"ABLA! ABİ! YARDIM EDİN!"
Beste kafasını kaldırdı. Ardından da Oğuz. Güneş çığlıklar atıyordu. Güneş'in arkasında bir adam vardı. Güneş'i kolundan sertçe tutmuş ve götürmeye çalışıyordu.
"YARDIM EDİN! GELDİLER!"
Beste daha anlayamamıştı ancak o anda aklına bir şey geldi.
"Seni öldürmek için gelecekler."
Gelmişlerdi ve şu anda tek varlığı olan kardeşini kaçırıyorlardı. Daha Beste ayaklanamadan Oğuz ayağa kalkmıştı bile.
"BIRAK ONU!" diye bağırıyordu Oğuz. Adam Güneş'i kolundan sertçe minibüs benzeri aracının büyük bagajına attı. Anında gaza bastı ve yağmurlu havanın da etkisiyle kayarak ilerlemeye başladı. Oğuz hemen Beste'yi kolundan tutup çekti ve kalkmasını sağladı. "ARABAYA ATLA!" diye de bağırdı. Beste öfkeyle yerden hızlıca kalktı ve sokağın karşısındaki arabaya doğru koştu. Skoda marka mavi bir arabaydı. Oğuz anahtar ile arabanın kilidini açtı ve hızlıca şoför koltuğuna bindi. Beste de aynı hızla yanına oturdu. Oğuz motoru çalıştırdı, sürmeye çalıştı ancak ilkte araba gitmedi. "Çalışsana!" diye söylendi Oğuz.
"Hiç sürmedin mi?!" diye sordu Beste sinirle.
"Sürmedim!" dedi Oğuz ancak o anda araba çalıştı ve ani bir gazla ıslak yolda kayarak gitmeye başladılar. Adamın çok uzaklaşma şansı yoktu. İlk girişten sola döndüler. Çok uzak olmayan bir mesafeden arabanın arka farları gözüküyordu. Oğuz gaza daha çok asıldı ve yaklaştı. Adam aniden araba ile sola döndü. Aynısını Oğuz da tekrarladı. Adam bir köprüye girdi. Bu köprü Galata Köprüsüydü. Oğuz da adamın arkasından girdi.
"Sakın durma Oğuz!" diye bağırıyordu Beste.
"Sence duracak gibi bir halim mi var?!"
Beste durdu. "O köprünün ortasındaki şey ne?"
Dikkatli baktıklarında köprünün ortasının farklı minibüslerle bir duvar örüldüğünü gördü. Daha da dikkatli baktıklarında minibüslerin önünde iki tane adamın durduğunu gördü. Ya hayatının ya da bu hikayenin sonu gelmişti.
Adam minibüsten örülen duvara yaklaştı ve arabayı kaydırarak durdu. Oğuz da arabası ile çok yaklaşmadan durdu ve ikisi de hızla arabadan indi. Minibüsün önündeki iki adama baktılar ve o anda taşlar yerine oturdu. Bu olayların hepsi bir tuzaktı. Bu kişiler Ender ve Kerim'di. Ve onlar da bu tuzağa düşmüşlerdi.
Ender'in saçları yağmur sayesinde ıslanmıştı ve önüne düşüyordu. Sakalla-rı uzamıştı ve artık kirli sakalı vardı. Acımasız bakışları gözden kaçmıyor-du. Ender'in yanında Kerim vardı. Üstünde polis üniformasıyla duruyordu ve sırılsıklamdı. O da acımasızca bakıyordu. Ender bağırdı.
"Beste Hanım! Kimleri görüyorum."
Beste bir tuhaflık sezmişti. Oğuz'a baktı. Keskin gözlerle Ender'e bakıyor-du. Minibüse döndü ve adamın büyük bagajdan Güneş'i indirdiğini gördü. Güneş bağırıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ancak ne Beste'nin ne de Güneş'in elinden hiçbir şey gelmiyordu. Ender'e yanıt olarak Beste bağır-dı.
"Ne istiyorsun bizden?"
"Anlamadım?"
Beste daha yüksek ve sinirli bir sesle "BİZDEN NE İSTİYORSUN?" diye bağırdı.
Ender kafasını yere indirdi. "Dürüst olmak gerekirse.." Kafasını kaldırdı.
"Senin ve kardeşinin kellesini!"
Beste sinirlenmişti ve Ender'e doğru koşmaya çalıştı ancak koşamadı. Çünkü onu kolundan bir el tutuyordu. Bu el Oğuz'un eliydi. "Yapma." dedi kısık bir sesle Oğuz.
Ender "Beste çok kaşınıyorsun. Arkadaşının da canını yakma." dedi ve gülümsedi. "Arkadaşlar kaşısın sizi."
Bir anda bütün minibüslerden adamlar inmeye başladı. On beş kadar adam vardı. Biri Beste'ye doğru koştu ancak Beste adamın karnına tekme attı ardından kafasını tutup kaldırıma vurdu. Şiddetli yağmur yağıyor ve o yağmurun altında dövüşüyorlardı. Köprünün üstünde haber yapmaya çalı-şan helikopterler vardı. Biri Beste'ye arkasından boynuna sarıldı. Nefesi kesildi. Ancak tam o anda Oğuz adamı tuttu ve bir hamleyle yere yapıştırdı. Ardından da Beste adamın suratına tekmeyi bastı. İlk defa bu kadar acımasızdı Beste. Ve ağlamıyordu. Acıları ile başa çıkıyordu. Şu anda minibüslerin üstünde onu izleyen siyah silüete rağmen korkmuyordu.
Adamlar geliyor, tokatlanıyor ve gidiyor veya bayılıyorlardı. Herkes artık yerdeydi. "Aferin!" dedi Ender. "Ama sana kötü bir haberim var!" dedi ve güldü. Elinde bir silah vardı. Silahı fırlattı. Ve silahı Oğuz tuttu.
Ender konuşmaya başladı. "Çok aptalsın! Tanıştırayım. Oğuz, kendisi benim en güvendiğim adamımdır. Küçükken yetim kaldı. Onu biz yetiştir-dik. Senin dayanamayacağını biliyorduk."
Kerim hemen lafa atladı "İyi iş çıkardı ama Oğuz da."
"Kapa çeneni." dedi Ender. Ardından devam etti. "Kısacası tuzağa düştün Beste. Kaçışın yok." Kerim "Bitir işini!" dedi.
Oğuz tabancayı iyice kavradı ve Beste'nin kafasına doğrulttu. Beste'nin gözyaşı akıyordu. "Neden yaptın? Neden?" diyordu. O an ilk defa Oğuz'un ağladığını görmüştü Beste. Beste bağırdı "Yap şunu!"
Kerim olanları gülerek izliyordu. Ender ise bir minibüsün içinde izliyordu. Oğuz sıkıca silahı tuttu. Beste gözlerini yumdu ve Oğuz tetiği çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokağın Sesi (TAMAMLANDI)
Acak♤ Sen bana ışık oldun ♤ Hayatı boyunca bir çok acı ve haksızlığa uğramış Beste, kendisine hayat arkadaşı olacağını bilmeden Oğuz adında bir genç ile tanışır ve bu acılara bir cevap vermek adına büyük bir maceraya atılırlar. Ancak İkisinin de geçmişi...