7. OYUNA DEVAM ET

1.5K 70 117
                                    




"Biliyorum Aslı, sen de bana karşı boş değilsin!"

Saniler dakikalara, dakikalar saatlere, saatler asırlara dönüştü sanki.

Gerçekten Ezgi haklı mıydı? Hadi diyelim Hisar bana karşı bir şeyler hissediyordu, ben gerçekten ona karşı boş değil miydim ki bu kadar heyecanlanmış ve yeni yetme bir kız gibi bocalıyordum karşısında.

Hisar kendini geri çektiğinde hala titriyordum. Masum bir kızdım o an. Utanmıştım. Ne yapacağımı bilmezdim.

Masumdum çünkü bunu ben başlatmamıştım.

Utanmıştım, çünkü beni izleyen sevgilimden, Ömer'den utanmıştım.

Ne yapacağımı bilmezdim. Gerçekten şimdi ben ne yapacaktım?

Başımı önüme eğmiş, yere bakıyordum.
Bana ne oluyor böyle, hiç mi birini öpmedin kızım neler oluyor, neden ilk defa biri dudaklarına yapışmış gibi davranıyorsun?!?

Kendimi toplamam ve kafamı kaldırdığımda bu olanlara bir cevap vermem gerekiyordu. Belki ben, bu an hiç yaşanmamış gibi davranırsam o da öyle davranmak zorunda kalırdı. Biz bir oyun oynuyorduk ve ben Ömer'e söz vermiştim. Bu an yaşanmaması gereken bir andı.

Saniyeler geçmişti ki Hisar, "Başını kaldır, kendini topla Aslı. Sıradan bir öpücüktü yoksa etkilendin mi?" dedi ifadesiz bir sesle.

İstemsizce kaşlarımı çattım, anlamaya çalışıyordum. Neler oluyordu?

Kafamı kaldırıp Hisar'a baktığımda, gözleri etrafta gezindi. Ardından bana döndü. "Bu gördüğün korumaların bazıları babamın adamları, buradan sürekli babama laf taşırlar. Çıkıntı hallerinden sonra bir şov yapmam lazımdı. Sorun olmamıştır umarım." dedi. Sesi düz, kelimeleri ruhsuzdu.

Gördüğüm gözleri, benimle konuşan gözleri yalan mıydı?

Peki benim de istediğim bu an olmamış gibi davranmak değil miydi, şimdi neden içerlemiştim?

Kaşlarım hayretle havalandı, "Sen, sen oyun mu oynadın?" diye sordum titrememesi için uğraştığım sesimle.

Onaylamak için kafasını salladı. Gözlerini şimdi benden köşe bucak kaçırıyordu. Madem bana karşı bir şeyler hissetmiyordu, neden gözlerini kaçırıyordu?

Kafamı ağır ağır sallayarak "okey" dedim ve yanından geçerek eve doğru ilerledim. Onun kelimeleri gibi benim adımlarımda ruhsuzdu.

Kapının önüne geldiğimde kapı daha ben çalmadan açıldı. Açan kişi orta boylarda, saçlarında çoğunlukla beyazları olan, yüzü bembeyaz, biraz da toplu bir kadındı. Sanırım Hisar'ın yardımcısıydı.

"Hoşgeldiniz" dedi kadın sevecen bir tonda.

Kafam allak bullak haldeydi. Yaşadıklarım hayal gibiydi ama bir o kadar da gerçekti. Beklediği karşılık bu değildi belki ama sadece "Merhaba," demek ile yetindim. Kadının yüzü buruk bir ifade alırken yanından geçip gidecektim ki, evin yabancısı olduğumu hatırladım.

"Şey, odam nerede acaba, gösterebilir misiniz?"

Bu sırada Hisar da eve girmişti. "Ben hallederim Hacer hanım, siz dinlenmeye geçin."

Adının Hacer olduğunu öğrendiğim yardımcı kadın, başıyla önce Hisar'a ardından bana selam verdikten sonra yanımızdan ayrıldı. Hisar, başıyla gel işareti yapınca, onun arkasından merdivenleri çıkmaya başladım.

Hissettiklerinin aksine, adımlarım sağlam duruşum dikti.

Üçüncü kata çıktığımızda karşımda üç kapı vardı. Merdivenlerin tam karşısında bulunan kapıya doğru yürürken, hala Hisar'ı takip ediyordum.

BEYAZ KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin