"Evet Sır Akın, dersler biraz kafasını dağıtır." İyiki dün derslere bakmışım. Onu onaylayıp Liana ile birlikte çalışma odasına gittik. Kız önden gittiği için odayı bilmediğim belli olmadı. Kapıyı açıp içeri girdik. Renkli bir odaydı. Tek kişilik bir sınıftı. Liana gidip sandalyesine oturdu, defterini ve kalemini çıkarıp bana baktı. Derin bir nefes alıp hayatımdaki ilk öğretmenlik deneyimine başladım.
.
.
.
.Liana ile dersim iyi geçmişti. Arada bazı sorular sorarak kızın tepkilerini ölçtüm ve nasıl daha kolay anlaşabileceğimi öğrendim. Çünkü öğleden sonraki derslerde ona aile hakkında sorularak soracaktım. Çocuğa yanlış bir şey söyleyip onu bana düşman etmek istemezdim. Ders bittikten sonra bir saatlik boşluğum olduğu için biraz etrafta gezinmek istedim. Yaklaşık yarım saat binada dolaştım, malikane büyük olduğu için bu mümkündü. Çalışanlar harici biriyle karşılaşmamıştım. Herkes odalarına çekilmiş gibi görünüyordu. Bu yüzden merak ettiğim için bahçeye çıkmaya karar verdim. Merdivenlerden inip kapıya yöneldiğimde Tuğrul ile Kuzey'i gördüm. Bir şey konuşuyorlardı. Yanlarına gittim.
"Bir şey bulabildiniz mi?"
"Ah! Akın, öyle gözüküyor. Kuzey Charles'in laboratuvarına girmek istemiş ama Henri izin vermemiş. Charles ona bir şey olduğu taktirde tüm çalışmalarını ona teslim edeceğine ve kimseye vermeyeceğine dair belge imzalamış. Bu yüzden oraya giremiyoruz."
"Evet bunun hakkında konuşuyorduk peki bir çözüm bulabilir misin Tuğrul?"
"Elbette, ben evin kahyasıyım. Evdeki tüm odaların anahtarı var bende. Herkes yattıktan sonra gizlice girebiliriz, siz ne düşünüyorsunuz?"
"Mümkün bence." Dedim onaylayarak, Kuzey de başını salladı.
"Yapılabilir, diğerlerine de haber verelim. Sen de bir şey var mı Akın?"
"Bir şey olduğu söylenemez, başta çocuğu tanımaya çalıştım. Öğleden sonra asıl sorularımı sormayı planlıyorum." Kuzey ve Tuğrul kafasını sallayarak kararımı onayladı.
"Başka bir sorun yoksa ben ayrılıyorum. Evin maliye belgelerini filan incelemeyi düşünüyorum. Zengin ölümlerde her zaman para sorun olur." Diyerek yanımızdan ayrıldı Tuğrul. Dediği şey doğruydu.
"Kuzey eğer işin yoksa biraz bahçe de dolaşalım mı?"
"Olur bahçeye fazla odaklanmadık, gidelim." Kapıyı açıp dışarı çıktık. İlk defa malikaneden çıkıyordum. Beni ilk karşılayan şey etrafı çiçeklerle çevrili çeşme oldu. Biraz baktıktan sonra yanından geçip bahçeyi gezmeye başladık. Açıkçası çok güzeldi. Rengarenk çiçekler vardı. Ve cidden büyüktü. Dolaşırken ilk konuşan Kuzey oldu.
"Belki haberin vardır, Çınar Olivier'i sabah kontesin odasından çıkarken görmüş. Büyük ihtimalle ilişkileri var."
"Şaşırtıcı bir ihtimal değil. Adam yaşlı biriydi fark ettiysen. Kadınsa hala genç ve güzel, Olivier da aynı şekilde. Büyük ihtimalle de görücü usulü evlendiler. Ayrıca anladığımız kadarıyla adam tam bir işkolik, sabah akşam çalışmasıyla ilgileniyor. Kadın onu aldatmasa asıl şaşardım." Diyerek açıkladım kendimi.
"Haklısın, adamı öldürmeleri biraz garip sonuçta aynı evde yaşayıp gidiyorlar. Adamın zaten varlığıyla yokluğu bir."
"Bunu bende düşündüm Kuzey. Açıkçası aklıma pek bir şey gelmiyor. Hımm,belki acil paraya ihtiyaçları vardır. Adam parayı alır, kadında kocasından kurtulur. Kazan-kazan durumu."
"Kontes ve Olivier'in birlikte planladığını mi düşünüyorsun?" Kuzey'in cümlesiyle biraz duraksadım. Aslında Olivier ile ilgili hiç kanıt yoktu, neden şüphelenmiştim ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Oyunu BxB
Misterio / SuspensoDediler, madem kabul ettin son şansı, gir oyuna da kazan ölümle olan yarışı. -------- Bu hikâye yirmi altı yaşındaki otopsi yardımcısının, dört kişiyle beraber yeniden yaşamak için yarıştığı oyunun hikayesidir. Azrail'in tırpanını boynunda hissetme...