İçeride bir ölü vardı!
.
.
.
.Görüntü gerginlikle yutkunmamı sağlarken gıcırdayan kapıyı tamamen ittim. İçeride tehlikeli bir şey yoktu, yataktaki ölü hariç.
Tamamen görüş açıma giren ölünün bir bakışta kim olduğunu anlamıştım.
Yaklaşık 170 boylarındaki kadının tüm bedenini kurtlar sarmıştı. Çürümeden kaynaklı yumuşayan eti delen kurtlar kadının iç organlarına kadar ulaşmıştı.
Soluk yeşil rengin sardığı beden, eriyen vücut sıvıları nedeniyle pasparlaktı. Sonunda yüzüne baktığımda ise soluğumu tuttum, tam bir vahşetti.
Künt bir cisimle defalarca vuruldulduğunu tahmin ettiğim yüzün her yeri kanlar içerisindeydi. Net görmek için cesede iyice yaklaştım.
İçine tamamen göçmüş bir burun, parçalanmış dudakların arasında gözüken dökülmüş dişler, ezilmeden kaynaklı siyah olan elmacık kemikleri ve alnının hemen üstünde, saçlarının arasında gözüken yarık. Kesinlikle küt bir cisimle defalarca vurulmuştu.
Ama bu kanlar içerisindeki, yer yer şişmiş ve parçalanmış yüzdeki tek yara bu değildi. Sanki onu öldüren kişi kinini alamamış gibi el ile de yaralamıştı. Yanaklarda ve alında belirgin olan, uzun şeritler halinde tırnak izleri vardı. Katil öyle güçlü bir şekilde yüzünü tırnaklamıştı ki deriyi tamamen kaldırarak bir alt dokuya kadar inmişti.
Bu kadarla da kalmamış korneasını parmakları ile içeri doğru ittirmişti. İki gözünün de korneası kanlı şekilde parçalanmış, geriye siyaha dönmüş sklera kısmı kalmıştı. Dikkatli baktığımda saç diplerinin de anormal bir şekilde kan topladığını fark ettim, muhtemelen saçı kuvvetlice çekilmişti.
Acımasız ve öfkeyle yapıldığı belli olan cinayet içimi ürperti. Çatılı kaşlarım ile beni bekleyen arkadaşlarıma zihnimdeki analizi toparlayarak söyledim.
"Ama vücudunda herhangi bir yaralanma yok, sadece yüze çalışılmış. Gördüğüm kadarıyla da ölüm sebebi beyin kanaması." Son sözlerimden sonra konuşmayı kestim.
"Elbiseye bakarsak kadın bizi cezbeden o güzellikten başkası değil. " Tuğrul'a kafa salladık. Evet o güzelliğin kafası şu an parçalanmıştı.
"Gençler sizce de bu olaya benzer bir şey olmadı mı?" Açelya'nın sözleriyle istemsizce düşündüm, benzer? Aklımda geldiğimiz günden beri olan olayları geçirdiğimde gerçekten de benzer bir şeyi fark ettim.
Şefin kızı! O da benzer bir şekilde yüzü parçalanmıştı. Ve bunu yaşayan tek kişi oydu, önümdeki kadın hariç.
"Doğru şefin kızı da aynı şekildeydi, bir ortak noktaları var mıydı?" Çınar'ın burnunu kapatarak konuşması nedeniyle sesi oldukça komik çıkmıştı, hafif gülümsemeyle ona baktım.
"Güzellikleri." Kuzey'in sakin sesi oda da yankılanırken ona baktım. Gözü odada bulunan masadaydı.
"Harbiden! İkisi de gerçekten güzeldi! O zaman katil çirkin mi? Kıskançlıktan mı öldür- öğhk!" Heyecandan elini burnundan çekerek konuşan Çınar kokudan tekrar nasibi almıştı.
"Görünüşe göre cinayet aleti bu." Kuzey'in elindeki saksıya baktım, alt kısmında koyu kırmızı renkte, kurumuş kan lekesi vardı.
"Yüzdeki yararlanma ile uyuşuyor." Onu tasdikler bir biçimde açıkladım.
Ama o an da bir şey dikkatimi çekti, saksının içindeki çiçeğin durumu. Pembe tonlarındaki çiçeğin yaprakları hafif solmuş, yeşil olması gereken yaprakları sarıya dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Oyunu BxB
Misteri / ThrillerDediler, madem kabul ettin son şansı, gir oyuna da kazan ölümle olan yarışı. -------- Bu hikâye yirmi altı yaşındaki otopsi yardımcısının, dört kişiyle beraber yeniden yaşamak için yarıştığı oyunun hikayesidir. Azrail'in tırpanını boynunda hissetme...