🌼17. BÖLÜM; Osman dayı

4.8K 178 48
                                    

Keyifli okumalar ❤️

Duştan çıkmış koltuğun üzerinde oturmuştum. Yavuz gardıroptan seçtiği kıyafetleri yatağın üzerine indiriyorken ben onu izliyordum.
“ Yemek yemedik daha !” Bakışlarını benim üzerime verip elinde olan pantolonu giymeye başlamıştı.

“ Ben doydum, seni bilemem... !” Alayla söylediği cümle utanmama neden olurken oturduğum yerden kalkmıştım.

“ O zaman ben gidip kahvaltı yapayım. Sende maskeni çıkar olur mu !”
Aniden sorduğum soruyla kaşları çatılırken gömleği üzerine geçirerek
“ Dışarı çıkacağım. Akşam gelirim. Bu maske olayını da zarar görmeden kapat Sarya. Çıkartmayacağım. Bir daha da konusunu açma!” sitemle söylediği cümleyi umursamazken ona doğru bir kaç adım atıp

“ Kimden neyi saklıyorsun ki, hem hani artık iyi olacaktık. Bahsettiğin zarar ne böyle!”
Şaşkın bakışlarla anlam veremediğim cümlesine karşı yutkunmuştum. Yavuz gözlerini devirerek eline aldığı telefonuyla kapıya yöneldi. Hiç bir şey dememişti. Demeyecek miydi !

“ Kime diyorum, cevap verir misin ?”
“ Zarar yok Sarya. Söz gelimi öyle söyledim. Her şeyi kafana takma bu kadar, zor yaşarsın?”
O mükemmel uyarıcı ses tonuyla söylediği cümlenin bilerek üstünü kapatmaya çalışıyordu.

“ Neyse Yavuz. Sen git işine !”
Saçlarımı omuzlarımın arkasına atarak kapıya yöneldim. Yavuz kapı önünde bana doğru dönmüşken onu umursamadan kapıdan çıkmaya çalıştım.

“ Sarya, bana bak...?” kolumdan tutup kendisine doğru çekmişti.

“ İkide bir her şeyi böyle sorgulayacaksan anlaşamayız... ?”

“ Anlaşmak istemiyorum zaten. Sen düşünebiliyor musun ikimizin iyi olacağını. O kadar şeyden sonra, ben de seviniyorum artık eskisi gibi olmayacakmış diye !”
Sitem ederek gerçekleri ona karşı dökerken Yavuz kasılan bedeniyle dişlerini birbirine bastırmıştı.

“ Nasıl düşünürsen düşün. Umurumda değil!”

Kolumu sert bir şekilde bırakıp kapıdan çıkmıştı. Tuttuğu koluma dokunarak okşamıştım.
“Allah’ın mafyası. Paslanmış kalbini fazla büyüttüm ben. Sen o pasları hiç bir zaman sökemeyeceksin Yavuz...!”
Zoruma gitmişti. Merdivenlerde gördüğüm an duraksamıştı. Onun arkasında bir şey demesini beklerken o arkasına bakmamış bir şey dememişti. Tekrardan yürümeye devam etmişti.

Öküz herif.... nasıl bir adam ya bu, sinirle tekrardan odaya girmiştim. Bu adamın dedikleri neden birbirini tutmuyor ki, daha yeni ne güzel konuşuyordun be adam, yatağın üzerine çaresiz bir şekilde oturmuştum.

Beş yıl önce gördüğüm kahraman bu muydu yani. Her gün dua ettiğim, her gün hayatıma tekrardan girmesini istediğim, karşıma çıkmasını istediğim o gelmeyecekse bile benim onu bulmam. Beş yıldır yaptığım dua bugün pişman olduğum yaşantımdan ibaretti. Gözlerim boşluğa dalarken derin nefes aldım. Nasıl da acımış ama bana, unutamamış. Benim için bir adam tutup aramaya başlamış. Göz yaşlarım göz pınarlarım da birikirken dudaklarımı birbirine bastırdım. Nasıl bir adamsın sen, neden anlam veremiyorum sana. Neden emin olamıyorum senden,

‘ona bu kadar çabuk teslim olamazsın Sarya...’
İç sesimin kurduğu cümle beynimde yankılanırken gözlerimi sımsıkı kapattım. Derin nefes almaya çalışarak elimi göğsümün üzerine indirdim.

“ Yaşattığı şeylerden şikayetçiyim rabbim. Yaktığı canımı, kırdığı kalbimin acısını asla unutamam. Fakat daha fazlasına da dayanacak gücüm yok. Ya onu ya beni ondan al. İkimizin daha fazla zaman geçirmesine izin verme. Ne arkadaşlarımın ne de Kaan’ ın zarar görmesini istiyorum. Bu adam hasta gibi, ne dediğini bilmiyor gibi. Lütfen artık bir şeyler için beni hazırla. Ya ölüme, ya da yaşama. İkisinden birine ihtiyacım var. Yoruldum, sıkıldım, bıktım... “
Acıyla söylediğim her kelime kalbime bıçak gibi saplanırken oturduğum yerden gardıroba baktım.

Kararmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin