24.Bölüm-Deniz Feneri

582 11 6
                                    


Bölümün sonunda çok güzel fotoğraflar var.
Keyifli okumalar.

********

Mert'in dudaklarına bıraktığı tutku dolu öpücük Aslı'nın içindeki buzların çözülmesine neden olmuştu. Bir adım geri çekilip oda numarasını söyledi. Mert heyecanla otele doğru yürürken Aslı da arabasını park edip aynı yolu izledi. Odaya vardığında ne yapacağını bilemez halde bir kaç kere turladı odayı. Üzerindeki hırkayı çıkardı. Denize bakan pencereleri araladı. İçindeki yangın giderek büyürken yüzüne çarpan serin hava ise çare olamamıştı. Çok geçmeden kapı tıkladı. Acele bir kaç adım attıktan sonra derin bir nefes alıp hareketlerini yavaşlattı. Kapının koluna uzanıp açtığında karşısında duran Mert'i gördü. Görmeyi beklediği kişi oydu ama yine de kalp atışlarının sesi duyulabilecek kadar yükselmişti.

Mert bir kaç adım adıp kapıyı kapattı. Aslı yine ilk günkü tedirginliğiyle karşısında duruyordu. Onun titrediğini görebiliyordu. Bu halleri nedense hoşuna gitti. Aralarındaki sadece cinsellik olsa daha rahat davranması gerekir diye düşündü. Onun da Aslı'dan bir farkı yoktu. Sanki ilk defa bir kadınla başbaşa kalmış gibi hissediyordu. Terlemeye başlayan avuçlarının farkındaydı. Kapının önündeki bu kısacık an ikisini de darmadağın etmişti. Mert daha fazla dayanamayıp Aslı'yı kollarının arasında aldı. Aslı başını Mert'in göğsüne yaslayıp derin bir nefes aldı. Günler sonra ilk defa nefes alıyormuş gibi uzun uzun çekti içine. Ciğerlerine dolan havayı aynı dikkatle verirken kollarını Mert'in beline doladı. Bu adam gibi o da vazgeçmek istemiyordu. Belki onun kadar cesur değildi ama ondan kopmanın zor olduğunun farkındaydı. Gözünden süzülen bir damla yaşa aldırmadan geri çekildiğinde Mert yüzünü avuçlarının arasına aldı. Aslı tenine değen sıcaklığın farkındaydı. Kafasını yana çevirip yüzünü çevreleyen eli bir öptü. Bu öyle soradan bir öpücük değildi. Uzun uzun tuttu dudaklarını, derin bir nefes aldı. İçinde günlerdir verdiği savaşa son hamleyi koymak ister gibi güçlü ama bir o kadar da yorgun bir öpücüktü. Kendini geri çekip yatağa doğru yürüdü. Derin bir of çekerek oturdu. Mert hemen peşinden gelip yanına oturdu. Aslı'nın yüzünü karşısındaki aynadan görebiliyordu. Ellerini tuttu.

"Ben seni istiyorum Aslı. Sen nasıl istersen o kadar istiyorum."

Aslı cevap vermek için yutkundu. İçindeki o genç kadını dinlediğinde olacakların buraya varacağını hiç düşünmemişti. Yaşamak istediği mola hayatının ortasına bir bıçak kesiği atmış gibi onu ikiye ayırmıştı.

"Sen de istiyorsun Aslı. Gözlerinde, dudaklarında, teninde bunu görebiliyorum."

"İstiyorum ama yapamam. Benim bir ailem var."

"Aslı."

Mert devam edebilmek için derin bir nefes aldı.

"Sen ne kadar istersen o kadar olurum hayatında. Ama benden gitmemi isteme."

"Yapamam Mert. İki farklı hayat yaşayamam."

"Yapma Aslı. Bunu bize de kendine de yapma."

"Beni anlamayacağını biliyorum ama sana olduğu kadar kolay değil bana."

"Kolaylaştırırım Aslı. Sen gelmeden gelmem, sen bakmadan bakmam, sen konuşmadan tek bir laf etmem. Yeter ki uzak durma benden."

"Mert."

Aslı'nın dudaklarından çaresizce dökülen isim bütün zırhlarını düşürmüştü. Vazgeçemeyeceğini artık o da biliyordu. Sahip olduklarının ne kadarını yakabileceğini düşündü. Aklına hiç bir şey gelmedi. Yine de ateşi çaktığında alevlerin arasında sahip olduğu her şeyle yanmayı göze alabilecek kadar çok istiyordu Mert'i yaşamayı.

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin