~Aynı Olaylar Farklı Bakış Açılarıyla Değiştirilebilirler(di)~

3 2 0
                                    

Ayakabımı giydim

Özetlemek gerekirse durumu Sümmeye hasta olmuş ve parası yokmuş ve evde de kimse yokmuş ne yapabiliceğini sordu bende ilaç alıcam ve bir kaç meyve aldım belki marketten hazır çorbada alırım

Tabi bunları alırken kendi harçlığımı kullanıcam tabi

"Nereye canım?"

Arkamı döndüm bunu babamın eşi söylemişti

Yüzümü buruşturdum çünkü "canım" kelimesi sanki silah zoruyla söylenmiş gibi samimiyetsiz tadsız ve...Tuzsuzdu?

TUZSUZ MU? YEMEK TARİFİMİ VERİYORUM SANKİ

Bir şey söylemedim ayakabımı giydim yere vurdum (nedense bu hareketi yapıyorum alışkanlık)

"Söylemiyicek misin nereye gittiğini?"
"Dışarı"
"Babanada dışarı derim artık canım"
"Evet diyebilirisin"

Gözlerinden muhteşem ötesi küfürler varmış gibi gözüküyordu...Sanırım gözler insanın diyemediğini veya sakladıkları duyguları dile getiricek kadar güçlü...Belki insanların gözlerine daha fazla ve daha sık bakmalıyım

"Samimiyetsizin"

Bu cümle hoşuma gitmemişti ve kabaydı ama soğuk kişiliğim bunu onaylamıştı yani...Diyicek bir şeyim yok zaten sevmediğim biri

Arkamı dönüp gittim

Markete gittim çorba aldım Hamza içinde ceviz aldım cevizi seviyor

Marketen çıktım tek şaşırdığım nokta paramın hayla oldukça fazla olmasaydı bir poşet alışveriş yapmama rağmen

Neyse eczaneye gittim

Eczacı babamın arkadaşı olduğum için yanımda bir yetişkin olması gerekmiyordu

"Niye grip mi oldun?"
"Evet kendimi iyi hissetmiyorum"
"Geçmiş olsun"
"Sağ ol abi"

Tabi bu bir yalandı kendimi gayet iyi hissediyordum

Evleri evime uzak olduğu için biraz yürüyerek çok geç giderdim...Hayla oldukça param vardı ve...Sanırım minibüse binicem

Minibüs boştu bu saatlerde hep boş olur

Hava yavaş yavaş kararmaya başlıyor...Zaman kavramı benim için pek önemli değil gerçi

Cebimde telefonun titreştiğini hissetim

Arıyan babamdı

Son konuşmamızda "tadsız" olaylar yaşadığımız için korka korka açtım

"Oğlumm"
"Ah"
"Ne oldu?"
"Hiç öylesine hiç geçirdim...Ne oldu?"
"İyi misin diye sorucaktım oğlum"
"Hıhı"
"Dikkat et yemeğe gelmeye çalış olur mu?"
"Üzgünüm (aslında gram üzgün değilim) yetişemiycem"
"Gerçekten üzgün müsün!"
"A..Sanırım...Galiba...Tam bilmiyorum..."
"Konuşdukça batıyon"
"Eh"
"Neyse dikkat et kende deli!"
"Görüşürüz"
"Görüşürüz erken gelmeye çalış"

Sanki nereye gittiğimi biliyormuş gibi hiç sormadı ki İnşallah bilmez...Amin

Allah'ım...

Kafamı cama yasladım

...

Herkes teker teker indi tek ben kaldım

Birden minibüs durdu

"Öne geçmek ister misin?"
"Olur"

Öne oturdum

Şöför yaşlıydı elleri inceydi sakalı yoktu şaçı gip griydi üstünde eski bir gömlek ve yine tozlu ve eski bir pantolan vardı ve tabiki kafasında şu her yaşlıda olan o şapkayı takıyordu

Buğday TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin