Zehra sessizdi. Herkes arabasına bindiğinde o da karavana geçip yatmıştı. Hande de yol boyunca sessizdi. Keyfi hiç yoktu. Saliha onu terk etmişti Zehra yüzünden terk etmişti üstelik. Hayatta bu da başına gelecekti demek ki Zehra yüzünden terk edilmek... İnanmıyordu Saliha'nın söylediği hiçbir şeye.
Mola verdiğinde bile Zehra inmemişti karavandan. Hande konuşsa da Zehra cevap vermiyordu neredeyse. Değil cümle kurmak kelimeleri bile hece halinde kısaca veriyordu. Tamam derken Ta deyip devamını mırıldanıyordu.
Sıcak bir duş alıp onun odasının kapısını tıkladıktan sonra kafasını soktu Hande. ''Yemek ne sipariş edeyim?''
''Bir şey istemiyorum.'' Ruhsal ve fiziksel olarak grevdeydi!
''Sabahtan beri hiçbir şey yemedin Zehra.'' Yine mi diyet olayına girmişti?!
''Hande üstüme gelme.'' Zaten zor tutuyordu kendini. Bir kaşık suya bile ihtiyacı yoktu Hande'yi boğmak için ama değmiyordu ya gerçekten değmiyordu. Sahtekara!
''Neyin var senin?'' Ona doğru yaklaştı. Sanki sevgilisi Zehra'yı terk etmişti. Hande terk edilmişti be. Hem de onun yüzünden olanaksız olan bir şey yüzünden.
''Yok bir şeyim.'' Gitmiyordu gerçekten gitmiyordu başından.
''Buğra bir şey mi yazdı?'' Hiçbir şeyin farkında değildi salak!
''Hayır.''
''Bir şey olmuş.'' En azından bir şey olduğunun farkındaydı Hande ve bunu üzerine almayacak kadar kördü. Biri onun yüzüne yüzüne söylemişti Zehra sana karşı bir şey hissediyor diye. İnsan görmek istemediği şeyi nasıl da görmezden gelebiliyordu.
''Oldu. Çok şeyler olmuş.'' Zehra uyuyormuş da haberi yokmuş!
''Ne olmuş?''
Yataktan kalktı Zehra. Tartışmak istemiyordu gücü kalmamıştı. Şu an görmek istediği son kişi ile yüz yüzeydi. ''Ben duş alıp Ebrar'ın yanına ineceğim.''
''Ben de geleyim.'' Kafa dağıtırdı en azından.
''Sen gelme.''
''Niye?''
''Sürekli birlikteyiz Hande. Ebrar'la bir şey konuşacağım. Biraz rahat bırak beni.'' Ona ters ters baktı Zehra.
''Ne oluyor sana yine ya?''
''Yok bir şey diyorum demi! Gelme ya üstüme!'' Banyoya doğru ilerledi Zehra.
''Buğra'yla ilgili değil mi?'' Biliyordu Hande'nin kızacağını o yüzden istemiyordu anlatmak. Ayrıldığı biri ile konuşunca sinirleniyordu Hande. İnsan ayrılınca ayrılırdı uzatmaya ne gerek vardı. Sonra kandırıyorlardı Zehra'yı... Ebrar'la konuşacağına göre kesin Buğra'yla ilgiliydi.
''Evet, Buğra'yla ilgili. Aşığım ona! Çok seviyorum! Barışacağım! Yapamıyorum onsuz! Tamam mı? Oldu mu? Duydun rahatladın mı?!'' Bağırıyordu artık. Nereye kadar tutabilirdi ki kendini üstüne geliyordu sonuçta.
Hande şaşırmadı ne bekliyordu ki. Aynı tas aynı hamam... Saliha duysa şu sözleri acaba karşısına geçip konuşabilir miydi öyle.
''Ne halin varsa gör! Gelip bana ağlama sonra.'' Çünkü hep ona ağlıyordu.
''Merak etme sana ağlamam bundan sonra!''
''Sürekli bana yükselip duruyorsun. Benim de bir sürü derdim var. Gelip senden çıkartmıyorum Zehra.'' Dümdüz salaktı. Başka hiçbir açıklaması yoktu!
''Benim derdim sensin Hande!'' Mantık buraya kadardı. Taş olsa çatlardı bunun karşısında.
''Ne yaptım ben sana ya?''