'Dövüş Sanatları' öğretmenimle tanışalı birkaç saat olmuştu. Onunla tanıştıktan hemen sonra üstümü değiştirmem gerektiğini belirtip beni bahçede bekleyeceğini söyleyip çekip gitmişti.
Bu süre zarfında kütüphaneden istediğim kitabı almış, odama çıkıp hızlı bir şekilde elbiseyi değiştirip garip bir kıyafet giymiştim. Garip dememin sebebi şuydu; yüksek bel pantolonlara benzeyen siyah bir tayt, üstüme oldukça bol gelen bir siyah gömlek giymiştim. Daha doğrusu giydirilmiştim.
Koşar adımlarla bahçeye çıkmış ve çimlerin üstünde oturup beni bekleyen Yunan heykeli misali dikilen Astarion'la buluşmuştum.
Arşidük'le konuşalı çok kısa zaman olmuştu ama nasıl bu kadar hızlı ayarlamıştı her şeyi? Kendimi korumam gerektiği konusunda hemfikir olmamızın üstünden yalnızca birkaç saat geçmişti belki. İşlerin bu kadar hızlı ilerlemesi beni şaşırtmıştı.
Şimdi ise Astarion, bildiğim şeyleri anlatıyordu.
"Dövüşmek ya da karşındakiyle çarpışmak yerine kendini savunmayı öğrenmek önceliktir. Saldırıdan önce savunmayı öğreneceksin. Darbe almamak için kollarını kullanacaksın. Hızlı ve dikkatli olacaksın. Zihinsel disiplin, karakter gelişimi, kendine güven ve karşılıklı mücadele amacıyla öğreneceksin. Bir kısmı özel silah ve ekipmanlar gerektirecek. Ama bunlar sonraki aşama için." bunları söylerken etrafımda volta atıyordu. Bense kollarımı göğsümde bağlamış zaten bildiğim şeyleri dinliyordum.
"Duruşunu göster."
Kollarımı çözüp bacaklarımı omuz hizasında açıp hafifçe kalçamı aşağıya indirdim. Kollarımı kaldırıp ellerimi yumruk yaparak yüzüme yaklaştırıp pozisyonumu aldım. Dikkatlice beni izledi.
"Fena değil. Ben seni eğittikten sonra daha iyi olacaksın. Öncelikle kaslarını ısıt. İlk etapta bahçe etrafında on tur." ellerini çırpıp bana 'hadi' dercesine bir hareket yaptı. Hem saygısızdı hem de hızlı konuşuyordu. Başa gelen çekilirdi. Sağa sola esneyip hafif tempoyla koşmaya başladım.
Kendi vücudum olsa hiçbir sorun yaşamadan direkt maratona bile katılabilirdim. Ama Ophelia'nın vücudu yeni doğmuş bir kedi yavrusu kadar hantaldı. Hadi ama Ophelia! Hiç mi spor yapmadın?!
On turun sonunda ısınmıştım ısınmasına ama bu vücut beni öldürecekti. Nefes nefese kalmıştım. Bir an önce forma girmemiz gerekiyordu. Bu şekilde istediğim şeyleri gerçekleştiremezdim.
"Kaslarını esnet." Astarion'un emrivaki sözlerine aşırı gıcık olmaya başlamıştım. Yerden bir kalın bir odun parçası alıp kafasına atmamak için kendimi çok zor tutuyordum. 'Dövüş sanatları' öğretmenim sinir katsayımla oynuyordu ama yine de dediğini yaptım. Gelişmek için zorundaydım.
Birkaç set şınav ve esneme hareketinden sonra çok yorulmuştum. Ophelia'nın vücudu beni üzecekti. Ama daha fazlasını istiyordum. Astarion'a doğru yaklaşıp ellerimi dizlerime koyup öne doğru eğildim. "Yeteri kadar ısındım. Artık bana bir şeyler öğretmeye başla."
Dik dik bana baktı. "Hayır, daha ısınmadın. Egzersiz yapacaksın. Eğer yapmazsan yarına tüm kasların ağrır ve yattığın yerden bile kalkamazsın." tam söylenmeye başlayacaktım ki bir anda başını çevirip ağaçların arkasına baktı. Önüme geçip görüşümü engelledi.
"Daha ne kadar ağacın tepesinden gözetlemeyi düşünüyorsun, kaptan?" tok sesini yükselterek bağırdı.
Bir hışırtı sesi duyuldu. Yaprakların rüzgârla çarpışma seslerini işittim. Önümde dikilen uzun vücudun sağından solundan eğilerek görmeye çalıştım. Dağ cüssesiyle 'abim' resmen yeri göğü titreterek bize yaklaşıyordu. 'Dosta güven, düşmana korku veren' lafı çok doğruydu. Bu laf kesinlikle Marcellus için geçerliydi. Lanet olsun sana hayat! Ne vardı, Marcellus abim değilde nişanlım falan olsaydı ne olurdu ki!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma Zincir Reaksiyonu
Historical FictionÖlüm, bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ölen bir kıza başka bir hayatta yaşama şansı verilmiş. Eva Altun yaşadığı dünyada hayatını kaybettikten sonra bilmediği bambaşka bir dünyada gözlerini Ophelia olarak açmıştır. Eva...