Bölüm 11: Eskiler ve Yeniler

358 35 0
                                    

"Kollarını fazla savuruyorsun. Duruşunu bozarsan dengen de bozulur." Astarion'la antrenmanın ortasındaydık. Saatlerdir kılıç talimi yapıyorduk ve artık yorgunluktan kemiklerim bile ağrıyordu. Askerlerin kullandığı sahanın arkasındaki küçük alanı kendimize ayırmıştık. Kimse bu alana giremezdi.

"Başlama yine. Bana öğrettiğin gibi yapıyorum! Saatlerdir boğuşuyoruz sanki! Biraz molaya ihtiyacım var. Hatta bugünlük bana yetti arttı bile!" kılıcı sağ tarafa atıp kendimi yere bıraktım. Bacaklarımı uzatıp ellerimi arkama yaslayıp gerindim. Astarion da kendi kılıcını kınına soktu ve kendini yanıma bıraktı.

"Kısa sürede bu kadar ilerleme kaydetmeni beklemiyordum minik tavşan." yine alaya başlamıştı. Övüyor muydu sövüyor muydu, belli değildi. "Komutan pek hoşnut değil gibi." yamuk gülüşü sinirimi bozuyordu.

"Üç ayda bir şey öğrenememiş olsam kendime acırdım. Artık daha iyiyim. Ne kadar söylemek istemesem de senin sayende gri kafa." bu zamana geleli üç aydan biraz fazla olmuştu ve ben tamamen adapte olmuştum.

"Marci'nin gözünde hala korunmaya muhtaç bir kız kardeşim. Öyle olmadığımın farkına varacak nasılsa." Bilmediğim şeyleri öğrenmiş ve bunları sindirmek için kendime süre tanımıştım. Üç ayın sonunda birçok şey öğrenmiştim. Clementine'larla nasıl geçinilir, hayatta nasıl kalınır, nasıl kılıç tutulur gibi önemsiz şeyler..

"Akşam tavernada bir parti veriyoruz. Diana seni de çağırmam için ısrar etti." bir anda konuyu değiştirmesi komikti. Ayrıca söyleyiş tarzı sıkıntılı gibiydi.

"Rick'in olduğu bir yere gelmeyeceğim Astarion. Kendi evimde bile onunla karşılaşmamaya çalışmak yeterince zor zaten." bacaklarımı kendime doğru çekip kollarımı etrafına doladım.

"Rick'le aranızda neler oluyor bilmiyorum Lia ama ondan köşe bucak kaçman mantıklı değil. Aranızda neler oldu hala anlatmayacak mısın?" baloda yaşadığımız şeyden beri Rick'ten kaçıyordum. Daha doğrusu Prens Urien'den kaçıyordum. O sandığım kişi değildi ve beni kandırması yeteri kadar kötüydü. Üstüne üstlük beni sahtelikle suçlaması işimi kolaylaştırmıyordu. Astarion'un hiçbir şeyden haberi yoktu. Prens Urien'in yüzünü insanlar yıllar önce görmüştü ve tam bir bilinmezdi. Belki de Rick'in bir prens olduğunu bile bilmiyordu. Bunu söylüyorum çünkü Prens Urien herkese göre karşı ülkelerin birinde eğitim aldığıydı. Kendi ailem hariç herkes böyle sanıyordu.

"Anlatılacak bir şey yok." her zamanki gibi kestirip atmıştım. Şükürler olsun ki Astarion sürekli soru soran biri değildi.

"Pekala, Diana'ya söyleyecek bir bahane bulman lazım. Ondan nefret ettiğini falan sanacak. Rick'ten kaçayım derken Diana'dan da uzaklaşıyorsun. O seni asil bir arkadaşı olarak görüyor." Astarion'dan hiç beklemediğim cümlelerdi bunlar.

"Diana'ya söyle, iki gün sonra buraya davetli. Birlikte bir şeyler yaparız." söylediklerimden sonra şaşkın görünüyordu. Onu davet etmemi beklemiyor gibiydi.

"Prens'in Hayaletleri adlı örgüte ait bir suikastçıyı evine mi davet ediyorsun? İnanılmaz birisin." elini saçlarının arasından geçirip gülmeye başladı. Omuz silktim.

"Diana benim arkadaşım. Onun kim olduğu beni değil onu ilgilendirir. Ayrıca şuan yanımda o suikastçılardan biriyle oturuyorum. Ne şans ki kendisi benim dövüş öğretmenim." bu sefer gülme sırası bendeydi. Dirseğimle onu dürttüm. Gülmeye devam ederken,

"Bazen çok tuhaf biri gibi davranıyorsun ama üzülme biz de normal sayılmayız. Asla yadırgamıyorum." ağzımdan homurtuya benzer bir gülme çıktı. Çıkan sese daha çok güldük.

"Hazırlaman gereken bir parti yok mu senin? Gitsene." elimle onu kışkışlarken ayağa kalktı. Tepeden bana bakarken bakışlarından anlayamadığım bir ifade geçti.

Karma Zincir ReaksiyonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin