Bölüm 2: Aile Birleşmesi

679 57 2
                                    

Lüks yaşamayı severdim. Kendime ait özel alanımın olması, istediğim her şeye anında ulaşabilme gücü ve kesinlikle sosyal statü beni ben yapan şeylerdi. Yemekleri karnım doysun diye değil, zevk almak için yerdim. Projelerimi öylesine tasarlamaz, insanlara lüks yaşam alanları sunardım. Öylesine giyinmez, özenirdim. Göz alıcı olmak, hiçbir şey yapmasam, otursam bile dikkatleri üzerime çekmek benim doğamda vardı.

Şimdi ne mi oluyor? Yemek için masanın etrafında toplanmış, bekliyorduk. Büyük salon dedikleri gerçekten büyüktü. Hatta devasaldı. Konferans salonları yanında halt etmişti. Şuan içinde bulunduğumuz alan, toplu konut projesine dahil edilebilirdi. Tüm bu ihtişam beni büyülemeye başlamıştı. Benim doğam buydu. Ama şuan içinde bulunduğum durumdan koşarak uzaklaşmak isterdim.

Tüm gözler benim üzerimdeydi. Komutan abim Marcellus ve küçük kız kardeşim Rosemary hariç. Onlar henüz yoktu masada. Çalışanlar, hizmetçiler, kahyalar, aşçılar ve sanıyorum ki bahçıvanlar bile buradaydı. Hadi ama özel alana noldu? Hepinizin burada ne işi var?

Arşidük ve Arşidüşes'in yüzünde güller açıyordu. Çünkü kızları iyileşmiş ve aralarına dönmüştü. Eva olduğumu bilmeden..

Salona koşarak küçük bir kız girdi. Siyah saçlarını savura savura masaya yaklaştı. Saçları simsiyah olmasına rağmen Arşidüşes'e benziyordu. Yüzünde ne vardı? Korku? Panik? Heyecan?

"Bana neden daha erken haber vermediniz? Baba! Haberciyi yollamak aklına niye daha erken gelmedi!?" Çok konuşuyordu. Çok.. Hemen bana döndü tekrar.

"Abla!? Gerçekten uyandın mı? Bu bir rüya değil, değil mi? Gerçekten buradasın? Ben doğru görüyorum? Anne gerçekten uyanmış!" Şaşkın şaşkın annesine baktı. Sonra tekrar bana baktı. Oturduğum yerden ayağa kalkıp olduğum yerde dikildim.

"Evet, uyandım." Silik bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. Önce şaşırdı. Sonra annesine baktı. Annesi de burukça gülümsediğinde kız kendini kollarıma attı.

"Seni çok özledim Lia. Hep senin için dua ettim. Uyanmanı en çok ben istedim. Neden daha erken uyanmadın?" artık ağlamaya başlamıştı. Kollarımdaki kız içini çeke çeke ağlıyordu. Abla gibi hissetmiyordum. Tanımadığım biri bana sarılıyordu sadece. Yine de kollarımı kaldırıp ben de ona sarıldım. Ağlaması daha da şiddetlendiğinde sırtını sıvazladım.

"Ağlama artık, Rosie. Buradayım. İyiyim. Endişelenme."

Aşağıya inmeden önce Arşidüşes'ten aileye dair kısa bir brifing almıştım. Bana onları tanıtmıştı. Onlara nasıl seslendiğimi, nasıl davrandığımı, alışkanlıklarımızı anlatmıştı. Bu iyiydi, çünkü yaşanan ne varsa hepsi gizlenmeye karar verilmişti.

"Tamam, artık iyisin. Buradasın. Lia seni çok özledim. Söz bir daha senden habersiz eşyalarını almayacağım. Eşyalarını izinsiz kullandım diye bu kadar uyumak zorunda mıydın!?"

Hepimiz güldük. Ona daha azı anlatılmıştı. Bu onun için iyiydi, yani bence..

Sert ve seri adımlarla içeri uzun ve kocaman bir erkek girdi. Üstünde siyah bir üniforma ve pelerin vardı. Pelerinin boğaz kısmı kocaman bir mücevherli zincirle bağlanmıştı. Sol kolunun altında, beline yerleşmiş kocaman bir kılıç, sağ kolunun altında ise ne olduğunu asla anlayamayacağım bir hançer vardı. Nereden bakarsan bak en az 1.90 boyu vardı. İriydi. Onun da simsiyah saçları ve ela gözleri vardı. Hem enine hem boyuna bir erkek, koca koca adımlarıyla yeri titreterek bize doğru yürüdü. Seni neyle beslediler?

Önümde durdu. Tam önümde. Bir dağa bakıyormuşum gibi hissettim. Rosemary sessizce sandalyesine oturup bizi izlemeye başladı, diğerlerinin yaptığı gibi.

Karma Zincir ReaksiyonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin