Aşk dediğin, dünyayı yeniden inşa etmek demektir.
O yüzden, insana her şeyi yaptırabilir.
-Haruki Murakami
(Sahilde Kafka)-
Sırlar hem tuhaf, hem de büyüleyici şeylerdir. Güvende olmak için onlara ihtiyaç duyarsınız. Sırlar ; sizi diğer insanlardan ayıran, kendinize ait kimsenin duymadığı o düşüncelerinizdir. Bazen çok kirli, bazen çok saf, bazen çok yıkıcı olabiliyorlar. Sırlarınızın nasıl olduğu ruhunuzun en derinlerinde nasıl bir canavar saklandığına bağlı. Kuytu köşelerde saklanan o canavarınıız göstermeden diğer insanların sizi gerçekten tanıması, anlaması zordur.
Benim tüm sırlarım yıkıcı cinsten. Benim sırlarımın öldürme gücü var. Benim sırlarımın gizli kalması açığa çıkmasından çok daha iyi. İki dudağımın arasında adeta nükleer silah barındıyorum. Her an tetikdeyim, her an silahımı patlatmaya hazırım. Yanlış anlamayın, her zaman gücüyle övünem bir adam oldum. Korkaklık etmedim, sahip olmak istediğim şeyler için canımı dişime taktım. Yine de sakladığım en büyük sırrı açığa çıkaracak gücü kendimde bulamıyorum. Bunun bana geri dönüşünün ne olacağından korkmuyorum. En kötüsü cehennemi boylayacağımı biliyorum. Yaptığım işte bu tuhaf ya da beklenmedik bir şey değil. Korktuğum tek şey Jaeyun'un başına ne geleceği. Onu koruyabileceğimi biliyorum. Yine de uçsuz buçaksız, panik duygusuyla dolu bir denizde yüzüyor gibiyim. Her geçen gün onun hakkında daha endişeliyim. Hakkında daha fazla sırlar gün yüzüne çıktıkça, daha da endişeleniyorum.
"Hah!" Heeseung'ındramatik sesini duyduğumda ona döndüm. "Ah, Aman Tanrım!" Elini teatral bir şekilde alnına yasladı ve kafasını salladı.
Elimdeki çerçeveyi komidinin üzerine bıraktım ve yüzüme düşen yeni boyanmış siyah saçlarımı elimle geri ittim. "Ne demek hah ve ah, Aman Tanrım?" diye sordum.
Heeseung boya işleri için özel olarak giydiği komik tulumun uzun paçalarını çekiştirerek iyice bana yaklaştı. Elini bilmiş bir ifadeyle omzuma koydu. "Ona abayı yakmışsın."
Gözlerimu devirdim. "Saçmalıyorsun."
"Hayır, cidden abayı yakmışsın," dedi. "Onunla rahat olabilmek için ayrıca bir ev satın almanı anlayışla karşılarım. Hatta o evin bir odasını sırf doğum günü için okuma odasına çevirme sürprizini de anlayabiliyorum. Ama Fransada çekindiğiniz fotoğrafları çerçevelettirip evin her yerine dizmek?" Evin her yerinden kastı Jaeyun ile yaşayacağımız evin küçük odasıydı. Evde en iyi ışık alan yer burasıydı. Bu yüzden de burayı onun için okuma odası yapmaya karar vermiştim. Sohbet sırasında en sevdiği rengi öğrenmiş -açık mavi- duvarları Heeseung'ın yardımıyla duvarları o renge boyamıştık. Duvarları kaplayan devasa kitaplıklara göz attım. Bir kaç resim varsa ne olmuş yani?
"Sadece sekiz resim var," diye savundum. Heeseung güldü. Bir şeyler mırıldandığında bir kez daha kendimi savunmaya gereği duydum. "Abayı yakmak söz konusu dahi değil. Sadece Jaeyun'un mutlu olmasını istiyorum." Ve sağlıklı. Ve güvende. Ve huzurlu.
"Ondan hoşlanıyorsun."
"Jaeyun gayet çekici bir insan." Elimi pantolonumun cebine soktum.
"Hayır, bahsettiğim yüzeysel bir hoşlantı değil. Ondan gerçekten hoşlanıyorsun," dedi kollarını göğüsünde kavuşturarak. "Belki de aşık olmuşsundur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
d!e for you' jakehoon [on hold]
FanfictionPark Sunghoon acımasızdı. Elleri sayısız kez kana bulanmıştı ve bu onun pişmanlık duyduğu bir şey değildi. Zayıf olanın avlandığı bu dünyada Sunghoon, avcı olmayı tercih etmişti. Çoğu zaman bir kalbinin olduğundan bile şüphe eder, eliyle göğüsünün...