30.Bölüm

146 32 18
                                    

İlk Yayınlanma Tarihi: 09.10.23
Yeniden Yayınlanma Tarihi: 11.02.24

Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

Kendime bu sefer de engel olmayıp Çağan'ı öpmüş olmayı asla planlamamıştım. Kendimi kaybetmiş olmak sanki zihnime yapılmış bir ihanet gibi geliyordu.

Kalbim hâlâ hızını azaltmamış olsa da Çağan'dan ayrılıp diğer koltuğa oturdum. Ona yakın olmak, az önce yaşananların devamı anlamına geliyordu. Bana yaklaştığında onu reddetmek çok zordu ama eğer izin verseydim, kendimi durdurmak imkansız hâle gelecekti.

Onu seviyordum ve yaşanacak şeyler beni korkutmuyordu.

Onu seviyordum ama onun beni neden sevdiğini bilmek, ondan her şeyi teker teker duymak istiyordum.

"Önce bana her şeyi anlatmanı istiyorum. Senin beni, benim de seni seviyor olmam hiçbir anlama gelmez, Çağan. Bazı şeylerin tamamen açığa kavuşması lazım." Ellerimi kucağıma indirdiğimde, başını bana hak verircesine sallayıp konuşmaya başladı.

"Her şeyi peş peşe anlatacağım çünkü yeterince zaman kaybettiğimizi düşünüyorum. Sana bunları çok daha önce anlatmalıydım." Derin bir nefes aldıktan sonra alnını sıvazladı. Söylediklerini toparlamak istiyor gibiydi.

"Bahsettiğim gibi, abin kalp krizi geçirdiğinde Beyza da bir trafik kazası geçirmişti. Beyza'nın yaşadığı bir talihsizlik olsa da abinin geçirdiği kriz tamamen Beyza'ya olan sevgisi yüzündendi. Abinin bunu sana neden anlatmadığını bilmiyorum ama Beyza ile uzun zamandır süren bir ilişkisi vardı. Apartmana taşındığınızda abinin bana yakın davranma sebebi de buydu. Beyza ile yakın arkadaştık ve abinle de birkaç kez konuşma şansımız olmuştu."

"Abim benden böyle bir şeyi saklamazdı. Küçüklüğümüzden beri birbirimizin en yakını olduk. Benden bir şeyleri saklaması çok mantıksız."

"Belki de Beyza anlatmasını istememiştir. Bir şeyler ciddileşmeden ilan etmeyi pek sevmez."

"Yine de mantıksız. Neyse konu dağılmasın artık her şeyi öğrenmek istiyorum." Düşünme işini daha sonraya bırakmalıydım. Şimdi düşündüğümde yine eksik bilgilerle düşünmek zorunda kalacaktım.

"O gün, abinin telefonuna birisi Beyza'nın telefonundan kaza anını çekip atmış. Büyük ihtimalle abin de bu yüzden kriz geçirdi. Beyza'nın bana anlattığı kısım bu şekilde. İşin içinde tam olarak ne var, bilmiyorum."

"Şimdi benim abim, senin arkadaşına olan aşkı yüzünden mi öldü? Saçma gelmiyor mu? Tamam aşk önemli bir duygu ama abim mantıklı düşünen bir insandır. O anda bu derece tetiklenmesi bana normal gelmiyor. Sonuçta o kaza sonucunda Beyza'nın yaşayıp yaşamadığı belli değil."

"Beyza bana bu şekilde anlattı. İnan ki gerçek bu değilse bile, gerçek hakkında en ufak bir fikrim yok."

"Haklısın, bu konuda sıkıştırmam gereken kişi tamamen Beyza. Sen her şeyi anlatmaya devam et, lütfen."

"Bu olay bu şekilde. Sana yazma sebebine gelecek olursam, Beyza bu konuda seni suçluyor. Sana ilk başta ilgili, sonra takıntılı, daha sonra umursamaz gibi davranmaya çalışmış. Hangisinde daha çok rahatsız olursan o şekilde devam edecekmiş ama... Aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor. Onu bir gün Taha'nın evinden senin evine bakarken yakaladım.

Korkutmak için yaklaştığımda elinde benim telefonum vardı. Bir süre arkasından yazdığı mesajları okudum. Seni izlemeye o derece dalmıştı ki beni fark etmedi bile. Senin rahatsız olduğunu fark ettiği her anda yüz ifadesi daha da kötüleşiyordu. Sen ondan bir şeyleri anlatmasını istediğinde panikle etrafa bakmaya başladı ve beni gördü.

Daha sonra tartışmaya başladık. Ona nedenlerini sorduğumda kendisini haklı görürcesine savunmaya başladı. Abinin ölümünden seni sorumlu tutuyordu." Her cümlesinde yüzündeki sinir git gide artıyordu. Gözlerini kapatıp büyük ihtimalle söyleyeceklerini düşünmeye başladı.

Böyle bir insanla konuşmuş olmama inanamıyordum. Abimin bana bunu söylemediğine inanamıyordum. Ne hissetmem gerektiğini dahi bilmiyordum.

"Lale, böyle birisi ile uğraşmak zorunda kaldığın için senden özür dilerim. Elimden başka bir şey gelmiyor. Beyza'yı o gün hayatımdan çıkardım ama bu bir özür için değildi. Ona senin bir katil olmadığını söylediğimde bile delirmiş gibi cevaplar veriyordu. Ben de bu durumu ailesine söyleyip onunla olan ilişkimi bitirdim."

"Beni neden suçluyordu? Neden abimi benim öldürdüğüme inanıyor?"

"Bunu söylemesem olur mu? Kesinlikle haksız olduğu bir konu için seni üzmek istemiyorum."

"Konuşamadığım için mi? Abim karşımda yere yığılmışken ambulansı arayıp adres veremediğim için mi?" Çağan söylediklerimden sonra yanıma geldiğinde elleri yanaklarımı buldu. Ağlamaya başladığımın farkında bile değildim. "Ben o gün ambulansı aradım. Hatta bilgisayardan sesli bir çeviri dahi kullandım. Yemin ederim, denedim. Ama bilgisayarın sesini duyunca şaka sandılar. Tamam onları da anlıyorum, küçük çocuklar arayıp şaka yapıyor ama benimki gerçekti. Çağan ben abimi kurtarmak için elimden geleni yaptım. Ölürken bana nefretle baktı abim. Benim son gördüğüm bakışı bana olan nefretiydi. Zihnimde o bakış dönüp dururken ben çabaladım. Ambulansı aradım işe yaramadı ama sonra senin yanına geldim. Abimi kurtarmaya çalıştım ben."

Ellerim hızla hareket ederken bu sefer gözyaşlarımı asla durduramıyordum. O anı tekrar tekrar yaşıyor gibiydim. Nefesim, ağlarken bana yetmiyordu. Çağan karşımda çaresizce beni izliyor, elleri gözyaşlarımı durdurmak ister gibi yanaklarımdan ayrılmıyordu.

Ben gerçekten denemiştim. Abimi kurtarmayı denemiştim.

Yüzümdeki ellerin sıcaklığı kaybolduğunda birkaç saniye geçmeden kendimi Çağan'ın kollarında buldum. Beni göğsüne çekip bana sarılmaya başlamıştı. Artık ellerimi hareket ettirmek için mecalim yoktu. Gözlerim de ağlamaktan yanmaya başlamıştı. İç çekişlerini artmış, kendimi Çağan'ın kollarına daha çok hapsetmiştim. Beni her şeyden uzak tutması için onu kullanıyor gibiydim.

Kaç dakika ağladığımı bilmiyordum ama Çağan'ın kollarında havalandığımı hissettiğimde zihnimin uzun süredir çevreye kapalı olduğunu fark ettim. Biraz yürüdükten sonra sırtım yumuşak bir yerle buluştuğunda beni yatağıma getirdiğini anladım. Üzerimi örttü, saçlarımı yüzümden çekti, alnıma bir öpücük kondurdu ve sonrasında benden uzaklaştı.

Gitmesini istemiyordum. Gözlerimi açmak için kendimi zorladığımda başarılı oldum. Karşımda yere oturmuş beni izleyen Çağan ile karşılaşmayı beklemiyordum.

"Uyumaya devam et. Ben burada olacağım. İstersen giderim ama seni bu hâlde bırakmak içime sinmiyor."

Yatakta biraz doğrulup ellerimi hareket ettirdim. "Çağan, yanıma gelir misin?"

"Emin misin?" Kafamı salladığımda gelip yatağa oturdu.

"Yarın daha iyi olacağım ama eskiyi hatırlamak bana iyi gelmedi. Senden bir şey isteyeceğim. Bu gece benimle birlikte uyur musun? Sana ihtiyacım var." Bunları söylemek benim için zor olsa da ona olan duygularımı biliyordu. Onun da bana olan duyguları ortadaydı. Bir engel göremiyordum. Ayrıca sarılmaya ihtiyacım vardı.

Gözlerinden kararsızlık geçtiğinde ona başka hiçbir şey söylemedim ve arkamı dönüp cenin pozisyonunda yatmaya başladım. Kabul edeceğini biliyordum ama konuşmak yerine sadece bu dünyadan uzaklaşmak istiyordum bu yüzden onu yatarken beklemek daha kolay geliyordu.

Bir dakika geçmeden yatağın diğer tarafı çöktüğünde yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. Beni kendisine doğru çekip sımsıkı sarıldı. "Bundan öncesinde bu kadar acı çekmiş olsan da bundan sonrasında sadece seni mutlu etmek istiyorum, Yıldız Çiçeği'm. Yarın uyandığında sana kalan her şeyi anlatıp seni tamamen geçmişten kurtarmak istiyorum. İyi geceler." Saçlarıma kondurulan öpücük ile çok geçmeden uykuya daldım.

-----Bölüm Sonu-----

Finale bir iki bölüm kalınca kızlar...

Görüş ve önerileriniz ---->

Söylenmeyen Notalar / Yarı Texting #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin