ᯓ2

121 7 0
                                    

Hayat ne kadar garip değil mi? Ne olursa olsun ölmene izin vermez, sana acı çektirmek için elinden geleni yapar. Hayat acı çektirmeyi seviyor, peki biz acı çekmeyi seviyor muyuz?

(Jimin'den...)

Üçüncü derse geçtik ama Yoongi hala yoktu. Açıkçası merak etmiştim. Önceden de gelmezdi, ama o zamanlar merak etmezdim. Hatta bir ders daha gelmemesi için dua bile ederdim ama şimdi merak etmiştim.

Ben bunları düşünürken zil çalmıştı bile. Ders İngilizce olduğu için dinlememiştim dersi. Full bir şekilde sabah yaşananları ve Yoongi'nin nerede olduğunu düşünmüştüm.

Hemen kalktım ve dışarıya çıktım. Arka bahçeye, ön bahçeye, arkadaşlarının sınıfına revire bile gittim ama hiç bir yerde yoktu. Sanki kuş oldu uçtuda yerin dibine girdi! Sahi, bu deyim bu şekilde miydi?

Bende boş verip çatıya çıktım orası huzur vericiydi kimse seni sorgulamazdı.

Çatının kapısını açtım ve bir oh çektim. Hemen kenara bir sandalye çektim ve oturdum. Gözlerimi kapattım ve kafamı yukarı doğru çevirdim

"ah, sonunda. Sonunda birazcık huzur, birazcık rahatlık sonunda." Diye içlene içlene konuştum.

(Yoongi'den...)

Jimin'den sonra bende otobüsten indim ve okula girdim. Onun sınıfa girişini izledim, güvenli bir şekilde girdiğini gördükten sonra çatıya çıktım en sakin, huzur verici yer orasıydı. Ayrıca uyumak içinde gerçekten güzel bir yerdi. Sandalyeleri çekip yattım.

(...)

3. derse geçtiler ama ben hala uyuyamıyordum. Hep sabah yaşanan olaylar geldi aklıma. Neden ben öyle davranıp ona umut verdim ki? Boşverip yine uyumaya çalıştım ama uyuyamadım yine. Onun o gözleri geldi aklıma, lanet olsun gözleri çok güzeldi. Derken zil çaldı. Herkes mutlu mutlu geziniyordu, bazen onları kıskanırdım...

"Cidden ne kadar adaletsizsin Dünya."

Diye söylenirken bir anda çatının kapısı açıldı, duvarın arkadasından bakarken Jimin'i gördüm. Kenara bir sandalye çekmişti. Gözlerini kapattı kafasını yukarı doğru çevirdi ve dudaklarını araladı;

"ah, sonunda. Sonunda birazcık huzur, birazcık rahatlık, sonunda." Diyordu.

Hafif kıkırdadım bu hali komik gelmişti. Onu yanlız bırakmak en iyisi dedim ve yavaşça yürüdüm. Kapıyı yavaş bir şekilde onun rahatını bozmayacak şekilde açarak çatıdan aşşağıya doğru indim ve sınıfa doğru ilerledim.

Alt dudağımı ıssırdım. Bunu genellikle yapardım çünkü stres olduğumda işe yarıyordu. Şimdi mutluydu ama olanları duyunca... Ben istemiştim ama ona zarar gelirse kendimi asla affetmezdim, vaz mı geçsem diye düşünmedim değil ama nedense yapamadım birisinin beni durdurması lazım, ama kim?

Ellerim cebimde sınıfa girdim ve sınıfa bir göz gezdirdim. Herkes yutkunmuş bana bakıyordu. Jimin'in yanında ki sıraya doğru oturdum ve eşyaları yere fırlattım.

"Bundan sonra burası benim sıram duydunuz mu, hm?"
Herkes kafasıyla ve sözleri ile onayladı beni.

Şu ana kadar sataştığım kişiler arasında sadece Jimin bana karşı çıkıyordu. Bu hoşuma gittiği için onunla daha çok uğraşıyordum ama bana yine karşı çıkıyordu. Merak ediyorum bu cesareti nereden geliyordu? İçimde kendimle konuşurken Jungkook geldi.

"Hyung, hadi Jimin çatıdaymış birazcık eğlenelim."

Kahretsin peki onlara bu şeyi nasıl söyleyeceğim? siktir, ilk defa bu kadar çok çaresiz hissediyorum.

ZORBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin