8.Bölüm-Mesafe

1K 14 0
                                    

Aslı bugün çok keyifliydi. Emrah üretim kapasitesini arttıracak yatırım onaylanana kadar fason üretimde süreci kotarabileceklerini anlatmıştı. Eğer sen de destek verirsen genel müdüre gider onay alır bir sonraki toplantıda firmaya bu bilgiyi veririz diye düşündü. Firma fason üretime sıcak bakmazsa o ürünleri Batı Avrupaya değil halihazırda çalışmakta olduğumuz diğer ülkelere göndereceğimizi söyleriz dedi. Aslı bu fikri beğendi ve ikisi beraber aylık değerlendirme toplantısında bu fikri genel müdüre sunmuşlardı.

Emrah ve Aslı toplantıya biraz daha çalışıp girdiler. Ellerinde verilerle sunum yaptıkar. Genel Müdür de fikre sıcak bakınca bir yol haritası belirlediler. Önce firmaya fikri sunacaklar, eğer kabul görürse fason üretim için yine Avrupa standartlarına üretim yapan bir firmayla süreci yürütmek için görüşmeler yapacaklardı. On sene önce de fason üretim yaptırdıkları için sürecin uzamayacağının garantisi verebileceklerdi. Böylece bir sonraki yılın büyüme planlamalarına üretim kapasitesini arttırmak için de gerekli çalışmayı yapacakları vakitleri olacaktı. Üstelik Batı Avrupada işler yolunda gitmezse gereksiz maliyete ilk günden girmemiş olacaklardı.

Aslı'nın gözleri yine ışıl ışıl parlamaya başlamıştı. Odasından çıkıp Kadir'in yanına gidene kadar her masaya uğrayıp gülücükler saçıyordu. Kiminin elinden kalemini alıyor kiminin masasına dayanıp espriler yapıyordu. Mert'in masasına doğru gelirken en az 5 masada vakit harcamıştı. Belki bu yolculuk 5 dakika sürmüştü ama Mert Aslı'nın kendisine bi an önce yaklaşmasını istiyordu. Gün boyu alamadığı saçlarının komusunu duymak istiyordu. O yüzden geçen bu süreyi 5 saat gibi görmüştü. Aslı Mert'in masasına yaklaştıkça yüzündeki o gülücük solmaya başladı. Suç işlerken yakalanmış gibi bir mahçubiyet oldu içinde. Bu genç daha bir kaç gün önce onu yakalamıştı hem de gözleriyle gençliğini ararken.

Aslı 38. Yaşında gençliğine duyduğu bu özlemin bir sır olarak kalmasını istiyordu. Kimseye dertleşemeyeceğinin, insanların onu şımarıklıkla ya da orta yaş kriziyle suçlayacaklarının farkındaydı. Tüm bu düşüncelerle Mert ve Esra'nın yanından geçerken hızlıca selam verip devam etti.

Esra Mert'e sokulup "bizi adamdan saymıyorlar mı nedir?" diye sessizce söylendi.

Mert Esra'nın dediklerini umursamıyordu. Aklındaki tek şey Aslı'nın gözlerindeki ışıltının ona yaklaştıkça sönmesiydi. Bir kusurum oldu diye düşünmeye başladı ama ne olduğunu bir türlü bulamıyordu. Sormaya da cesareti yoktu.

Mesai bitimine yakın Aslı Mert ve Esra'yı odasına çağırdı. Esra hızlıca not defterini kapıp masasından kalktı. Mert'in içine ise bir huzursuzluk dolmuştu ama o da Esra gibi not defterini alıp masadan kalktı ve hemen bir kaç masa ötedeki odaya doğru yürümeye başladı. Odaya girdiklerinde Aslı telefonunu kapatmak üzereydi. En son cümlesini duymuşlardı.

"Tamam canım akşam görüşürüz."

Mert'in içindeki huzursuzluk daha da derinleşmişti. Bi kaç gün önce karşısındaki kadını düşleyerek mastürbasyon yaptığı aklına gelince huzursuzluğuna bir de utanç eklenmişti.

Aslı eliyle masasının karşısında duran koltukları işaret etti. Gençler sessizce oturdu. İkisinin de odaya neden çağırıldıkları konusunda en ufak bir fikirleri yoktu. Aslı "raporlarınızı okudum" diye başlayınca ikisi de nedensiz bir oh çektiler.

Yaptıkları swot analizlerini genel olarak beğendiğini anlattı. Hatta Esra'nın raporundaki zayıflıklarımız başlığının altındaki bir tespitin çok başarılı olduğunu ve bunu bir sonraki toplantıda masaya yatıracağını söyledi.

Esra hem gururlandı hem de umutlandı. Zaten Mert'in gelgit hallerinin bu işe uygun olmadığını ve 6. Ayın sonunda kendisinin işe kabul edileceğini düşünmeye başladı. Mert ise Esra'nın bu ekstradan kaptığı artıyı hiç umursamıyordu. O Aslı'nın gözlerindeki ışıltıyı yeniden gördüğü için çok mutlu olduğunu düşünüyordu.

Aslı odadan çıkabileceklerini söyleyince gençler defterlerini alıp kapıya doğru yöneldiler. Mert kapıyı açıp Esra'nın geçmesini bekledikten sonra Aslı'ya şefkat dolu bir bakış atıp odadan çıktı ve kapıyı kapattı.

Bu bakış Aslı'nın içini biraz olsun rahatlatmıştı. Belki de gençliğimi aradığımı fark etmemiştir diye düşünüp gülümsedi. Bu sırada yerine oturan Mert Aslı'nın bu gülümsemesini görmüştü. Kafasını kaldıran Aslı uzaktan Mert'in kendisine baktığını gördü ve ikisi de gülümsedi.

Çocuklar yemekten sonraki küçük molalarını verip odalarına çıkmışlardı. Ödev yapamaya başladıkları bu an evdeki diğer gergin anlardan biriydi. Kızlar bazen sessizce oyuna dalar, bazen de kavga ederlerdi. Aslı ise ödevlerin aksatılmaması konusuna çok önem veriyordu. Kendisi de bütün öğrencilik hayatı boyunca ödevlerini eksiksiz yapmıştı. Ve hiç oyalanmamıştı. Ne kadar erken biterce bana o kadar çok vakit kalır diye düşünüyordu.

Yukarıdan yine gülüşme sesleri gelince bu konuda Sinan'a söylenmeye başladı.

"Kime çekti bu kızlar."

Sinan elindeki telefonu eğip bana hiç bakma diye cevap verdi.

Aslı birden kızlarının çok küçük olduğunu zaman ve ödev arasındaki ilişkiyi kuramayacaklarını düşündü. Hızlıca yerinden kalkıp kızların odasına doğru yürümeye başladı. Sinan ise onun bu ani kalkışını kızlara kızmaya gidiyor diye yorumlayıp yine başlıyoruz diye düşündü.

Aslı odaya girdiğinde kızlarını oyun oynarken gördü. Kızlar karşılarında annelerini görünce hızlıca irkilip açıklama yapacaklardı ki anneleri yanlarına oturdu. O da eline bir bebek alıp oyuna dahil oldu. Kızlar hiç sorgulamadan annelerine de oyunda bir rol verdiler. Ne kadar oynadılar fark edemediler ama oyun başa sarınca Aslı çocukların uykusunun geldiğini fark etti ve onları yatırmak için ayağa kalkıp dolaptan pijamalarını çıkardı. Kızlar koşulsuz kabul ettiler ve uyumak için yataklarına uzandılar. Aslı daha kitabın ilk sayfasını bitirmeden ikisi de derin uykuya daldılar.

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin