38. Bölüm part1

1.8K 76 38
                                    

“Kızım Nükhet, torunum Kaya. Ayakta kaldınız buyurun geçelim masaya.”

Herkesin, yıllardır adını sanını duymadıkları hatta yolda görseler asla tanımayacakları yeni akrabalarına karşı olan şaşkınları ise yüzlerinden okunabiliyordu.

Ne kadar şaşırsalarda hatta içten içe istemeselerde istemeye istemeye geçtiler masaya.

“Kızım sen gel şöyle sol yanıma.” Halisin bu söylediği ile İfakat hızla dönerek büyük hayal kırıklığıyla baktı Halis’e.
Bu kendine yapılan büyük bir saygısızlıktı ama lügatında ise Halis ağanın sözünün üzerine söz söylemek yoktu.

Kırılsa da hatta ağlamaya bile başlasada kalktı oturduğu sandalyeden.
Halisin uzağındaki sandalyeye mahkum bırakılmıştı.

Ardından Halis, Kayaya da oturacağı yeri söyledi, fakat biraz önce İfakat’a yapılan saygısızlığa ses edilmeye gerek duyulmazken Kaya'nın yeni yeri aileyi oldukça rahatsız etmişti.

Ölen kocasının yerine oturulması Asumanın bir hayli zoruna gitmişti. Göz yaşlarının arasından derince bir nefes aldı ve artık susmamaya karar verdi.

“Fuat’ın yerine hiç kimse oturamaz dede.”

Ferit'in iyice gerilen sinirleri Asumanın sözleri ile dahada heybetlenince Seyran hızla elini Feritin koluna attı.

Bu “Sakin ol” demekti, onun için.
“Asuman, haklı dede. Abimin yerine kimse oturmamalı.”
Feritin Asumana destek çıkması ile Halis daha da sinirlenmişti.

“Hadsizler!” diyerek elini masaya vurması ile bu sinirini belli etmişti.

“Dede,” diyerek yutkundu Asuman.

“Eğer.. ölen kocamın yerine bir başkasının oturmasını istememem hadsizlikse, hadsizim. Ancak, ya o çocuk o sandalyeden kalkar ya da ben bir daha asla bu masaya oturmam.”

“Asuman o nasıl söz?” diyerek Gülgün de katılmıştı araya.

“Orası senin yerin,”

“Yeter!” diyerek elini çenesinin altına koydu Halis. Ardından önce Ferit'e sonra da Orhan’a baktı.

Biraz düşündükten sonra eli ile Orhana kalkması emrini verdi.

“Kayanın bundan sonra yeri burası,” dediğinde orhanın bakışları Halis’in yüzünde dolaştı.

“Kalkmıyorum.” Orhanın ilk defa sesini çıkarmasına şaşırmıştı bütün aile.

“Bir dakika önce tanıdığın kişiyi benim yerime mi koyuyorsun baba? Hatırlatırım ki seninle yıllarıdır burada yaşayıp kahrını çeken bendim, onlar değil.”

Kızına laf gelen Halis köpürmüştü elbette.

“Kes!” diyerek oturduğu yerden kalktı.
Ardından bastonunu yere vurarak son sözlerini söyledi.

“Benim senin gibi bir oğlum yok!”
Bu defa herkes şaşkınlıkla bakmaya başlamıştı. Ardından Orhan, hızla oturduğu sandalyeden kalktı.
“Peki, babacım.” diyerek burukça gülümsedi babasına, son kez.

Orhan hızla masadan ayrılırken, Ferit de ardından kalkmıştı.
Olanların şokunu atlatmak biraz zor olmuştu ama ardlarından: Seyran, Asuman ve Gülgün de kalkıp hızla masayı terk etmişti.

**

“Orhan ne yapacağız nereye gideceğiz?”

Eşyalarını hızla valize yerleştiren Orhan’ın sinirden nevri dönmüştü.
Babası 2 dakika önce gördüğü “torunu”’nu ona tercih etmiş üzerine de evlatlıktan reddetmişti.

“Bilmiyorum Gülgün ama bu evde bir saniye daha durmayacağız.”

“Ne yapacağız? Nereye gideceğiz?”

“Kazımlara gideriz birkaç günlüğüne, sonrasında bir ev tutarız olmaz mı ha?”
Göz yaşları arasından hızla gelerek Gülgünün ellerini tuttu.

“En baştan başlayalım Gülgün, en baştan. Yıllardır istediğin o yuvayı kuralım.”

Gülgün önce Orhan’a sonrada ellerini tutan ellere baktı hızlıca.
“Bu hayalimi gerçekleştirmen için oğlumuzun ölmesi, seninde evlatlıktan mı reddedilmen gerekiyordu?”

Hızla ellerini çekerek uzaklaştı Gülgün,
“Bu evden çıktıktan sonra sen yoluna ben yoluma Orhan! Sen beni ölen abinin karısı ile aldattın. O kadar kolay mı öyle baştan başlamak!”

**

“Ferit sakin ol lütfen, şekerin düşecek ne olur gel otur şuraya.”
Ferit bir sağa bir sola giderken Seyran da aynen peşinden ilerliyordu.

“Lütfen otur şuraya korkutma beni.”

Göz yaşlarını sildi Ferit, ardından hızla Seyranın yanaklarını avuçlarının içine aldı.

“Gideceğiz buradan Seyran tamam mı? Hemde hemen şimdi gideceğiz.”

“Ferit hayır, kimse bir yere gitmeyecek. Burası bizim evimiz, doğduğun büyüdüğün yer.”

“Umrumda değil Seyran, yanımda sen ol yeter bana. Hemen şimdi üç beş parça eşyamızı alıp gidelim lütfen.”

“Şş, sakin ol bitanem.” diyerek Feritin kafasını göğüsüne bastırdı Seyran.

“Kimse bir yere gitmeyecek, sakinleş. Hem deden hatasını anlayıp özür dileyecektir eminim.”

Ferit ise o an kendini tamamen bırakmış bir hâlde ağlamaya başlamıştı, ardından ellerini Seyranın beline dolayarak hızla sarıldı.

“Abimin yerine o herifi nasıl oturtur aklım almıyor Seyran. Bu kadar çabuk nasıl unutabilir?”

“Ağla bebeğim, ağla. İçini dök.”
Seyran Feritin saçlarını severek bir nebze olsun sakinleşmesini bekledi.

Bir süre ağladıktan sonra sakinleşmişti Ferit, onu huzur bulduğu yerden ayıran Latif’in sesi olmuştu.

“Ferit beyim, ağam sizi bekliyor.”

Ferit ise kafasını birazcık kaldırarak cevapladı.

“Neden?”

“Bilemiyorum, aile içi bir konuşma olacakmış,”

“Tamam Seyran ile birazdan geliyoruz.”

“Üzgünüm küçük beyim, ağam sadece sizi istedi.”

İşte bu cümle Feritin ayağa kalkıp kapıyı açmasını sağlamıştı.

“Ne demek sadece siz? Seyran da bu evin üyesi. Seyran benim, karım, canım onun olmadığı yerde benimde işim yoktur.  Ya Seyran da gelir ya da hiç.”

Latif’in konuşmasına izin bile vermeden hızla kapattı kapıyı....

________________________________

Tek Partta yazmak istedim ama o kadar yorgunum ki pffff, ve hiç vaktim yok vaktim oldukça yazmaya çalışırım, ama boktan bir senaryo aklımda kalacağına kendim daha iyisini yazarım 👍🏻

Soulmate.+18 || SeyFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin