''Bizde geliyoruz kanka.'' Ebrar'ın dediği şeyle Zehra gözlerini kıstı. ''5 dakika bekletirsin taksiyi.''
''Emin misin?'' Hande şaşırdı. Biz dediğine göre bir zamanların Zehra Baladın'ı da geliyor muydu? ''Zehra da geliyor mu?''
''Geliyor.'' Zehra yavaşça kalktı koltuktan. Baba evinden kendi evine dönme kararı almıştı. Üstelik eşinin haberi bile yoktu. Böyle de bir tuhaf olmuştu. Hande gel falan dememişti. Kendi kendine terk edip kendi kendine dönüyordu. Hiç olmamıştı... Neyse sonuçta onunda eviydi orası. Hande gitsindi.
Ebrar konuşmaya devam ederken kalkıp giyinmeye geçti. Kaç gündür ne kendine bakıyordu ne de makyaj yapıyordu. Vize döneminde zaten yapmazdı ne o ne de Hande. Okula pijama ile gelen insanlar bile görmüştü. Üzerine hakim olan mutsuzlukla zaten vize dönemi olmamış olsaydı da yapmazdı. Aynada saçlarını arkadan bağlayıp tam çıkacakken geri döndü.
Kaybettiğin kişiye dön de bir bak istedim makyajı yapacaktı!
Ebrar ondan önce kapının önüne indiğinde Hande günaydından önce söylenerek karşıladı. ''5 dakika dedin. 25 dakika sonra sınavım var.'' Ve ortada gelip giden bir Zehra Güneş yoktu. ''Geç kalacağım.''
''Zeze hazırlanamadı kanka ona söyle.'' Sanki söyleyebilecekti.
Gülümsedi Hande. Zehra ona aşıktı be! ''Zeze deyince anında yavşıyorsun.''
Hande cevap vermeden kapı tekrar açılmıştı. Zehra saçlarını tepeden bağlamış tüm güzelliğini ortaya çıkartmıştı. Parlıyordu. Hande onun aksine makyaj yapmamıştı. Gözlerini üzerinden almadı, özlemişti Zehra'yı. Günler sonra ilk defa kaşları çatık olmadan görüyordu onu.
''Günaydın.'' Zehra medeni olacaktı. Mantığıyla hareket edecekti yine böyle bir karar almıştı. Gülümsemeyecek, gereksiz muhabbete girmeyecek ve soğuk davranacaktı. Artık sende herkes gibisin moduna girecekti. En azından beyinsel olarak öyle düşünüyordu kendisi de ama sen onu anlat kalbe..!
Hande'nin kalp ritmi ile onun kalp ritminin frekansları aynıydı ve aynı çarpıyordu. Sinyal gücü birden geri gelmişti. Bakışları bile değişmişti Hande'nin. Ne oluyordu ya? Hande ona mı yürüyordu?! Ne biçim bakıyordu. Ne bakıyorsun diye tersleyiverse... Neyse birinci dakikada yapmayacaktı.
''Günaydın.'' Hala çekmemişti bakışlarını. Ebrar efekt verdi. Naynay nay naaayyy.... Düğün müziği girmişti. Sonunda kızı Zehra ile Hande aynı taksiye biniyordu. Zehra ona zevzek olduğunu düşünsün diye zevzek diyen bir bakış attı. O ikisini yanyana oturtmak için ön kapıya yönelmişti ama Zehra erken ayıldı.
''Oraya ben bineceğim.'' Ebrar kapıyı açıp onu içeri buyur etti. Kapattığında Hande'ye döndü. ''Akşam eve dönecek sakın sinirlendirecek bir şey yapma.''
Hande zaten günlerdir Zehra ile konuşmuyordu ki. Biliyordu ağzını açsa bir şey dese tartışacaklardı. Arkadaşken canını okuyan Zehra şimdi Hulk gibi onu eziverirdi. Onu hulk gibi düşündüğünü bilse... Bismillah derken tartışmaya girerlerdi.
Hande eve ondan önce gelmiş, Zehra'nın eve geleceğini bildiği için de masayı hazırlamış yemek yapmıştı. Patates kızartması, pilav ve köfte. Şefim menüsü asla değişmiyordu.
Zehra eve geldiğinde direkt odasına geçti elini yüzünü yıkayıp üzerini değiştirdikten sonra onu bekleyen Hande ile birlikte masaya oturdu. Birbirlerine aşık olduğunu bilmek tuhaftı. Değişik olmuştu böyle. Uzun süren sessizliği Hande böldü.
''Nasıl olmuş?''
''Ellerine sağlık. Güzel.'' Aklına geldi birden. ''İstersen kursa gelmeyebilirsin.'' Hatta gelmesindi sürekli gözünün önünde olmasını istemiyordu artık Zehra. Sosyal mesafelerini korumaları gerekiyordu.