Küçük Yıldız

7 0 0
                                    

Bu soruyu duyunca Beste bir anda daldı. Gözleri dolmaya başladı. Annesi burada olsa küçük kızını gördüğü için çok mutlu olurdu. Oğuz bunu fark etmiş olacaktı ki Beste'nin yanına yaklaştı. Ardından kulağına yaklaştı ve fısıldadı. "Hiçbir şey üzmesin seni, kırmasın küçük yıldız."

Beste sulu gözlerini bir anda Oğuz'a çevirdi. "Sen.. Sen bunu nereden biliyorsun?"

Beste çok şaşkındı. Çünkü bu cümle sekiz yaşlarındayken yazdığı bir masalda geçiyordu. Ama Beste bu masaldan hiç bahsetmemişti.

Oğuz bir anda konuşmaya başladı. "Bir yazar gördüm ve kitapları çok güzel" O sırada elini ceketinin iç kısmında kalan cebine attı.

"Ve bu da onun en sevdiğim kitabı." dedi ve cebinden çıkardığı kitabı Beste'ye uzattı. Beste kitabı eline aldı ve kapağına baktı ve içinden mırıldandı. "Küçük Yıldız ve Ay"

Beste kendini tutamadı ve bir anda gözlerinden boşalan yaşlarla kafasını Oğuz'un bacaklarına gömdü. Güneş şaşkınlık içinde onları izliyordu. Oğuz, Güneş'e bakarak "Ablan naz yapıyor. Gülüyor aslında." dedi. Ardından bacağı ile Beste'nin başını dürttü ve Beste istemsizce gülmeye başladı. Ardından kafasını kaldırdı. Oğuz hemen ayağa kalktı ve üstünü silkti.

"Ablası! Ben şuradaki güzellikle biraz gezeceğim." dedi ve işaret parmağıyla Güneş'i işaret etti. Güneş güldü. Oğuz hemen Güneş'in yanına gitti ve onu kucağına aldı. Ardından da omuzlarına yerleştirdi. Bacaklarından tuttu ve sesler çıkararak ara sokaktan çıktı. Ancak çıkmadan önce Beste'ye baktı.

Bir parmağıyla kendi dudağının yanından tuttu ve kulaklarına doğru çekti. "Mutlu ol." dercesine bir bakış attı.

"Evet Kaptan Güneş istikamet çocuk parkı!" dedi hızlı adımlarla ilerleme-ye başladı. Güneş'in "Oley!" diye bağrışları duyuluyordu. Beste tekrardan tebessüm etti. Elindeki kitaba baktı ve okumaya başladı. Okudukça o günler aklına geliyordu. Ender'in olmadığı, sadece annesi ile Beste'nin olduğu o hoş günler geliyordu aklına.

Evvel zaman içinde, uzak diyarlarda küçük bir yıldız yaşarmış. Bu yıldız çok üzgünmüş. Çünkü diğer yıldızlar parlarken, o parlayamazmış. Hep ağlarmış. Bir gün ay onu yanına çağırmış. "Neden ağlıyorsun?" diye sormuş ay. "Bütün yıldızlar çok güzel parlıyor. Ama ben parlayamıyorum." demiş yıldız. Sonra ay ona sarılmış ve "Hiçbir şey üzmesin seni, kırmasın küçük yıldız." demiş."

***

Beste kitabını okurken bir yandan mutlu oluyor bir yandan da hüzünleniyordu. Bir anda duyduğu bir ses ile irkildi. Etrafıni inceledi. Ara sokağın başında o adamı gördü. Oğuz'un babasını.

Beste hemen ayaklandı ve "Hoşgeldiniz." diye selam verdi.

"Hoşbuldum kızım."

"Bir sorun mu vardı?" diye sordu Beste. "Pardon kabacaydı."

"Yok kızım. Sana bir şey söylemem lazım." dedi Oğuz'un babası.

Öncelikle Beste adamı davet etti ancak adam ayakta durmayı tercih etti.

"Kızım Oğuz sana bahsetmiştir. Onu terk ettiğimi düşünüyor. Kızım ben onu asla terk etmedim. Zorunda kaldım."

"Nasıl yani?"

O sırada arkadan Oğuz'un sesi duyuldu. "Beste! Bu adamın burada ne işi var?" Güneş'in elini tutmuştu ve sinirli adımlarla yaklaşıyordu. "Oğuz dinle lütfen!" dedi Beste ancak Oğuz'un umurunda değildi. O sadece o adamı kovmak istiyordu. Tam kolunu kaldırmıştı ki Beste, Oğuz'un kolunu tuttu. "Oğuz dur!"

"Git buradan!" diye bağırıyordu Oğuz. Adam "Oğuz. Tek bir şey anlatacağım. Sonra da gideceğim zaten. Beni hiç dinleme şansın olmadı. Şimdi bir kere dene."

Oğuz sakinleşmişti. Adama karşı kalkan elini indirdi. "Anlat!" dedi sertçe. Herkes sakinleşmeye başlamıştı ve adam da anlatmaya başladı.

"Ben eskiden, yaklaşık 19 yıl önce kadar bir hata yaptım."

"Nasıl bir hata?" diye sordu Beste.

"O zamanlar daha gençtim ve çok borcum vardı. Daha annenle tanışmamıştım. Bir adam geldi. Bana bütün borcumun ödeneceğini sadece onlar için birkaç iş yapmam gerektiğini söyledi."

Devam etti. "O zamanlar borcumun ödeneceği söylenince anında kabul etmiştim. Ancak kastettiği 'iş' denen şeyin bu kadar büyük bir bela olacağını bilmiyordum."

Beste ve Oğuz dikkatle dinliyordu. "Adamın adı Selim'di. Dört yıl önce vefat etmiş. Benden adam öldürmemi istiyorlardı. Eğer istediklerini yapmazsam da beni öldüreceklerdi. O zamanlar en büyük rakipleri.." Kafasını Beste'ye çevirdi ve "Annen ve babandı." dedi.

"Onları yok etmek istiyorlardı. Bu düşmanlık nereden geliyor dersen eğer annen ve baban insanlara hep yardım ederdi. O zaman ülkede uyuşturucu ticareti fazlalaşmıştı. Annen de zaten işinde başarılı bir polisti. Baban da bir iş adamıydı ancak çok yardımseverdi. Annen ve baban bu uyuşturucu konusunda çok katılardı ve satanlara tepki gösterirlerdi. Bu sayede İstanbul'da büyük bir uyuşturucu çöküşü yaşandı. Ancak bu adamlar da uyuşturucu satarlardı. Hepsi sahtekardı. Adam öldürmekten veya acı verici şeyler yapmaktan korkmazlardı. O zaman en büyük hedefleri de.."

"En büyük hedefleri de ne?" diye söylendi Oğuz

Adam kafasını Beste'ye çevirdi. "Aileni öldürmekti."

Adam devam etti "Ondan sonra baban. Olan oldu. Oradaydım kurtarmaya çalıştım ama yapamadım. Elimde değildi. Beni anneni öldürmek için görevlendirmişlerdi. Onu öldürmek için çıktım ve kaçtım. Ondan sonra annenle tanıştım Oğuz. Sonra sen oldun. Ama bu dönemde konumumu bulmuşlardı. Annen ile birlikte dedenlere kaçtınız. Ben de o sırada herkesten saklandım. Eğer sizinle dursaydım eğer.. Ölecektiniz."

"Özür dilerim oğlum." diye de ekledi.

Oğuz kıyafetlerini düzeltti, adama yaklaştı ve adama sarıldı. "Baba.."

Adam cebinden bir anahtar çıkardı. Geç olmaya başlamıştı.

"Bu da hediyem olsun." dedi ve anahtarı Oğuz'a verdi. Bu bir araba anahtarıydı. Ardından adam ekledi "Sokağın hemen karşısında."

Beste ve Oğuz sevinçle adama sarıldı.

***

Saat geç olmuştu. Güneş uyumuştu. Geceye yansıyan tek ışık ayın ışığıydı. Havada dolunay vardı. Beste, Oğuz'un kucağına kafasını koymuş uzanıyordu. Oğuz "Sana bir efsane anlatayım mı?" diye sordu.

"Annem anlatmıştı bir keresinde. Hiç unutmam." diye de ekledi.

"Anlat lütfen."

"Ay, Güneş'e çok aşıkmış. Ancak zaman farkı nedeniyle hiç kavuşamazlarmış. Ay aşkından ölüp bitiyormuş. Güneş de aynı hisleri Ay'a hissediyormuş. Onların aşkını gören Tanrı, onların kısa süreliğine de olsa kavuşması için güneş tutulmasını yaratmış. Burada anlatılmak istenende imkansız aşk diye bir şeyin olmadığıymış."

Beste bir anlığına büyülenmiş gibi olmuştu. "Çok güzelmiş Güneşim benim." dedi ve güldü. Bir anda ikisi de sustular. Göz göze bakışıyorlardı. Beste "Sence doğru yolda mıyız?" diye sordu. Oğuz şaşkınlıkla "Nasıl yani?" diye sordu.

"Sence bu yaşadıklarımız. Biz doğru kişiler miyiz?"

"Kesinlikle öyleyiz. Zor zamanlardan geçiyoruz ama bu bize engel değil."

Beste tebessümle Oğuz'a baktı. Oğuz ona yaklaştı ve dudakları buluştu. Ay ışığının altında hiç yaşamadıkları bu anı yaşıyorlardı. Birbirlerinin dudaklarında huzuru, aşkı, sevgiyi, mutluluğu, hüznü, güveni ve her şeyi bulmuşlardı. Gözlerini yummuşlardı. Şu anda sadece onlar vardı. Birkaç dakikalığına bütün insanlar yok olmuştu ve sadece Oğuz ve Beste kalmıştı. Hafif yağmurun yağdığı bu dolunaylı günde aşkı tatmışlardı. Aşk böyle bir şeydi. Bir yemekti aşk ve her yaşanan olay onun baharatı gibi bir şeydi. Bazı baharatlar kötü yapardı ancak diğer güzel baharatları kullanarak tadı dengelemek gerekirdi. Aşk hiç bitmeyen bir tecrübeydi. Her gün bir şey öğrenebileceğin bir şeydi aşk.

Sokağın Sesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin