4 gün sonra...
''Günaydın herkese.'' Zehra, Hande ile Simge'nin hazırladığı kahvaltı masasına oturdu. 4 gün olmuştu. Ebrar memleketine gitmiş, Simge de tekrar kavga etmesinler diye onlarla yaşamaya başlamıştı. Merak ediyordu Zehra, acaba kaç gün daha onlarla kalacaktı? O gittiğinde kavga edecekler miydi mesela? Normalleşme süreçleri devam ediyordu.
Hiç kimse ne o sabah yaşananları ne de aralarındaki hiçbir şeyle ilgili konuşmuyordu. Konusu hiç açılmıyordu. Simge menemeni masanın ortasına koyarken Hande, Zehra'nın karşısına değil yanına oturdu. Karşılıklı oturduklarında bakışmaya başlıyorlardı ve tuhaf oluyordu. Böyle bir çözüm bulmuşlardı aralarında. Göz teması kuramayacakları şekilde duruyorlardı.
Zil çaldığında Simge ayağa kalktı. ''Size sürprizim var.''
''Kim geldi?'' Hande ve kapı açılmadan kim olduğunu öğrenme merakı...
''Sürpriz.'' diye kapıya giderken bağıran Simge'nin arkasındaki bakışlarını Zehra'ya çevirdi. O bir şey biliyor muydu?
Zehra hayır anlamında kafasını salladı. Konuşmaları tartışmaya döndüğü için ses çıkartarak minimum seviyede konuşuyorlardı artık. Bakışarak daha iyi anlaşabiliyorlardı.
''Ben geldiiiim!'' Ebrar içeri girdiğinde Hande hiç de memnun değildi. 3 gündür onu telefonla darlayıp duruyordu, konuyu Zehra'ya açacağını bildiği için bir gerilmişti. Hadi bakalım 4 günlük huzurun yok olması an meselesiydi.
Herkesle kucaklaşıp masaya oturduğunda Simge her zamanki anaçlığıyla onun önüne doğru itti menemeni. ''Ye başın gözün ağrımaz Hande yaptı.''
''Hande...'' Şaşırmıştı neye şaşırdıklarını anlamıyordu Zehra. Hande kahvaltıda yemek yapmaktan çok daha iyiydi. ''Ben seni sadece patates kızartabiliyor sanıyordum kanka.''
''Arada yapıyoruz bir şeyler.'' Gülümsedi Hande. Yüzündeki bandajı aslında çıkartması gerekiyordu artık yarası iyileşmeye başlamıştı ama o oradaki kesiği görünce kendini mutsuz hissettiği için çıkartmamakta ısrar ediyordu. Daha geç iyileşecekti kendisi bilirdi. Zehra'nın yapabilecek hiçbir şeyi yoktu. İnatçı bir keçi bile Hande'den daha inatçı olamazdı.
''Dişisini etkilemeye çalışan arizona kertenkelesi seni....'' Ebrar kendi yaptığı espriye hunharca gülerken Simge de ona eşlik ediyordu. Zehra kendini tutamayıp eşlik ettiğinde Hande iki dirseğini masaya koyup yumruk yaptığı ellerini çenesinin altına soktu. Komik değildi tek bir mimiği bile oynamadı...
Zehra'ya yan bakış attığında onu daha çok güldürmüştü. ''Hayatım...'' Tamamen ağzından kaçırmıştı Zehra bunu. ''Haklı...''
''Neresi haklı?'' Hiç de haklı değildi. ''Etkilemeye çalışmıyorum.''
Bu da söylenmezdi şimdi halt yemişti Hande kendini kurtaracağım diye. Tartışma yükleniyordu. Simge, Ebrar'dan çabuk algılayıp sustuğunda Ebrar gülümsüyordu hala.
''Çalışma Hande.''
''Gerek yok ki.'' Hande gülümsedi bu sefer. Sonuçta Zehra ona aşıktı.
''Niye yokmuş?'' Zehra, Hande ona gelene kadar hiçbir şekilde bu konuyu açmayacaktı. Yıllardır gelmemişti. Bir bu kadar daha gelmezdi olur biterdi. İkisi için hiçbir şey yapmayacaktı Zehra Güneş. Hande yapmış mıydı? Hande oturup konuşmak istiyor muydu? Gözlerini kaçırmaktan başka ne yapıyordu. Ve hala inkar etmekten...
''Çünkü çok güzelim.'' Gülümseyip dil çıkarttığında geriye kalan gamzesi çıkmıştı ortaya.
''Çok da küstahsın.'' Zehra sertti. Sinirlenmişti. Yok yani bu ilişki nereye gidiyordu?! Şımarıktı düpedüz Hande Baladın.