Yaşamak zorunda bırakıldığım dünya tam bir hayal kırıklığıydı. Eva'yken de Ophelia'yken de huzurlu bir hayatım olmayacaktı. Her şeyin bu kadar zorlu olması yorucuydu. Yaşamak istememin nesi bu kadar yanlıştı ki? Gerçek bir aileye sahip olmak, saygı gördüğün bir işi yapmak ve sevdiğin biriyle olmak nasıl bu kadar imkansız olabilirdi?
Bize dayatılan şeylerin aslında ne kadar ucuz olduğunu anlıyordum. Bize çizilen yollar asla düz olmayacaktı. Düşe kalka, ihanete uğrayarak yaşamak zorundaydık. Tüm yaşadığımız şeylere rağmen umut etmekten vazgeçemiyorduk. Pişmanlıklar yaşamak kaçınılmaz olsa da hayatın size sunduğu şeyleri yaşamaktan başka seçeneğiniz yoktu.
Bilgeyle konuştuktan sonra tüm bunlar beynime kazınmıştı. Bana anlattıklarının yanında anlatamadığı bilgiler olduğunu söylemişti. Tepkilerimden dolayı bunlara hazır olmadığımı ve bir süre daha hazır olamayacağımı anlatmıştı.
Duyduklarımın üstünden dört gün geçmesine rağmen hâlâ doğru düzgün uyuyamıyordum ve bugün balonun yapılacağı gündü. Kraliyet ailesinden, Clementine'lardan, tüm bu saçmalıklardan kaçmak istiyordum. Ne kadar kalıp mücadele etmek istesem de kaderimin ne olacağını biliyordum artık. Kadere inanmayan biriydim ama artık inanmaya başlıyordum.
Dört gün boyunca Arşidüşes ve Arşidük'ten olabildiğince kaçmıştım. Sadece yemek vaktinde onları görüyordum. Yemeği yer yemez odama çıkıp bilgenin anlattığı korkunç bilgileri düşünüyordum. İnanması çok güçtü. Bu tarz şeyler benim zamanımda yoktu. Nasıl bir tavır takınmam gerektiğini daha iyi anlamıştım. Bu zamanda hayatta kalmak istiyorsan ölümcül, tehlikeli ve gaddar olmalıydın. Astarion'u şimdi daha iyi anlıyordum.
Bu süre zarfında Marcellus ve Rosemary ile daha da yakınlaşmıştık. Küçük kaçamağımdan sonra Marcellus daha korumacı olmuştu. Ona söylemeden gittiğim için iki gün surat asmıştı. Neyse ki sonrasında Astarion'la kavga edip surat asmayı bırakmıştı. Rick'i malikaneye döndüğümüzden beri görmemiştim. Hayalet olduğu için işleri olduğunu düşünüyordum. Sonuçta onlar gizli bir örgütün üyesiydi.
"Yaa beni neden dinlemiyorsun abla?" Rosemary'nin sorusuyla düşüncelerimden gerçekliğe dönmüştüm.
"Afedersin Rose, ne diyordun?" kendi düşüncelerimde o kadar kaybolmuştum ki bir anlığına nerede olduğumu unutmuştum.
"Diyordum ki, balo için maske seçtin mi? Seçmediysen bugün onlar için biri gelecek. Güzel ve şık maskeler getirmemiş olursa onları öldürürüm." tatlı tehdidi beni güldürmüştü.
Rosemary odama gelmişti ve balo için hazırlık yapıyorduk. Balo için hazırlanan kıyafetler sabah gelmişti. Hazırlanır hazırlanmaz yola çıkıp kraliyet sarayına gidecektik.
"Hayır seçmedim. Benim yerime bir tane seçersin, olmaz mı?" maske seçmeyi bırak baloya gitmek bile istemiyordum.
"Güzeller güzeli ablama uygun maske seçerim. Bu işi bana bırak!" balo için çok heyecanlıydı. Keşke Rosemary'nin yerinde olsaydım diye düşünmeden edemedim.
"Abla, kavalyen abim mi olacak?"
Bunu hiç düşünmemiştim. Bir kavalyeye ihtiyacımın olduğu aklıma bile gelmemişti. "Muhtemelen o olur. Başka kimseyi de istemezdim zaten." Marcellus'un kavalyem olması benim açımdan iyiydi. Kraliyet ordusu komutanı iyi ki Marcellus'tu. O yanımdayken kral saçma bir şey yapmaya kalkışmazdı belki. Kimi kandırıyordum ki? Krala karşı elimde hiçbir şey yoktu. Ona karşı asla kazanamazdım.
"Belki şu yakışıklı öğretmenin kavalyen olur, ne dersin?" Rosemary'e dik dik bakmakla yetindim. "Tamaam, öyle bakma. Sadece şu sıralar çok yakın gibisiniz. O yüzden söyledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma Zincir Reaksiyonu
Ficción históricaÖlüm, bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ölen bir kıza başka bir hayatta yaşama şansı verilmiş. Eva Altun yaşadığı dünyada hayatını kaybettikten sonra bilmediği bambaşka bir dünyada gözlerini Ophelia olarak açmıştır. Eva...