Çok dram yaşadık azıcık eğlenelim...
***
"Allah aşkına hanginizden çıktı bu parlak fikir?'' Isınmak için salona girdiklerinde Gizem takımın adını skorboard'da görünce isyan etmişti. Filenin Sultanları - Erasmular.
Birbirine dönen bakışlar sonunda Ebrar ve Aslı'da kilitlenince kimden çıktığı belli olmuştu fikrin.
''Pes... Özgüven deyince de sizmişsiniz....'' Halbuki Zehra bu fikrin Hande'den gelmiş olmasını beklerdi de onun sesi yine Saliha ile aynı ortamda bulundukları için çıkmıyordu. Hande'yi bu kadar korkutmuş olmanın verdiği inanılmaz hazzı seviyordu Zeze. Korkması komikti aslında en fazla yastıkla vurur, telefon fırlatır... Neyse en azından korkmamasından iyiydi korkması.
''Ne yapalım kanka Baladinoslar mı olsaydık?''
''Yaaaani.'' Ebrar'ı savundu Aslı. Kızlar yavaş yavaş birbirlerinden ayrılarak ısınmaya geçiyorlardı o sırada.
''Olabilirdik bence.'' Hande sırıttığında Zehra gözlerini devirdi. ''Şahdık şahbaz olurduk.''
''Sen mi söylüyorsun bunu Zehra Baladın?'' Gayet mutluydu bir zamanlar Baladın soyadından.
''O ne demek ya?'' Derya girmişti araya. ''Yani zaten kötüydük daha kötü olurduk gibi bir şey.'' Aslı açıklamasını yaparken Hande, Zehra'ya uzun uzun baktı.
''Böyle fi tarihinden kalma atasözlerini nereden buluyorsun kanka.''
''Deyim aslında o da bana ne...'' İlkin düzeltme ihtiyacından son anda vazgeçti hiç ama hiç keyfi yoktu zaten. Saliha ile anlaşma yapmışlardı kimseye burnunun kanadığını söylememe karşılığından dün birlikte kontrole gitmişler yarın sabah çıkacak sonuçları bekliyorlardı. Eğer temiz çıkarsa Saliha ailesinin yanında kalacaktı en azından bir süre... Bu bir süre de İlkin için bir şans sayılırdı değil mi? Eğer sonuç iyi çıkmazsa hiç kimseye söylemeden çekip gidecek sonrasında oradayken söyleyecekti tekrarladığını hastalığının. Bu şekilde herkesi koruyacağını düşünüyordu.
Sevginin iyileştirici gücü olduğu yalanını hangi şerefsiz attıysa ortaya ondan nefret ediyordu İlkin Aydın. Saliha onu seven herkesten kaçıp ölmeyi planlarken şurada olmalarının bir anlamı yoktu ona göre. Elif ikisine de küsmüş bir köşede Meliha ablası ile konuşuyordu. Bir an göz göze geldiler. Kocaman gözlerini çekiverdi.
İlkin'e hastanelik olup da Saliha'yla hala takılıyor olduğu için kızıyordu. Nasıl bir insan bu kadar aşık olabiliyordu bu salaklıktı artık. Çekip gidecekti Saliha, üstelik hiçbir şeyi yokken. Saliha'ya da çekip gideceği için ayrı bir de İlkin'den uzaklaşmadığı için ayrı kızıyordu. Madem gidecekti, madem onlardan olmazdı ne diye İlkin'e bunu yapmaya devam ediyordu ya her şeyi biliyorken...
Simge girdi araya. ''Tamam boşverin.'' Artık olan olmuştu Filenin Sultanları oluvermişlerdi.
''Filenin sultanları sallıyor salonları.'' Omuzlarını oynata oynata dans etmeye başlayan Hande'nin hiçbir şeyden haberi yoktu. Bilmemek nasıl mutluluktu ya. İlkin ona içten içe kuruluyordu istemsiz. Mutlu olan herkese kuruluyordu gerçi.
''Nasıl havaya girdi bakın. Sende Kaptan olarak Sultan Süleyman.'' Aslı yapmıştı espriyi. ''Zeze de Hürrem Sultan.'' Ebrar tamamlamıştı.
''Hayır be ben Hande'nin kaptan olduğu takımda oynamam.'' Derya'nın çıkışıyla Zehra gülümsedi. Ayrı bir seviyordu Derya'yı ya...
''Niye acaba kara gözlüm?'' Hande soruyordu. Kara gözlüsü... Yok ya olayı buydu yani Hande Baladın'ın. Ponçik bir ev kedisi gibi herkesi sevsin, herkese sarılsın falan. Zehra kıskanacak değildi Derya'yı.