Bölüm 21: Normbria

262 37 10
                                    

"Majesteleri hoş geldiniz! Sizi yarın sabah bekliyorduk!" Dük Andrew'un eli ayağı birbirine dolaşmıştı. Prensler onu duymuyormuş gibiydi. Prenslerin direkt odaklandıkları tek kişi bendim. İyi de neden ben?

"Benden önce gelmişsin komutan." Veliaht Prens doğrudan Marcellus'la konuşurken Prens Urien yani Rick direkt bana bakıyordu. Rick'e baktığım zaman Ophelia'nın anılarındaki o küçük çocuğu görüyor gibiydim.

Rick atınından inip bana doğru yürümeye başladığında Dük Andrew'ın bakışları da dahil olmak üzere herkes bizi izliyordu. "Leydi Ophelia. Sizi burada görmek büyük sürpriz oldu." uzanıp elimi tuttu, dudaklarına götürüp küçük bir öpücük bıraktı.

"Sizin geleceğinizi sanmıyordum majesteleri, karşı ülkelerden birinde değil miydiniz?" sorum karşısında tebessüm etti ama gülüşü gözlerine ulaşmadı. Elimi bırakıp kendi ellerini arkasında birleştirdi.

"Av sezonunu kaçırmam mümkün değil."

Aramızda gözle görülür bir elektrik akımı vardı sanki. Bu havayı düzeltmek yine Düşes'e kalmıştı. "Majesteleri, lütfen kabalığımızı mazur görün. İçeri buyrun, yemek yiyelim."

Veliaht Prens'den atından inip içeri girerken bana yandan bir bakış atıp güldü. "Çok eğlenceli olacak." diye fısıldadı yanımdan geçerken. Öyle olmamasını umuyorum seni hadsiz prens.

Bakışlarım yeniden Rick'e döndüğünde yüzünün büyük bir kısmını kapatan göz maskesinin altında siyah gözlerini gördüm. Geceden bile daha karanlıktı sanki. Işığın yansımasıyla siyah gözleri parlıyordu. Gece göğünü süsleyen yıldızlar gibiydi.

Hafifçe bana doğru eğilip, "Sonunda seni yakaladım." dediğinde tüylerim ürperdi. Marcellus ona söylemiş olamazdı değil mi? Hâlâ hafıza kaybı yaşadığımı sanıyordu..

Bakışlarımı gözlerine dikip bir adım ona yaklaştım. "Değerli vaktimi neden sizden kaçmak için kullanayım Prens Urien?" dediğimde burnundan güldü.

"Göreceğiz." dediğinde bir adım arkaya atıp döndüm. İçeriye girdiğimde az önceki oturma düzeninin tamamen değiştiğini gördüm. Masadaki baş köşeye Veliaht Prens oturmuştu. Onun sağında Normbria Dükü, karşısında Düşes vardı. Düşesin yanında oğlu onun yanında kızı varken, onların tam karşısında Marcellus ve ben oturuyorduk. Masanın diğer ucundaki köşeye ise Prens Urien oturdu.

Ortamdaki gergin havayı ellerimle tutabilirdim. Masadaki kişilere baktığınızda aslında bir araya gelmemesi gereken ne kadar kişi varsa hepsi buradaydı. Astarion da gelmiş olsaydı şenlik çıkardı.

Masada tek ses çatal ve bıçaklarımızın sesiydi. Marcellus yanımda o kadar gergindi ki onun gerginliği beni de geriyordu. Bacağımla bacağını dürttüğümde duraksadı. Sonra toparlanıp Normbria Dükü'ne hitaben, "Bizi evinizde misafir ettiğiniz için teşekkür ederiz. Av sezonuna ev sahipliği yapmanız sayesinde tüm haneler bir araya gelmiş olacak." ses tonunun sertleşmesi ve kalınlaşması otorite sahibi olduğunu bağırıyordu. Marcellus Clementine bölgesinde ve başkentteki otoritesini burada da kullanıyordu.

"Her zamanki gibi çok resmisin Marcellus. Biraz rahatla kuzen." Veliaht Prens'in bu kadar vurdumduymaz olması çok rahatsız ediciydi. Bir an önce yemeği bitirip kaçmak istiyordum.

Marcellus'un sinirini ve gerginliğini boşaltmasını engellemek için, "Yemekler harika olmuş Düşes. Ziyadesiyle lezizdi." Düşes çaprazımda bana bakıp minnetle gülümsedi.

"Beğenmene çok sevindim canım. Biraz daha etli yahni almaz mısın?" diye sordu. Hizmetkârları hemen harekete geçince güldüm.

"Fazlasıyla doydum, teşekkürler. Müsaadenizle biraz çıkıp dinlenmek istiyorum. Oldukça yorucu bir yolculuktu." dediğimde Düşes başını salladı. Normbria Dükü gergince güldü.

Karma Zincir ReaksiyonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin