanındayken seni yalnız bırakmak zorunda kalmıştım, nedeni Beyza'nın da ölümcül bir kazadan dönmüş olmasıydı. Seni bıraktım çünkü Beyza'nın yanına gidebilecek tek kişi bendim. Ailen yanındaydı ve herkese karşı kapalıydın. Kafan karıştı anlıyorum. Her şeyi o günün en başından anlatsam çok daha iyi olacak gibi."
-----Bölüm Sonu-----
Neler oluyor Firdevs Hanım?
Teorileri alalım---->
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söylenmeyen Notalar / Yarı Texting #Tamamlandı
Teen FictionKitapta sizi bekleyenler: -Arkadaştan Aşka -Konuşma Engelli Kadın -Bilinmeyen Numara -Her Gün Bir Şifre Olarak Gelen Çiçekler -Balkon Arkadaşlığı Kitabın Kısaca Konusu: Lale doğuştan konuşma engeli olan, sanata düşkün bir kadındır. Bir gün kapısı...