2.BÖLÜM~Kamp Alanında Vahşet

123 14 12
                                    

Tebrikler! Oyuncu Akın, 1.seviyenin kapalı dünya oyunu olan 'kanlı doğumgünü'nün tüm ipuçlarını toplayarak bitirdi. Temizlenme oranı %100. Temizleme süresi 32 dakika. Ödüller veriliyor. Mutfak bıçağı eşyası kazanıldı. Ödüller verildi çıkış yapılıyor."

İlk oyun başarıyla bitmişti.
.
.
.
.
Kadının sesini duyduktan sonra göz kırpmamla kendimi koyu renklerle döşenmiş bir odada buldum. İçerde tek kişilik yatak, çift kişilik koltuk vardı sadece. Bir de kapı vardı, gidip açtığımda banyo olduğunu gördüm.

"Merhaba akın." Diyen sesi duyduğum an banyodan çıkıp odaya baktım. Karşımda 160 boylarında, koyu yeşil saçlara ve kırmızı gözlere sahip cinsiyetsiz biri vardı. Sesi bile cinsiyetsizdi ne kadın ne erkek diyebilirdim bu insana. Gerçi insan diyemezdim sanırım çünkü havada süzülüyordu. Bu nasıl bir mahlukat amk?

"Ölüm oyununa hoşgeldin ben yönetici. Sana oyunu açıklamak için ve belli başlı sorularını cevaplamak için buradayım." Sesi çok sakin çıkıyordu, ifadesiz gibiydi. Ama gözleri alaycıydı.

"Öncelikle gerçekten inanılmaz bir performans gösterdin. %100 temizleme herkesin başarabileceği bir şey değil. Ve cesede karşı çok soğukkanlı davrandın, herhalde mesleğinden kaynaklı, çoğu kişi ağlamaktan ve cesede bakamamaktan bu seviyeyi geçemiyor. Herneyse sana ölüm oyunun temelini açıklayayım.

Ölüm Oyunu 7 seviyeden oluşuyor, her seviye ikiye ayrılır 'açık dünya' ve 'kapalı dünya'. Kapalı dünya az önce yaşadığın gibi sadece senin veya takımının oynadığı oyunlardır. Bu oyunlarda ölümü bulursun; sebebini, nedenini, kimin yaptığını. Sana verilen süre içerisinde bunları bulmalısın. Tabi sadece katili bulman yeterli ancak sadece belirli seviyede temizleme sana oyundan eşya çıkartmanı sağlar. Elbette kazandığın para miktarıda orana göre değişir. Açık dünya ise diğer oyuncularla beraber oynanır. Bu oyunda ölümü bulmazsın ölümden kaçarsın. Çünkü katılın hedefi siz oyunculardır. Hayatta kalma gibi düşünebilirsin. Tabi katili de öldürebilirsin ama bu aşırı derece de düşük bir ihtimal. Bu dünyayı temizlemenin iki yolu vardır ya kaçarsın ya da verilen süre kadar hayatta kalırsın, tabi bu dünyaya bağlı.Ayrıca oyunda sana roller verilir. O rollere uymalısınız."

Bu seviyeleri geçtikten sonra final oyununa gireceksiniz. Final oyununu da temizlersen sana yeni bir yaşam verilir. "

Yani hayatıma devam etme şansım var. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Aslında bu oyuna katılmakla şanslı olduğum söyleyebilir.

"Peki oyunda ölürsek ne olucak?"

"Gerçekten de ölmüş olacaksınız. Bilmenizi isterim ki oyunda ölüyü dirilten bir eşya yok."

"Anlıyorum." Dedim yöneticiye.

"Öyleyse devam ediyorum. Şuan bulunduğunuz yer dinlenme odası. Oda dediğime bakmayın seviyenize ve temizleme oranınıza göre odanız yeniden şekillenecek. Buranın amacı siz görevden döndüğünüzde burada dinlenmenizi ve diğer görevin açılacağı süreyi burda geçirmenizi amaçlar. Burada olduğunuz süre boyunca açlık,uykusuzluk benzeri insanı ihtiyaçları hissetmezsiniz. "

"Peki bu görev ödülleri?"

"Hemen açıklayayım. Eşyalar  belirli bir temizlik seviyesini geçtikten sonra kazanılır. Oyunda kullanılan Herhangi bir eşya olabilir. Örneğin bu oyunda kazandığın cinayet silahı olan bıçak gibi. Bundan bahsetmişken ödülünü de vereyim."

Yöneticinin konuşmasından sonra elime para veya bıçağın gelmesini bekledim ama hiçbir şey yoktu.

"Nerede bıçak?."

"Lütfen 'sistem' diye seslenin."

"Sistem." Dediğim anda önümde şeffaf bir pencere belirdi. Bildiğin karakter penceresine benziyordu. Sol üstte yüzüm, sağ üstte yetenekler, bunların altındaysa envanter vardı. Envanterde gümüş bir rozet vardı. Rozetin üstünde bıçak işareti vardı.

"Almak istediğin eşyaya dokunarak alabilirsin. Kullanmak istediğinde 'kullan' demen yeterli."

"Anlıyorum. Peki bu yetenek kısmı ?"

"Yeteneklerinizin adını söylediğinizde kullanıma geçer. Her oyuncunun bir ünvanı vardır. Ünvanınıza bağlı olarak yetenek elde edersiniz." Yöneticinin açıklamasından sonra önümde açık olan pencereden yeteneklerime baktım.

Ünvan: Cesetsever

1.yetenek ceset kokusu: çevrenize ceset kokusu yayarak 10 metre yarıçapındaki düşmanların yanınıza yaklaşmasını engeller. Koku duyusu güçlü bir düşmansa koku duyusunu belli bir süre etkisiz hale getirir ve izinizi kaybettirmenizi sağlar. Etkisi 3 dakika sürer. Yeniden kullanım süresi ise 3 saattir.

Bu nasıl bir isim seçimi?. Neyse kritik anlarda kullanmak için güzel bir yetenek. Ama bir yeteneğe sahip olmak beni daha da gerdi. Sonuçta insanüstü bir yetenek için insanüstü düşmanların olması lazım.

"Son açıklamam gereken şey ise takımlar. Yakında öğreneceğiniz gibi bu oyun tek kişi için imkansız bir oyun. Bu sebeple sizi takım halinde oyunlara sokacağız. Oyunları temizleme oranınıza ve yeteneklerinize göre atama yapacağız. Tabi şans da önemli bir etken. Şuan girecek olduğun 1.seviyenin açık dünyasında sana 4 takım arkadaşı atanacak yani oyuna 5 kişi devam edeceksiniz. Herhangi birinin ölme durumunda yeni takım arkadaşı eklenmeyecek bu yüzden ölmemeye çalışın lütfen." Diyen yöneticiyle daha da gerildim. Cidden zor seviyelerden geçeceğimin ön gösterimiydi bu takım işi.

Umuyorum ki uyumlu takım arkadaşlarım olur. Sonuçta beni geriye çekecek veya arkamdan bıçaklayacak takım arkadaşları istemem. Bunu düşünürken aklıma bir soru takıldı.

"Yönetici, peki takım arkadaşları birbirine zarar verebilir mi?"

"Hayır takım arkadaşları birbirine zarar veremez. Lakin takım dışı oyuncular zarar verebilir, öldürülebilirsiz bile. Başka bir sorun var mı?" Yönetici bunu söylediğinde en başından beri aklımı kurcalayan soruyu sordum.

"Oyunu kazanırsak yaşam hakkı elde edeceğimizi söyledin doğru muyum?"

"Evet oyuncu akın."

"Peki ya sizin faydanız. Herhangi bir kazancınız yok mu oyundan?"

"Güzel soru lakin onu söyleyemiyoruz maalesef." Zebani? Sen misin lan!

"Zebani misin lan sen yoksa?" Bunu sorduğumda başından beri ifadesiz olan yöneticinin yüzü kırışmaya, sanki şaşkın gibiydi. Harbiden mi? Lan alt tarafı espri yapmıştım kendimce.

"N-ne alakası var?!"

"Ulan harbiden zebanisin yada ona benzer bir şey yoksa niye bu kadar değişik tepki verdin ki?" Anasını satayım şeytanın oyununa mı kurban gittik. Bilinmeyen bir dünyadayım gerçi hemen yargılara varamam. En azından yöneticinin berbat bir yalancı olduğunu öğrendim.

"Konuşma bitmiştir 1.seviyenin açık dünyası olan 'kamp alanında vahşet' senaryosuna giriş yapmaya son 10 saniye."

"9"

"Ah kaç tabi kaç, neyse elbet bu konuları tekrar açacağımız zamanlar gelir."

"5"

"4"

"3"

"2"

"1... Oyunda başarılı olmanız dileğiyle. Ölüm Oyunu her zaman sizin yanınızda."

Yöneticinin son kelimesiyle göz kırpmamla kendimi bir arabanın arka koltuğunun ortasında buldum. Arabada toplam 5 kişiydik. Tam konuşacağım sırada araba yoldan kaymaya ve dengesizleşmeye başladı. Bir anda şöför olan takım arkadaşım bağırmaya başladı.

"Ahhh Bilmiyorum araba kullanmayı bilmiyorum, YARDIM EDİN!!!!" O an ağzımızdan çıkan sözler çok belliydi.

"HASSİKTİR!!!"

"FREN,FRENE BAS"

"FREN HANGİSİYDİ?!"

Arabanın yönü yolun sağındaki uçurum tarzı yere doğru dönmüştü. Ah, sıçtık.

"AHH!!"

"SAKİN OL VE FRENE BAS SALAK HERİF!"

Takım arkadaşlarımın arasında zayıf sesim duyuldu.

"Tekrar mi öleceğim, yeter artık ya!" Dedikten sonra gözlerimi kapadım ve gelecek acıyı bekledim.

.
.
.
.

Ölüm Oyunu BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin