12.Bölüm-Doğum Günü

786 13 3
                                    

Aslı bahçedeki hazırlıklara son bir göz gezdirdi. Bahçenin solunda duran büyük masa konuklar için hazırlanmıştı. Üzerine servisler açılmış, gelecek yiyecekler için alan bırakılmıştı. Sağ tarafta duran masa ise arkasındaki doğum günü konseptine uygun dekorla bütünlük sağlamıştı. Hediyeler için oluşturulmuş alan ise masanın hemen yan tarafındaydı.

Aslı yaptığı son kontrolden sonra büyük cam kapıdan mutfağa geçti. Buzdolabının önünde duran kocasının keyifli hareketlerini izliyordu.

Sinan 5 dakikada bir dolabı açıp etlere bakıyor, " Amma iyi sosladım ha" diyip kendi kendi tebrik ediyordu. Aslı bir iki kez onu onaylamış ancak sonra aynı şeyi tekrar etmekten yorulmuştu.
Mutfak adasının yanından salona doğru adımlayıp elindeki listeyi son kez kontrol etti.

Aslı, her sene olduğu gibi bu sene de bir organizasyon firmasıyla anlaşmış, kızının isteğiyle Frozen temalı bir parti düzenlemişti. Kızlar elsa ve anna kostümleriyle bahçede koşturuyor yerlerinde duramıyorlardı. Küçük kızı da bugün Elsa olmak istemiş ancak Aslı ikna gücüyle bu 7 yaşındaki kızı Anna olmaya ikna etmişti. şimdi ikisi de prenses kostümü içinde hallerinden gayet mutlulardı.

Aslı kontrollerini yapıp oturduğu koltuktan kalktı. Bahçeye doğru adımlayıp kızları ve Hacer'i görmek istedi. Konukların gelmesine 1 saat vardı ve birazdan saate aldırmayıp ilk misafirlerinin geleceğinden emindi. Hacer'e dönüp göz ucuyla kızları işaret etti. Bu bakış 'aman dikkat et, kendilerine ve ortama zarar gelmesin' anlamına geliyordu. Hacer komutu alıp kızlara bir kaç adım daha yaklaştı.

Aslı giyinmek için üst kata çıktı. Konuklardan beyaz veya açık mavi giyinmesi istemişti. Aslı da bu konsepte uygun mavi beyaz şeritli mini elbisesini giymek üzereydi. Elbisesini eline aldığı sırada Sinan odaya girdi ve sadece iç çamaşırlarıyla duran Aslı'ya arkadan sarıldı. Kulağına eğilip "Çok özledim seni" diye fısıldadı. Aslı elbisesi elinde ona dönüp gülümsedi. Bu gülümseme 'farkındayım' anlamına geliyordu. "Birazdan misafirler gelecek. Giyinsen iyi edersin" dedi. Sinan bir adım geri çekilip "giyinmek için önce soyunmam lazım" dedi ve tişörtünü çıkardı. Ardından eşfomanını boxerıyla beraber indirip çırılçıplak kalmıştı. Aslı kısa bir kahkaha attı. "Şimdi sırası mı sence" diyerek gözlerini devirdi. Sinan tek hamlede onu kendisine çekip "tam sırası" dedi. Aslı'nın boynundan tutup dudaklarına yapıştı. Karşılık alamayacak gibiydi ki Aslı elindeki elbiseyi koltuğa fırlatıp ona ayak uydurdu. Çift çok vakitlerinin olmadığının farkındaydı. Ama yıllardır bu iki arada bir derede sevişmek konusunda ustalaşmış, hatta bunu bir oyun olarak görmeye başlamışlardı. Bazen misafirleri dahi varken on dakika kaybolur işlerini hallederlerdi. Bu onların evliliklerini canlı tutmak için oynadıkları bir oyundu. Hatta kızları uyuturken sık sık uyuyakalmaları yüzünden bu onların en sık başvurduğu yöntemdi. Çünkü gece yatağa girdiklerinde ikisinin de uzun uzun sevişmeye mecali olmuyordu. Bu yüzden Aslı bugün oyunbozan olmayacaktı. Kendini yatağa bıraktı. Kapıyı kitlememenin verdiği tedirginlikle birbirlerine karışmaya başladılar. İkisi de kendini yatağa derin bir nefesle bıraktıklarında hazırlık gerginliğini de attıklarını fark ettiler. Kısa bir duraksamadan sonra ikisi de hızlıca doğruldu ve temizlenmeye başladı. Sinan fazlasıyla terlemişti ve hızlıca duşa girdi. Aslı ise giyindi, makyajını yaptı. Saçlarını yarım topladı ve çoktan duştan çıkmış hatta giyinmiş Sinan'a bir öpücük verip "hadi geç kalma" diyerek odadan çıktı.

Serap elinde kadehi oradan oraya koşturuyor gelen her konukla sohbet etmeye çalışıyordu. Ofisten gelen tek kişi Serap'tı. Aslı'nın onu çağırmaya niyeti yoktu ancak telefon görüşmesine denk gelip kendini davet ettirmişti. Sinan'ın arkadaşları, gelen konuklar, eski dostlar falan derken illa ki o gün kendine bir flört bulacağından emindi. Bu fırsatı kaçırmak olmazdı. Bütün kıvraklığıyla Aslı'ya zorla da olsa kendini davet ettirmeyi başarmıştı. Bahçede elinde kaçıncı şarabı olduğundan emin olmadan dolanıp duruyordu. Pasta çoktan kesilmiş, oyunlar oynanmış, konukların bir kısmı ayrılmış, çocuklar yorulmaya başlamıştı. Bazıları uyuklamaya başlayınca aileleriyle beraber evin yolunu tutmuşlardı. Saat henüz 7 olmamıştı. Sinan mangal ateşini yakmış, etleri getirmek üzere mutfağa gitmişti. Hemen bahçeye açılan mutfak camından Aslı onu görebiliyordu. Bir yandan da kızlarına baktı. Çocuklar gelen hediyelerin başında toplanmış sırayla birşeyleri inceleyip diğerine geçiyorlardı. Aslı bir yandan da Serap'ı gözden kaybetmek istemiyordu. Onun bu akşam kendisini utandırmaması için hiç bir hareketini kaçırmıyordu. Serap ise çoktan gözüne kestirdiği bilmem kaçıncı adayla sohbet ediyor arada bir kahkahalarıyla tüm gözleri üstüne topluyordu. Onun bu rahat hareketleri Aslı'yı fazlasıyla rahatsız ediyordu. Serap hep böyleydi ancak bugün Aslı'nın gözüne batmıştı. İçinde onu kıskandığını düşünen bir taraf vardı. Ama o kendi kendine bu davranışların ucuz olduğu için ona sinir olduğunu söylüyordu. İşin doğrusu bu değildi. Onun bu rahat davranışları neredeyse son 15 yıldır rolleri yüzünden sahip olamadığı şeylerdi. Önce asistandı göze batmamalıydı, sonra evliydi artık hanfendi olmalıydı. Sonra da anne oldu ve artık sorumluluk sahibiydi. Tüm bu rolleri ona benliğini kaybettirmişti. Oysa üniversitedeyken kimin ne düşündüğünü umursamaz, gözüne kestirdiğini yatağına atardı. Şimdi ise mini elbisesi, topuklu ayakkabıları ve elinde kadehiyle bahçenin köşesinde duruyor, herşeyi herkesi kontrol etmeye çalışıyor ve hanım hanımcık davranıyordu.

Aslı ve Sinan kapıda son misafirlerini de uğurlamak için duruyorlardı. İkisi de yorgunluktan zoraki gülümsüyor zar zor teşekkür ediyorlardı. Evden son ayrılan Serap ve yeni flörtü olmuştu. Serap çoktan sarhoş olmuş ancak bunu fark ettirmeyecek kadar da profesyonel davranıyordu. Araba kullanamayacağının farkındaydı ve taksi çağırmalarını rica etmişti ancak yeni flörtü onu eve bırakabileceğini söylemişti. Bunun verdiği gazla Serap kapı önünde Aslı'ya defalarca göz kırpmıştı. Aslı'nın Serap'a nefreti giderek büyüyordu. Bu gece o bir macera yaşacaktı ancak kendisi ise milyonuncu kez rutinine dönecekti. Serap ve flörtü arabaya doğru yürürken Aslı ve Sinan bahçe kapısını kapatmak üzere içeri girdiler. Aslı tam kapıyı ittirecekti ki bir kaç yüz metre ötedeki sokak lambasının altında Mert'i gördüğünü düşündü. Saat çoktan 11 olmuştu. Yanlış gördüğünü varsaydı ancak Mert ona uzaktan bir el kaldırdı. Belli belirsiz bir el kaldırıştı bu. Doğru gördün benim Mert dercesine bir hareketti. Aslı bir an duraksadı ve hızlıca kapıyı kapattı. Sinan evin kapısının önündeyken Aslı geri dönüp Mert'e bakmak istedi. Bu sırada Serap'ların arabalarının motoru çalışmıştı. Sinan içeri bir adım attı, "gelmiyor musun" diye Aslı'ya seslendi. Aslı bir an duraksadı, araba evin önünden geçmişti. "Hay Allah Serap'a birşey diyecektim unuttum" dedi. Tekrar bahçe kapısına döndü Serap'ı arar gibi yaptı. "Arayayım dönerler belki" dedi Sinan'ın yüzüne bakmadan. Sinan tamam diyip içeri girdi. Yorgunluktan bayılmak üzereydi. Duş almamak için kendini ikna etmeye çalışarak merdivenleri çıktı. Uyuyan kızlarına göz ucuyla bakıp duşa girdi.

Aslı bahçe kapısından çıkmış, sokak lambasına doğru yürüyordu. Yaklaştıkça karşısındaki kişinin Mert olduğundan iyice emin olmaya başlamıştı. Ne diye gelmişti bu saatte. Evini nerden bulmuştu da gelmişti. Ya biri görseydi. Ya da sırf stajyerini gördüğü için ne diye kocasına yalan söylemişti. Kafasında türlü türlü sorularla Mert'e bir adım kala durdu.

Evet bu Mert'ti. Gözlerini görünce artık hiç bir şüphesi kalmamıştı.

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin