Aile Laneti

7 0 2
                                    


Aile Laneti

Eve gelmişlerdi. Yani ara sokağa. Uyuyacaklardı. Beste "Tatlım. Hadi uyu istersen."

"Tamam abla!"

Beste'nin gözleri Oğuz'u aradı. Ortalıkta yoktu. Endişelenmeye başlamıştı. Kısa süre sonra Oğuz geldi. Elinde çocuk montu, abur cubur, meyve gibi şeyler vardı. Oğuz hemen ceketini çıkardı ve yere serdi.

"Yat bakalım ufaklık."

Güneş hemen ceketin üzerine uzandı. Beste tam ceketini Güneş'in üzerini örtmek için çıkarıyordu ki Oğuz, Beste'nin elini tuttu. "Çıkarma." dedi.

Ardından kendi üzerindeki kapüşonlusunu çıkardı ve Güneş'in üzerine örttü. "Üşüyor musun ufaklık?"

"Hayır üşümüyorum abi."

Beste, Oğuz'a şaşkınlıkla bakıyordu. Oğuz'un üzerinde hiçbir şey yoktu. "Sen ne yapacaksın? Üşümeyecek misin?"

"Hayır. Bence sende uyusan iyi olur." dedi. Beste gülümsedi ve ceketini yere serdi. Oğuz, Beste'nin üzerini Güneş'in montu ile örttü. "Bu sana pek olmadı sanırım." dedi Oğuz.

"Evet sanırım olmadı." dedi gülerek Beste. Güneş de arkadan gülüyordu.

Bunun üzerine Oğuz çaresizlikle etrafına bakındı. Kafasını Beste'ye çevir-di ve "Kusuruma bakmayın hanımefendi." dedi.

"Ne yapacaksın Oğuz."

Oğuz hemen Beste'nin yanına çömeldi ve taşa uzandı. "Cidden taşta mı yatacaksın?"

"Ne olmuş ki?" Oğuz hemen bakışlarını Güneş'e çevirdi ve "Gel buraya!" dedi gülümseyerek. Güneş mutlu bir şekilde Oğuz'un kapüşonlusunu almış yaklaşıyordu. Oğuz çekildi ve Güneş'i aralarına aldılar. "İyi geceler." dedi Oğuz. Beste ve Güneş de aynı anda "İyi geceler." dedi. Ve uykuya daldılar. Güneş kısa sürede uykuya dalmıştı. Ama Beste ve Oğuz. İkisinin de kafasında bir sürü düşünce vardı. Bunların en önemlisi de birbirlerini düşünmeleriydi.

Beste kafasını kaldırdığında gün aydınlanmaya başlamıştı. Güneş halen daha uyuyordu. Oğuz da omzunu duvara yaslamış gün doğumunu izliyordu. Beste, Güneş'i uyandırmamak için yavaş hareketlerle ayağa kalktı. Oğuz'un yanına doğru yaklaştı ve "Günaydın." dedi.

Oğuz kafasını Beste'ye çevirdi ve "Sana da günaydın." dedi. Kısa süreli bir sessizliğin ardından Oğuz "Erkencisin." diyerek gülümsedi ve sohbeti devam ettirdi. Oğuz'un üstü çıplaktı. Sırt kasları güneşin doğumuyla çok es-tetik görünüyordu. Beste, Oğuz'a bakarak "Üşüyor musun?" diye sordu. Oğuz bir anda kafasını çevirdi ve burun buruna geldiler. Bir anlık sessizlik

yaşandı. "Senin güzelliğin bırak beni bütün dünyayı ısıtmaya yeter."

Uzunca bir süre sadece birbirlerinin gözlerine baktılar. Sadece bakıştılar. Demek aşk böyle bir şeydi. Vücudu alev aldıran, hem üzüp hem de mutlu eden bir şeydi aşk. Yanlış kullananlara acı verirdi. Ama doğru kullananları da mutluluğa erdirirdi. Aşk zehirli bir maddeydi aslında. Ama saygı da bu zehrin panzehri gibi bir şeydi. Peki bu gerçek aşk mıydı? Şu anda içinde oldukları durum aşk mıydı?

Bir anda bağırışlar duyuldu. Beste ve Oğuz bir anlık irkilmeyle Güneş'e döndüler. Güneş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Beste hemen Güneş'in yanına koştu. "Kardeşim. Ne oldu? Sakin ol."

Güneş "Adam- Adam-" diye sayıklıyordu. O sırada Oğuz lafa atladı. "Hangi adam?"

"Siyah adam. Siyah-"

Oğuz bakışlarını Beste'ye çevirdi. Göz göze geldiler. "Bir dakika-" dedi Oğuz. "Siyah adam." Ardından devam etti. "Yoksa senin gördüğün adam mı?" dedi. Beste'nin duyduğu gibi gözleri parladı ve "Tatlım. Simsiyah mıydı?"

"Simsiyah-"

Beste kollarıyla Güneş'i sardı. "Korkma tatlım. Ben buradayım."

Oğuz elleri ile saçlarını sıkmış endişeli bir şekilde ileri geri yürüyordu.

"Hay sıçaca-"

"Oğuz! Çocuk var."

Oğuz duraksadı. "Ne yapacağız şimdi. Ailecek bir olayınız var sizin. Bu ne böyle büyülü falan mısınız siz?"

Güneş terlemekten sırılsıklam olmuş ve deli gibi korkuyordu.

"Oğuz ben psikoloğa gittim."

Oğuz bir anda sevindi ve o anki sevinçle Beste'ye dönüp "Ne dedi psikolog?" diye sordu.

"Bulamadı. Daha önce hiç karşılaşmamışlar." dedi Beste. Oğuz'un suratındaki neşe düşmüştü. "İyi olacaksınız tamam mı?"

"Tamam!" dedi Beste ve Güneş aynı anda. Güneş rahatlamaya başlamıştı. Ancak bu sefer de Oğuz endişeliydi. Onları bu durumdan kurtarmak isti-yordu. Ama ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

***

Akşam olmaya başlamıştı. Saat tahminen 17.30 falandı. Hepsi oturmuş, sırtlarını taşa yaslamışlardı. Derin düşüncelere daldıkları belliydi. Bir anda "Abla!" diye bir ses geldi. Beste hemen kafasını kaldırdı. Sesin etkisiyle Oğuz da kafasını kaldırdı. "Efendim tatlım?"

"Benim annem var mı?"

Sokağın Sesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin