“Bi işbirliği almışımm! Adamlar bi parfüm yapıyoo villa fiyatına!”
“Hangi enayi veriyo ki?”
“Marka diye...Çoğu şeyi belli marka var diye alıyo insanlar...Sanki o marka çok kaliteliymiş gibi ama bi fark yok ki! Sadece ismi abudik gubidik”
“Bende çalışıyodum da...”
“Eee?”
“Benim sağlığım o kadar kötü mü?”
“Nakil olana kadar değil Hamza”
“Doğru söylüyo çocuk Hazo”
“Ben para kazanıyorum”
“Gözünden uyku akıyo!”
“Uyudum ki!”
“Kaç saat?”
“Evde kimse yoktu o kadar”
“Oha Kezban‘nın hasteneye gittiğini görmedin mi?”
“Yoo”
“Oha”
Demek sadece hasteneye gittiğini biliyo
“Kezo niye gitmiş ki!”
TEŞEKÜRLER ASİYE
“Midesi bulanmış...Üşütmüş işte doktor öyle dediş”
“Hee aslında midesinin bulunması çoooooook hastalığın habercisi”
SUS ASİYE SUS LÜTFEN
“Burak ile durumlarını biliyosun-”
“Olmaz öyle bi şey boş yapma Asiye”
“Peki Hamza”
KONUYU DEĞİŞTİRMEM LAZIM
ACİL Bİ ŞEY YAPMAM LAZIM ACİL
“Hazo demedin”
“Aaa harbi! Peki HAZO!”
“YA!”
İyi konu dağıldı
Bu konu hakkında ufacık konuşmaları kalbimi son hızda atırdı
Korkuyorum...Korkuyorum
İçeri tabaklarla kezban girdi
Abisine verdi
Asiye‘ye verdi
Bana verdi
Elimiz değmesin diye tabağı aşağdan tutum be göz teması kurmadım
“Aranızda bi şey mi oldu lan”
Kezban oturdu
Bana baktı
“Yoo ne olcak her zaman ki bizz”
“Kavga mı ettinizz?”
“Hayır?”
“Oğlum adama zaten yorgun bi sus Asiye”
“Tamam Hazo baba”
“Neyse nası olmuş kek!”
“İçinde zehir yok dimi Aso?”
“He var sana bol bol koydum Hazo”
“Fam yiyom o zaman”
Birlkte kekin tadına baktık
Güzel olmuş
“İyi olmuş eline sağlık”
“Sağ ol”
“İyi olmuş Asiye”
“Sağ ol Kezban”
“Eee Hazoo?”
“Bu kek nası beyaz?”
“Hazo harbi malsın dinle şimdi”
“Beyaz çikolata var onu bermani usülü eritiyosun daha sonra kek hamuru yapıyosun ama püf noktası yumurtanın sarısını ve beyazını ayırmak neyse işte her şeyi birleştiriyosun fırına veriyosun”
“İlk hamuru yapıp öyle çikolatayı eritsek?”
“Çok zekisin Hazo”
Başım ağrıyo
...
Kendimi çok yaşlı hissetim
“Nasıl olmuş?”
“Vasatın bi tık üstü”
Bana döndü
“Ne zaman yemek yapsam bunu diyo!”
“Güzel olmuş seni sinirlendirmek için yapıyo baksana biraz daha gülmemeye çalışırsa patlıycak!”
“Bi daha yemek yapmıycam!”
“Olur”
Asiye‘nin telefonu çaldı
“He durun bi”
Telefonu açtı
“Alo kiminle görüşüyorum?”
“...”
“Evet?”
“...”
“Nasıl?”
“...“
“Peki iyi akşamlar size”
“Ne oldu?”
“Ne olmadı ki? Benimle birlikte bi kızda şarkı söyliycekmiş ama kızı görsen...İncecik beli var sarı gür şaçları var mas mavi gözleri var boncuk gibi burnu var...Yani tüm güzellik satandartlarına uyuyo kız...Hem benden daha genç”
“Olsun Asiye! Seninde sesin daha iyidir!”
“Keşke kadınlarında sesine bakılsa güzelliğine değil”
“Güzelsin sadece sen göremiyosun Asiye”
“Gerçekten mi?”
“Evet dimi Hamza!”
Hamza‘nın yanında...Güzelsin diyemiyorun
“He”
Tekrar telefonuna baktı
“Ay! Saate bak!”
“Ben çok durdum gidiyim!”
“Yo! Az bile kaldın”
“Yok gidiyom”
Kapıya kadar Kezban hariç ikimiz uğurladık
“Allah‘a emanat”
“Sende Allah‘a emnat ol”
“Allah‘a emanat kendine iyi bak!”
Asiye ayakabıllarını giydi
“Senin için kendime iyi bakarım!”
Gitti
Kapıyı kapadım
“Senin uyuduğun uykudan istiyorum”
“Benim hayla uykum var”
Bi şeyi merak ettim
...
Ama...Sormaya ceseratim yoktu
Kendimi utangaç bir öğrenci gibi hissediyorum
Dersi geçmem için soru sormam lazım ama hocanın sinirleniyceğini mi yoksa direk cevap vereceğeni mi bilmiyorum
Ama her türlü hocam kibar cevap vermez dersi bolmuşum gibi...Yada dersi kaynatmak için sorduğumu falan da düşünebilir
“Ne sorcan?”
Anladı
“Şey...Boşver”
“Valla mı?”
“Bak! Yemin edemiyon! Demek ki önemli”
Ben yeterince yalan söylediğimi düşünüyorum zaten
“İçerde konuştuklarınızı duydum Asiye ile
Asiye sadece arkadaşım...Kardeşinde...Çevremdeki tüm kızlarda”
“Asiye ile arkadaşınız zaten?”
A-
Ama hoşlanmadığını söylemedi
...
“Uykun var mı?”
“Biraz”
“Uyuman lazım yarın işe gidicen”
“İlk defa gitmiyom ki!”
“Kardeşimle seni sıkıntıya soktuysak gidebilir”
“Sen bunu söylemedin bende duymadım Hazo”
Niye böyle dedi acaba?
“Of bide sen başlama!”
“Kezban yorganları getirsene!”
“Tamam abi!”
Kezban yorganları getirdi
“Yerde yatçam ben”
“Niye?”
“Gece sıcak basıyo”
Yorganı alıp yere yattım
O kadar yoruldum ki!
...
..
.
