Bölüm 18: Sürprizlerin Etkileri

349 40 2
                                        

Sırlar her zaman gün yüzüne çıkmayı beklerdi. Sırlar bizi gizemli kılar daha sonradan gizemimizi çözmemizi sağlardı. Bazı sırların günahı, bazı sırların ağırlığı sizi büyük bir kayanın altındaymışsınız gibi ezerdi. Sırları olmayan bir insan yoktu. Sırları olmayan bir insan yaşamış sayılmazdı. Eğer sizin sırrınız gün yüzüne çıksaydı ne yapardınız?

Benim sakladığım sır kendime bile ağır gelirken, Astarion'un sırlarının yükünü kaldıramazdım. Ben sırrımı Richard ve Axe'la paylaşmak zorunda kalmıştım, çünkü beni duymuşlardı. Duymasalardı onlara asla söylemezdim. Ben dersimi almıştım, yalnız olduğumu düşündüğüm anlarda bile yalnız değildim. Kontrolümü kaybedemezdim. Kontrollü olmak zorundaydım; yaşamak için.

Astarion'la başka bir odaya geçmiştik. Benimle yalnız konuşmak istemişti. Kont'un söylediklerinden sonra Astarion'un küçük çaplı paniğe kapıldığını görmüştüm. Karşımda sıkıntıyla nefesini veren Astarion, "Tüm bunları nereden biliyor bu adam?" diye sordu. Sorusunu anlamamıştım. Neyi biliyordu?

"Tam olarak neyden bahsettiğini anlamıyorum. Neler oluyor?" sandalyeyi çekip oturdum. Astarion odanın içinde volta atıyordu.

"Hiç kimsenin bilmediği sırların var mı Lia?" Astarion sakinleşmeye çalışıyordu. Sinirli miydi, panik miydi anlamıyordum. Konuyu neden bana çeviriyordu ki?

"Herkesin sırları vardır. Sadece sırların yükünü kaldırıp kaldıramamakla ilgilidir her şey.." sandalyede bacak bacak üstüne atıp gözlerimi Astarion'u izledim. Hala odanın içinde volta atıyordu.

Tam bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti. Elini saçlarının arasına geçirip çekiştirdi. "Şeytan diyor söyle ne varsa ne olacaksa olsun ama yapamam. Sana bile söyleyemem. Ne yapacağım? Bu adam nereden biliyor?!" sonlara doğru sesi yükseldi. "Lia, bu adam ölmeli." çok ciddiydi. Volta atmayı bırakmış bana bakıyordu. Ölmesi şuan benim işime gelmezdi. "Öldürmeyeceksen ben yapacağım."

"Bir sakin olur musun? Anlat bana bir çözüm bulalım." dedim. Oturduğum sandalyeden kalkıp yanına gittim. Ona bakabilmek için başımı kaldırmam gerekiyordu. "Şuan Kont'u öldüremem, sen de öldüremezsin. Henüz onunla işimi bitirmedim." dediğimde gözleri gözlerimi delip geçecekmiş gibi bakıyordu. Başını sola çevirip duvara baktı. İçinde çok büyük bir savaş veriyordu sanki.

"Senin bu adamla ne işin var? Bırak ölsün." dediğinde eli hançerine gitti. "Onu öldüreceğim." sesi buz gibiydi. Bunu yapacağını biliyordum ama henüz yapamazdı, izin veremezdim. Henüz kuklacıyla yüz yüze gelmemiştim. Düşmanımın bir kuklacı olduğunu biliyordum ve sadece kuklalarıyla ona ulaşabilirdim.

Adım attığı anda kolunu tuttum. Durmasıyla dönüp kıstığı gözleriyle bana baktı. "Bunu yapmana izin veremem Astarion." dedim dümdüz bir sesle. "Birbirimize anlatamadığımız şeyler olduğunu ikimiz de biliyoruz. Bunun güvenle alakalı olmadığını da biliyoruz. Bazı sırlar ağırdır, sen benim sırrımı kaldıramazsın. Belki ben de senin sırrının altında ezilirim. O yüzden bırak önce onunla işimi halledeyim sonra ne yapmak istiyorsan yap ama ilk önce bana şunu söyle. Sana neden Gümüş Kurt dedi ve sen bu kadar delirdin?"

Astarion bir bana, bir de kolunu tuttuğum elime bakıyordu. Sıkıntıyla nefes verdi. "Bu öğrenmemen gereken bir şey," dediğinde kolundaki elimi çektim. "Kimsenin öğrenmemesi gereken bir şey."

Öğrenmemi istemiyorsa tamam, elbette bir gün öğrenirdim çünkü hiçbir sır saklı kalmazdı. Bunu bildiğim için öleceğim günü sabırla bekliyordum. Benim sırrım beni öldürecekti, emindim. Derin bir nefes alıp verdim. "Kont'la işim çok uzun değil. İstersen yanımda kalabilirsin ya da istersen dışarda bekleyebilirsin." dediğimde gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Karma Zincir ReaksiyonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin