32.Bölüm

157 33 28
                                    

İlk Yayınlanma Tarihi: 01.11.23
Yeniden Yayınlanma Tarihi: 12.02.24

Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

Çağan'ın elinde tamamlanmamış resmi gördüğümde hızla onun elinden çekip almıştım. Bu bana gönderdiği puzzledaki resimdi ve daha eksik kısımları vardı. Onun şimdi görmesini istemiyordum. Tamamlanmadan hiçbir resmimi göstermeyi sevmezdim. Daha da kötüsü elindeki sadece bir eskizdi. Tuvalde çizdiğim haline bir referanstı. O yüzden bu hali ile görmesini istemiyordum. Tamamlanmadan dile getirilen her şeyin zarar göreceğine inanıyordum. Batıl bir inançtı ama ben inandığım için onun gerçekleşmesi kesindi. Çünkü insanlar inandıklarıyla yaşar, inandıklarını yaşatırlardı. Ben de bu inancımı her geçen gün farkında olmadan büyütmüştüm ve artık bir parçam olmuştu.

Onun elinden fotoğrafı aldıktan sonra yüzümün aldığı şekli tahmin edebiliyordum. Bir şeyler saklıyor gibi durduğum da kesindi ama bu yakınlıkta kendimi ifade etmem çok zordu çünkü elimle koltuğun baş kısmına dayanmıştım. Bir dizim onun bacaklarının arasındaydı ve elimi kaldırıp konuşmak istediğimde dengemi kaybedip kucağına düşebilirdim.

Gözlerimi yüzünde gezdirdiğimde dudaklarını birkaç kez aralayıp daha sonra tekrar kapattı, aynı zamanda da gözleriyle bana mutluluğunu belli ediyordu. Resmi gördüğü için mi mutluydu? Yeterince hızlı olamamış mıydım? Gözleri her geçen saniye yüzümde gezinirken gördüğü şey onu memnun etmiş gibi daha çok gülümsüyordu.

Ben ise bu kadar yakınken zihnimdeki düşünceleri asla toparlayamıyordum. Hepsi darmadağındı. Bu yüzden de içimden söylediğim her cümlem bir sonrakine alakasızca sırıtıyordu. Şu anda gülümsemesine anlam veremiyordum veya bulunduğum konumdan uzaklaşamıyordum. Sanki buraya mühürlenmiş gibiydim.

Yüzüne yayılan gülümseme sinir bozucu bir hâl aldığında "Artık çok geç resmi gördüm." dedi. Artık o resmi tamamlamayacaktım. Tamamlanmadan gördüğü şeyi tamamladığımda birçok sorun çıkacağına emindim. "Neden görmeme izin vermedin?" Sadece susup gözlerine bakmaya devam ettim. Ondan uzaklaşmak istiyordum ama bunu başarak iradem yoktu. "Beni incelemek istiyorsan daha konforlu bir şekilde oturup inceleyebilirsin, burada boynun ağrıyacak." Elimi kaldırıp omuzuna vurduktan sonra temkinlice ondan uzaklaştım. İrademi kazanmam yine onun sayesinde olmuştu. "Gerçekten bizi mi çiziyordun?"

Arkamı dönüp gözlerinin içine baktım ve "Gördüğün şeyi çok da sorgulama ileride elbet görürsün." dediğimde yerinden kalkıp bana bir adım yaklaştı.

"Yine de bizi çiziyor olman çok hoş." dediğinde gülümseyip devam etti. "Ayrıca gördüğüm şeyi sorgulamasaydım bugün senin karşında olmazdım. Seni sevdiğimi söylemezdim." Bir adım daha yaklaştığında devam etti. "Seni ilk gördüğümde zihnime kazımasaydım ve her gece seni sorgulamasaydım..." Her kelimesinde aramızdaki mesafe tuzla buz oluyordu. Bana bir adım daha yaklaşıyordu ve yanaklarındaki pembelik daha bariz bir hâl alıyordu. "Her gece bana olan ilk bakışların zihnimde canlandırmasaydım..." 

"Neden?" Ellerimi indirdiğimde kalçam yemek masasına değmişti ve Çağan da sadece birkaç adım gerimde duruyordu. Daha fazla yaklaşmasını önlemek için sandalyeyi çekip ona oturdum. Şu anda cevabını merak ettiğim bir soru vardı ve cevabını almadan etkisine girmek istemiyordum. Tekrar yüzüne baktığımda sorduğum soruya anlam verememiş gibiydi. Yeniden ellerimi kaldırdığımda "Beni neden sevdin?" dedim.

"Hâlâ sorunu anlayamadım. Daha spesifik olur musun?"

"Sana seni sevdiğimi bile söyleyemem ben. Annem babam bile bunu bildikleri için sevmediler beni. Senin sevmiş olmanı kabullenemiyorum. Beni sevebilecek tek kişi abimmiş gibi geliyor. Sevgine inanıyorum ama o sevginin bana karşı olmasını kabul edemiyorum."

Söylenmeyen Notalar / Yarı Texting #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin