9

1.1K 109 52
                                    

“Seyran, bu kim?” tekli koltukta rahatça bir şekilde oturan, hatta bacak bacak üzerine atıp ayağını sallayarak sormuştu bu soruyu Ferit.

“Asıl bu soruyu benim sormam gerekiyor bu adam kim?!” diyerek, aynı soruyu yöneltti Berk.

“Sanane Berk, sanane. Hem sen ne yüzle nasıl geldin buraya? Çık git odamdan!”

“Konuşacağız Seyran, hiçbir yere gitmiyorum. Benim sayemde başarılı oldun öyle kolay değil!”

“Senin sayende mi? Ben buralara kendi emeğim ile geldim. Buralarsa sana rağmen geldim! Çık git şimdi.”

Ardından Berk, Seyranın bileğini sıkıca tuttu.

“Bırak!” diyerek sesini yükseltti Seyran.

Bir şeylerin ters gittiğini anlayan Ferit artık ayaklanmanın vaktinin geldiğini anlamıştı.

Hızla Berk ve Seyranın arasına girerek Seyranı arkasına aldı.

Berk’in elini tutarak Seyranın bileğinden çekti.

“Sana bırak dedi, sağır mısın?” dedi, tek kaşını kaldırarak.

“Sen kimsin? Geç aramızdan, sen karışma.” dedi, Berk. Eli ile de geç işaretleri yapıyordu.

“Geçmiyorum, geçirtsene.” diyerek, sırıttı Ferit.

“Berk git artık, bizim seninle konuşacak hiçbir şeyimiz yok.” dedi, Seyran.

Berk, Seyran’a ulaşmak için sağ tarafa doğru bir hamle yaptığında Ferit de onunla birlikte sağ tarafa doğru bir hamle yaptı.

Berk sola gittikçe Ferit de sola gidiyordu.

“Güvenlik mi çağırayım yoksa kendi isteğin ile mi çıkarsın?” dedi, Ferit.

“Seyran ile konuşmadan hiçbir yere gitmiyorum.” Berk hâla ısrarcı bir şekilde aynı şeyleri söyleyip duruyordu.

Seyran, Feritin arkasından çıkaracak hızla Berk’e yaklaştı.

“Beni en yakın arkadaşım ile nasıl boynuzladığını mı anlatacaksın?” diyerek Berk’e sağlam bir tokat attı.

“Defol git şimdi buradan, bir daha da asla karşıma çıkma.” desede Berk anlama kıtlığı varmışçasına hâlâ olduğu yerde duruyordu.

“Yeter defol git buradan!” diyerek, Berkin kolundan tuttu Seyran.

Ardından kapıya kadar sürükleyip dışarıya ittirdi.
Yüzüne kapıyı sertçe kapatıp sırtını kapıya yasladı.

Gördüğü görüntüler gözünün önüne geldikçe sinir kat seviyesi artıyordu.

“İyi misin?” dedi, Ferit.
Ardından Seyran’a su uzattı.

“İç biraz, sakinleşirsin."

“Teşekkür ederim Ferit, hemde her şey için.” diyerek gülümsedi Seyran.

***
Yaşadıklarının şokunu hâlâ atlatamamıştı Seyran,
Hem kendisini aldatmış ve karşısına çıkmıştı hemde benim sayemde buradasın diyordu.

Bunlar Seyranın sinirlenmesine yetiyor ve  artıyordu.

Ferit’in ısrarları ile öğle yemeği için şık bir cafeye geldiler.
Berk’in kendisini takip etmesi ihtimali oldukça geriyordu Seyranı.

Bunu hisseden Ferit, Seyranın elinin üzerine elini koyarak onu sakinleştirmeye çalıştı.

“Ben yanındayım, merak etme.” diyerek gülümsedi.

Sanırım, çok kolay adapte olmasının en büyük sebebi Ferit'di.

Geldiği ilk andan itibaren ona destek olmuştu.
Yardıma ihtiyacı olduğu her an yanında beliriyordu.

Bugün, Berk’e karşı kendisini savunması ise apayrı bir mevzuydu.

***
Yemekleri bittikten sonra biraz dinlenmesi için Ferit, Seyranı evine bıraktı.
Kapıdan içeriye girene kadar oradan ayrılmadı.

Sonrasında etrafı kolaçan ederek, temiz olduğuna emin olduktan sonra oradan ayrıldı.

Evine doğru yaklaştığında, içeriye giremedi.
Aklı Seyranda kalıyordu, bir çare bulmalıydı.

Kapının önüne polis mi koydursaydı? Ama abartı olurdu.
Kendisi gitseydi? Ya Seyran rahatsız olursaydı.

Uzun bir süre düşündükten sonra aklına gelen en harika fikir ile hızla Seyranın evine gitti.

***

“Pelin?”
Kapıyı açınca karşısında Berk’i bekleyen Seyran’a da sürpriz olmuştu.

“Sürpriiizz! Abim senden çok bahsedince bende tanışırız hem kaynaşırız diye geldim!” diyerek elindeki poşetleri gösterdi.

“Kapıda kaldın buyur içeriye geç.” diyerek, eli ile içeriyi işaret etti Seyran.

Pelin’in elindeki poşetleri alarak mutfağa bıraktı.

“Hoşgeldin” diyerek, sarıldı Seyran.

“Evin olay!” dedi, Pelin. Sonundaki y’yi uzatarak.

“Bu konuda bende sana katılıyorum, hepsi abinin eseri.” dedi, Seyran.

“Abime bak ya, benim evim için kılını kıpırdatmamıştı.” diyerek güldü.

“Bir şey içer misin?” diyerek, ayağa kalktı Seyran.

“Bir kahveni içerim, 40 yıllık hatrı olsun.” diyerek gülümsedi, Pelin.

“Tamamdır, nasıl içersin?”

“Orta seviyorum,”

“Ben hemen halledip geliyorum.” diyerek mutfağa geçti Seyran.

Şuan tek isteği, Berk gelmeden Pelin’in gitmesiydi.

Çünkü Ferit'in, Berk’i evine çağırdığını bilmesini istemiyordu.

Pelin’e kahvesini getirdikten sonra karşısına oturdu.

“Ellerine sağlık.” diyerek, kahveyi aldı Pelin.

“Bir şey soracağım, sen buraya nasıl geldin?” dedi, Seyran.

Kahvesini yudumladıktan sonra derin bir nefes aldı Pelin.

“Sana yalan söylemeyeceğim, abim getirdi beni.” diyerek aldığı nefesi verdi.

“Aklı sende kalıyormuş ve rahatsız olursun diye kendisi gelmek istemedi. Benden rica etti, bende seninle tanışmayı çok istiyordum bu yüzden kabul ettim.”

Seyran tam şaşkınlığını dile getirecekken kapının çalması ile başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü.

Korktuğu başına gelmişti, Berk kapıdaydı.

Yavaşça açtı kapıyı, ardından Berk içeriye girdi.

Pelin, Berk’i görünce kahvesini masasının üzerine bırakarak arka odalardan birine geçti.

Sakin başlayan konuşmalarının kavgaya dönüşmesini seslerinin yükselmesinden anlayabiliyordu.

İstemeye istemeye de olsa, son çare olarak abisini aradı.

***

Berk eline geçen eşyaları duvara fırlatıyordu. Seyrana bütün gücü ile bağırıyor hatta kolundan tutarak itekliyordu.

En sonunda kolundan tutup sertçe fırlattı, Seyran dengesini kaybederek yere düştü.

O sırada ısrar ile çalan kapıyı, arka odadan koşarak gelen Pelin açmıştı.

Ferit, gözlerindeki korku ile Peline baktı, Pelin de içeriyi işaret edince Ferit hızlıca içeriye girdi.

Önce yerde kolunu tutan Seyran'a ardından da elindeki vazoyu havaya kaldırıp Seyranı hedef alan Berk’e

_____________________________

AHA KAOS🤥

55 Oy.

Soulmate.+18 || SeyFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin