"Akın ben çıkıyorum çıkarsın sende yeni ceset gelmeyecekmiş, gerçi bu saatten sonra gelse de akşam vardiyası yapardı ya.Neyse hadi kaçtım ben.""Tamam çıkarım bende şimdi." Dedim elimde ki kahve bardağını önümde ki masaya koyarken.
Sabah 8 cesede otopsi yaptığımız için fazlasıyla yorgundum. Kurumun lavabosuna girdim üstümü düzeltmek için. Elimi yüzümü yıkadım, ıslak ellerimle saçımı düzelttim. Gözüm aynadaki görüntüme çarptı.
180 boyunda 80 kilolarda kaslı bir yapıya sahiptim. kahverengi saçlarım ve ela gözlerim vardı. Tenim beyazdı bu sebeble yorgun olan gözlerimin morluğu kendini fazlasıyla belli ediyordu. İçime derin bir nefes çekip lavabodan ayrıldım.
İnce yazlık yeleğimi alıp kurumun çıkışına yöneldim. Kahretsin ki arabam tamirde olduğu için metrobüsle gitmek zorundaydım. Ve bu yorgunlukla çekilecek çile değildi. Kurum kapısına vardığımda güvenlik görevlisi beni görüp kapıyı açtı.
"Kolay gelsin Ali abi"
"Saolasin Akın oğ-" Ali abi lafını tamamlayamadan sağımdan bazı bağrış sesleri geldi.
"Bırakın lan! Şerefsizler benim kardeşim intihar etmedi öldürüldü sahte raporlarınız yüzüne benim kardeşimin katili dışarıda hesap verin lan piçler!" Adamın sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu muhtemelen gelen merhumlardan birinin yakınıydı. Arada sırada da olsa bu tip kişiler geliyordu. Daha fazla dinlemek istemediğim için yoluma koyuldum.
"Hepiniz bedelini ödeyeceksiniz. Hepiniz!" Adamın bu lafını duymamla peşine silah sesi duymam bir oldu. Arkamı dönüp bakmak istedim lakin göğsümde ki acı buna engel oldu...Acı?
"Ah hah hassiktir...Ah" acıyla fısıldayarak yere düştüm. Adamı zapt etmeye çalışan güvenlikleri ve yanıma gelen insanların sesini boğuk bir şekilde duyuyordum. Gözlerim kararmaya başladı. Yavaş yavaş hissizleştiğimi hissediyordum. Ve
bahsedildiği gibi gerçekten de 26 yıllık hayatım gözümün önünden bir film şeriti gibi geçiyordu.Annem ve babam ile geçirdiğim güzel anılar. Onların trafik kazasında ölmesiyle 12 yaşında yetimhaneye gitmem. İyi arkadaşlıklar edindiğim ve ilk aşkım olan Asudeyle tanıştığım lise hayatım. Gerçi kaşar aldatmıştı beni ama herneyse. Ders çalışmaktan nefret ettiğim ki zaten param olmadığı için önlisans okuduğum adli tıp teknikerliği bölümüm. Ve nihayet istanbul Adli tıp kurumunu kazanıp, çalıştığım iş hayatım. Hepsi bir bir yaşarmışcasına gözümün önündeydi.
Son nefesimi verdiğimi hissediyordum. Lânet olsun daha yaşayacak yıllarım vardı. Ekonomi el verirse yurtdışına çıkmak. Bir aile kurmak. Ve şuna bak 26 yaşında ölüyorum....
..
..
.."Ölüm sınavına girmeye hak kazandınız. Sınava girmek ister misiniz?" Noluyo lan? Kafamın içinde robotik bir kadın sesi vardı.
"Evet veya hayır. Yeniden yaşama hakkına sahip olmak istiyorsanız gelin ve ölüm sınavını geçin." Halüsinasyon muydu bu ? Imm afedersiniz kimsiniz acaba?
"Evet veya hayır ölüme son 5 saniye"
"4"
"3"
Kardeşim dur bi.
"2"
Dur lan evet ediyorum. Düşünmeye bile fırsat vermedi şerefsiz . Gerçi ölüyordum pek de şansım yok gibiydi ya.
"Sınava giriş onaylandı. Akın isimli oyuncu sınava yönlendiriliyorsunuz.
İyi ölümler." Son cümleyle bilincim kapandı.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Oyunu BxB
Mystery / ThrillerDediler, madem kabul ettin son şansı, gir oyuna da kazan ölümle olan yarışı. -------- Bu hikâye yirmi altı yaşındaki otopsi yardımcısının, dört kişiyle beraber yeniden yaşamak için yarıştığı oyunun hikayesidir. Azrail'in tırpanını boynunda hissetme...