~Sadece Yardım Etmek?~

0 0 0
                                    

Arabayı Cami'nin önünde durduk

"İyice özel şöförünüz oldum lan!"

Burak sigarasını içine çekti

"Tütünde ne güzelmiş Hazo!"

"Bıraktım"

Kolileri elimle havaya kaldırdım

Kitaplar ağırmış

"Ben hepsini içeri götürürüm taşımanıza gerek yok sizin"

"Hazo istesede taşıyamaz zat-

YAA!"

Burak Levent'e doğru koştu

"Best imamımm"

Burak sarıldı ama Levent sarılmadı

Burak geriye çekildi

"Oyy! Napıyosun!"
"Hiç"

Elinde su bidonları vardı demek ki mezarlıktan gelmiş

Bana döndü

"Kolileri taşırken dikkat et ağırlar belin acımasın"
"Tamam dikkat ederim"

...

Ayakkabılarımı çıkardım

Caminin içine girdim

Bi kaç çocuk oturmuş Zeynep'te bir şeyler anlatıyodu

"Daha sonra..."

Zeynep ayağa kalktı

"Vay yeni kitaplar gelmiş...Kirlidir onlar ben bi bez bulim ona koysan olur mu? Cami kirlenmesin"

"Olur ağır değiller tutabilirim"

AĞIRLAR

Bİ KİTAPLAR KAÇ KİLO ACABA?

Neyse...

Çocuklar bana bakıyo sanki uzaylı görmüş gibi

"Hocam!"

Çocuklar arkama doğru koşuşturmaya başladı

"Durun çocuklar"

"Ağır mı oğlum?"
"Değil"

"Ayakabalırını çıkar!"

İçeri Hamza geldi

"Ağır taşıma sen!"
"Hafif zaten"

"Nereye koycaz?"

"Zeynep bez bulucaktı ama..."

"Geldim!

Kirli bez bulmak zordu Cami olduğu için her yer ter temiz"

Kolileri bezin üstüne koyduk

"Daha var mı?"
"İki tane var"

"Ben taşırım"
"Ağırlar ama?"

"Alışkınım ben"

"YA! BENDE YARDIM ETCEM!"

Bazen karşımdakinin 17 (on yedi) yaşında olduğunu unutuyorum

Şaçlarını karıştırdım

İçi kakolu yanmış havuçlu kek gibi şaçları var

"Tamam sende yardım et"

Camiden dışarıya çıktık

"Al"

Burak kolileri verdi

Acaba neden içeri girmedi?

"Şu an ne düşündüğünü anlayabiliyorum"

"O kadar belli mi ediyorum?"

"Benim gibi bi adam oraya giremez"
"Ben giriyosam sende girebilirsin"

"Senin anlayacağın dilde "Nasip olmadı"...Ben gidiyorum"

"Görüşürüz"
"Allah'a emanet ol sen"

Burak gitti

"Çok hızlı yürüyosun!"

Hafif bir kutuyu Hamza'ya verdim

"Ağır mı Hazo?"
"Yok"

Ayakabıllarımızı çıkarıp Cami'ye girdik

"Hakkınızı helal edin"
"Sorun değil"

Yere bıraktık

"Neyse...Ben gidiyim"
"Nereye?"

Acaba yine parka mı gidicek?

"Kalsaydın? Hem namaz saatini az kaldı? Namaz kılardın?"

"Bi daha ki sefere...Görüşürüz!"

"Görüşürüz Hamza!"

Hamza da gitti

...

Zeynep elini Levent'in omzuma koydu

"En azından Cuma günleri geliyo Levent'im"

"Yetmez...Şu gençlere namazı anlatmaktan 64 (altmış dört) yaşında gibiyim valla

Sözüm sanada!"

Bana dedi

"Hiç Cuma'ya gelmiyosun? İnşallah evde kılıyosundur?"

"Şey-"

BENİ ÖLDÜRCEKMİŞ GİBİ BAKIYO

AH HAMZA AH!

OLUM İSMİN NASI HAMZA SENİN YA!

"Gözbebeğim dinde zorlama yok...Hem bi dahaki Cuma'ya kılarlar"

"Ne?"
"Ne oldu?"

"Az önce bana ne dedin?"
"Bir sonraki Cuma'ya İnşallah kılarlar?"

"Hayır ilk kelimen neydi?"
"Gözbebeğim?"

"Yenge sen olmasaydın benim burdan ölüm çıkardı"

“Gözbebeğim din konusunda hassatır”

“Bir camide kimse yoksa insanların değil imamın imanının zayıflığındandır”

Çocuklar Levent‘e sarıldı

“Oy! Yavaş olun”

“Hocam kitaplarımızı açabilir miyiz!”

“Açın ama tozlu olabilirler dikkat etin Cami kirlenmesin”

Kolilerin yanına gittiler

Bende merak ettim acaba neydi?

Neyse...Çocuk değilim ya?

“Çocuklar kitaplarınızı alın eve gidebilirsiniz”

“Tamam hocam!”

Çok enerjikler...Ve hep bir ağızdan konuşuyolar

Ayrıca çok hızlılılar

“Neyse bende gidiyim artık?”

“Namaza az kaldı”

Ama...Yoruldum?

Valla üstüme yorgunluk çöktü

Ama...Zaten yeterince günahım var...Hemde ölüceğimi bilmeme rağmen neden Cennet‘en kaçıyorum ku?

“Belki gün gelir seni bi namazın Cennet‘e götürür belki gün gelir bi namaz kılmayışın seni Cehennem‘e götürür”

Sanki içimi okudu

“Olur”

Buğday TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin