Bölüm 7: Gerçek Yüzler

467 39 4
                                    

Bu bölümde ağır şiddet, kan ve işkence bulunuyor. Hassas olanların okumaması tavsiye edilir..

Korku veya gerilim filmleri beni hiç etkilemezdi. Testereli bir adamın insanların karnını deşmesi veya kendine uygun yüz arayışına girip insanların derilerini yüzmesi beni hiç korkutmamıştı. Sadece tiksindiriciydi. Gerçekçi değildi bu yüzden korkutucu da değildi. Ama şuan şahit olduğum sahne izlediğim tüm korku filmlerinin canına okurdu.

Arşidüşes'in içinden adeta bir Freddy Krueger* ve Jason Voorhees** birlikteliğinden doğma birisi çıkmıştı.

"Konuşmak istemiyorsan inan hiç sorun değil, tatlı çocuk. Benim vaktim var ve eğleniyorum. Resmi görevlerden fazla sıkılmıştım." Arşidüşes adamı zincirlerin olduğu bir duvara bağlamıştı. Adam çok kötü bir haldeydi. Onun halini gördükçe yediklerim midemden yukarı çıkmak için boğazımı yakıyordu.

Onun kim olduğuyla veya kimin gönderdiğiyle ilgilenmiyor gibiydi. İlgilendiği tek şey odamdan çıkan kişinin o olmasıydı. Nazik, kibar ve asil Arşidüşes artık aramızda değildi. Üstüne başına eğlendiği adamın kanı sıçramıştı. Arşidüşes şuan kana susamış bir ölüm meleğini andırıyordu.

İçinde bulunduğum durum benim için ne kadar rahatsız ediciyse, zindanda bulunan diğer herkes için oldukça normal gibi duruyordu. Sanki bu sahneyi her gün görüyorlardı.

Arşidüşes mahzenin darlığından rahat hareket edemeyeceğini söylemiş ve adamı bacağından sürükleyip zindana getirmişti. Zindana ilerlerken kimsenin karışmamasını söylemiş, eğlencesini bozanı eğlencesi haline getireceğini söylemişti. Biz de anne ördeği takip eden yavru ördekler gibi peşinden gitmiştik.

"Bana ne yaparsanız yapın konuşmayacağım! İşinize yaramam. Beni öldürün." adamın cesareti takdire şayandı. Gerçi buna cesaret demek biraz tuhaf olurdu. Bu cesaret değildi, düpedüz aptallıktı. Ölümüne beş kala, konuşmamak için direniyordu.

Arşidüşes şen kahkahalarından birini attı. Kahkahası tüylerimi ürpertmişti. Kollarımdaki tüyler diken diken olunca kollarımı etrafıma sardım. Tek hareket bende olunca Astarion'un bakışları bana döndü.

"Korktun mu, minik tavşan?" çarpık gülüşü kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Şuan dalga geçilecek zaman mıydı, Astarion?! Ona sinirli sinirli bakmayı bırakıp Marcellus'u aradı gözlerim. Marcellus bir sanat eserini inceliyor gibi dikkatli ve hayran bakışlarla annesini izliyordu. Hemen yanında duran Arşidük ise gururlu bakışlarla eşini izliyordu.

Tanrım, söyle bana. Ben tam olarak nereye düştüm? Korkudan çıldırmamak elde değildi. Arşidüşes zevk içinde işkencesini yapıyordu. Paganlar bile bu kadar işkence çektirmemiştir. Bu ülkenin kanunu kuralı yok muydu? Barbarlar gibi birbirlerini kesip biçmenin bir sonucu yok muydu?!

"Ölün hiçbir işime yaramaz, ahmak! O zaman eğlenemem!" Arşidüşes beni şuan çok korkutuyordu. Hem de ölesiye korkutuyordu ve midem bulanıyordu. Kanın metalik kokusu ve görüntü beni mahvediyordu. Üstelik en kötü tarafı daha yeni başlamıştı.

Arşidüşes yere küçük bir ateş yaktırmıştı. Hançerinin ucunu ateşe tutup ısıttı bir süre. Kendi yüzüne yaklaştırıp ucuna hafifçe üfledi. "Güzel, tam kıvamında!" neşeyle şakımıştı.

İşkence gören adamın gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Her ne kadar odama girmiş olsa da bana bir şey yapmamıştı. Kaçmayı tercih etmişti. Bu kadarı.. biraz fazlaydı. Karşımdaki adam zincirlerle bağlı ve kanarken onun için üzülmekten başka hiçbir şey yapamıyordum. Ben yapıyor olsaydım, bacağına bir ok saplar ve yine onun için üzülür bırakırdım.

Karma Zincir ReaksiyonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin